Savaş ve Fakirlik İçinde Olan Halk Neden Sevişir? Kadınlar Neden Hamile Kalır ?
Özellikle Suriyeli halkın ülkemize göç etmesiyle aklımıza düşen ve Afrikalılar'ın yiyecek ekmek bulamazken bir de neden çocuk yaptıkları tartışılırken tüm bu soruların cevabını sizler için araştırdık!
Özellikle savaşlarda ve büyük buhranlarda çocuk sayısında artış olur.
Vatanındaki, toprağındaki savaşlardan kaçan ve sığınmacı olarak başka ülkelere giden halka dikkat edin. Hepsinin çocukları hemen hemen çıkan savaşlarla ya aynı dönemde doğmuş ya da o sıralar kadınlar hamile kalmışlardır.
Zor şartlar altında insanlar bilinçli olarak mı ürerler?
Dünyanın adaletsiz şartlarında kimi insanlar yiyecek yemek, içecek su, hastalandıklarında ilaç, barınacak ev, giyecek kıyafet bulamazken hemen hemen hepsinin bu şartları gözardı ederek çocuk sahipleri olduklarını görürüz. Onlara kızar, sinirlenir ve sorgularız; "o çocuğa nasıl bakacaksın; neden doğurdun?"
Sorgulamadan önce mantıklı nedenlerini düşünün... Hala bulamadıysanız yanıtınız burada!
Bilinçaltı kodlarımız insana "hayatta kal ve bir sonraki nesli oluştur, çoğal, üre" talimatı verir. İnsan özellikle zor şartlar altında bunu içgüdüsel olarak yapar.
İnsanın hayatta kalmasını sağlayan çok önemli bir faktör olan " korku" duygusu devrede!
Özellikle ölüme yakın insanlar ne kadar çok ürerler ise ölmeyeceklerini düşünürler. Bu düşünce elbette ki bilinçli değildir. Bilinçaltımız içgüdülerimizi harekete geçirir ve bizleri sevişmeye, üremeye ikna eder.
Çocuk yapmak savaşa has bir durum değildir; kötü durumdaki insanlar, iyi durumdaki insanlara oranla çocuk yapmaya daha fazla meyillidirler.
Ingmar Bergman'ın Skammen (Utanç) adlı 1960 yapımı, savaşın siviller üzerindeki psikolojik etkilerini bir hayli başarılı anlatıyor. Hatta filmi izlerken Ahmet Kaya'nın "şehirlere bombalar yağardı her gece biz durmadan sevişirdik" sözlerini anımsayacağınızı garanti ediyoruz... Biz demesek de hatırlardınız herhalde
Özellikle Suriyeli halkın ülkemize göç etmesiyle aklımıza düşen ve Afrikalılar'ın yiyecek ekmek bulamazken bir de neden çocuk yaptıkları tartışılırken tüm bu soruların cevabını sizler için araştırdık!
Özellikle savaşlarda ve büyük buhranlarda çocuk sayısında artış olur.
Vatanındaki, toprağındaki savaşlardan kaçan ve sığınmacı olarak başka ülkelere giden halka dikkat edin. Hepsinin çocukları hemen hemen çıkan savaşlarla ya aynı dönemde doğmuş ya da o sıralar kadınlar hamile kalmışlardır.
Zor şartlar altında insanlar bilinçli olarak mı ürerler?
Dünyanın adaletsiz şartlarında kimi insanlar yiyecek yemek, içecek su, hastalandıklarında ilaç, barınacak ev, giyecek kıyafet bulamazken hemen hemen hepsinin bu şartları gözardı ederek çocuk sahipleri olduklarını görürüz. Onlara kızar, sinirlenir ve sorgularız; "o çocuğa nasıl bakacaksın; neden doğurdun?"
Sorgulamadan önce mantıklı nedenlerini düşünün... Hala bulamadıysanız yanıtınız burada!
Bilinçaltı kodlarımız insana "hayatta kal ve bir sonraki nesli oluştur, çoğal, üre" talimatı verir. İnsan özellikle zor şartlar altında bunu içgüdüsel olarak yapar.
İnsanın hayatta kalmasını sağlayan çok önemli bir faktör olan " korku" duygusu devrede!
Özellikle ölüme yakın insanlar ne kadar çok ürerler ise ölmeyeceklerini düşünürler. Bu düşünce elbette ki bilinçli değildir. Bilinçaltımız içgüdülerimizi harekete geçirir ve bizleri sevişmeye, üremeye ikna eder.
Çocuk yapmak savaşa has bir durum değildir; kötü durumdaki insanlar, iyi durumdaki insanlara oranla çocuk yapmaya daha fazla meyillidirler.
Ingmar Bergman'ın Skammen (Utanç) adlı 1960 yapımı, savaşın siviller üzerindeki psikolojik etkilerini bir hayli başarılı anlatıyor. Hatta filmi izlerken Ahmet Kaya'nın "şehirlere bombalar yağardı her gece biz durmadan sevişirdik" sözlerini anımsayacağınızı garanti ediyoruz... Biz demesek de hatırlardınız herhalde