16. Yüzyılda Şair Sultanlar
Türk tarihinde, diğer bütün milletlerin tarihinde olduğundan daha fazla şair padişaha rastlanmaktadır. Şehzâde, sadrazam, vezir, şeyhülislâm, kazasker gibi devlet erkânı da eklendiğinde, Türklerin özellikle İslâm’ı kabullerinden; dolayısı ile da yerleşik medeniyete iyice aşina olduktan sonra kurdukları devletlerin yönetimlerinin önemli ölçüde şairlerin ya da en azından şiirle rağbetlenen devlet adamlarının elinde olduğu görülmektedir. Nitekim 15. Yüzyılda olduğu gibi 16. Yüzyılda da Osmanlı Devletini yöneten bütün padişahlar şiirle ciddî biçimde rağbetlenmişlerdir.Dahası bu şair padişahlar, çevrelerinde şairlerden, yazarlardan ve sanatçılardan oluşan edebî bir muhit oluşturmuşlar; bu şekilde şiirin ve sanatın gelişmesinde etken bir rol oynamışlardır. 16. Yüzyılın ilk şair padişahı, Türkçe divan sahibi Adlî mahlaslı Sultan İkinci Bâyezîd’dir. 1512’de vefat etmiş olan Bâyezîd’i 15. Yüzyılın padişah şairleri arasında değerlendirmek de mümkündür.
Bâyezîd’in 1520’de vefat eden Yavuz lâkaplı oğlu Birinci Selim de Selîmî mahlasıyla Türkçe ve Arapça şiirler yazmıştır ve Farsça bir divanı vardır. Yavuz Sultan Selim’in Batı dünyasında Muhteşem Süleyman olarak bilinen oğlu Kanûnî Sultan Süleyman, Muhibbî, Muhibb, Meftûnî ve Âcizî mahlaslarıyla 15.935 beyitten oluşan toplam 2.799 gazel yazmıştır.
36 senelik görkemli bir saltanatın ardından 1566’da vefat eden Kanûnî, bu şekilde Osmanlı padişahları içinde en çok şiir yazan isim olmuştur. Kanûnî devri, sadece siyasî ve askerî anlamda değil, kültürel ve edebî anlamda da Osmanlı’nın en parlak dönemi olmuştur. Babası Kanûnî Sultan Süleyman’ın tam tersine sadece 12 senelik saltanattan sonra 1574’te vefat eden ve hemde musikişinas olan İkinci Selîm de Selîm, Selîmî, Sarı, Tâlibî mahlaslarıyla şiir yazmıştır. İkinci Selim’in 1595’te ölen oğlu Üçüncü Murâd ise Murâd ve Murâdî mahlaslarıyla şiir yazmıştır. 1.566 gazelden oluşan bir Türkçe divanı vardır. Bu yüzyılın sonunda kısa bir zaman padişahlık yaptıktan sonra 1603’te ölen oğlu Üçüncü Mehmed de Adnî mahlasıyla şiir yazmıştır.
Bu isimler, yazdıkları şiirler vasıtası ile klâsik Türk şiirinin 16. Yüzyılda en görkemli dönemini yaşamasına katkı sağlamışlardır. Bununla beraber bu şair padişahların ve şehzâdelerin Türk şiirine sağladıkları katkının boyutu çok daha geniştir. Zira şiire verdikleri önem, şairlere gösterdikleri rağbet, sağladıkları destek ve çevrelerinde oluşturdukları edebî muhit ile Türk şiirinin en başarılı örneklerinin bu yüzyılda verilmesinde ve en büyük Türk şairlerinden birçoğunun bu dönemde yetişmesinde büyük payları olmuştur.
Bu yüzyılda padişahlık yapmamış olan şehzâdelerin de şiirle yakından rağbetlendikleri görülmektedir. Şehzâde Bâyezîd Şâhî, Şehzâde Mehmed Mehemmed, Şehzâde Mustafa Muhlis, Muhlisî, Mustafa, Şehzâde Cihangîr de Cihângîr, Şemsî, Za‘îfî mahlaslarıyla şiir yazmışlardır.
-Alinti-