Han

En Güzel Edep Güzel Ahlaktir...!
Kullanıcı
Katılım
20 Ocak 2021
Mesajlar
7,620
Tepkime puanı
6,990
Puanları
0
Konum
Huzur🧿
Cinsiyet
Erkek

Neo Pozitivizm, Yeni Olguculuk Nedir?

Neo Pozitivizm veya Yeni Olguculuk, felsefeyi dil çözümlemelerine indirgeyen, bilimi de dille sınırlayan idealist felsefe akımıdır. Pozitivizm, temelde, Alman düşünürü Kant’tan gelen “olaylardan başka hiç bir şeyi bilemeyiz” varsayımına dayanır.

Bu bakımdan Yeni Kantçılık, yeni gerçekçilik, yeni Hegelcilik gibi bütün idealist öğretiler, az çok, mecburi olarak pozitivist bir sonuca varırlar: Olaylardan başka hiçbir şeyi bilemeyeceğimize göre, bilim de yalnızca olayları incelemekle yetinecek ve ‘kendiliğinde şey’in alanına el uzatmayacaktır.

Yeni olgucular, pozitivizm öğretisini bu anlamdaki bilimselliğe uygulayarak, bilimsel kuralların değerini ölçebilecek yanılmaz bir ölçüt buldukları kanısındadırlar. Bu ölçüt de dil ve somut mantık incelemeleridir. Gerçeğin bilgisi, bilimsel düşüncenin verilerinden ibarettir.

Demek ki felsefeye dilin çözümlenmesinden başka yapacak bir iş kalmamaktadır. Felsefe ve bilim tüm mantık işidir. Bu yüzden yeni pozitivizm, bilim felsefesi veya mantıkçı olguculuk adlarıyla da anılır.

YENİ POZİTİVİZM NEDİR?​

Yeniolguculuğun temelleri Bertrand Russell, L. Wittgenstein, M. Schlick, R. Carnap, H. Reihenbach, Tarski, W. Quine, A. Pap, G. Ryle, A. Ayer tarafından atılmıştır.

Yeni olguculuğun ayırıcı niteliği, bilimsel terimlerin semantik çözümlemesine dayanmaktadır. Bu düşünceyse, söz gelimi ABDn semantikçisi, S. Chase’in elinde ‘sömürme’ teriminin dilden atılmasıyla sömürme olayının da ortadan kalkacağı sonucuna varmaktadır.

Yeniolgucular ‘olay’ deyiminden, nesnel fenomenleri(görünenleri N.) ve olguları değil, öznel duyumları ve tasarımları anlamaktadırlar.

Onlara göre bilim yalnızca olaylarla uğraşacaktır, ama olayların nesnel gerçeklikleri yoktur, söz gelimi bir limonun gerçekten var olup olmadığı ve nasıl bir süreçle varlaştığı sorulamaz ve incelenemez.

Limon yalnızca dille anlaşılan tat, burunla anlaşılan koku, gözle görülen renk ve biçimden ibarettir ve yalnız bu nitelikleri bilimsel bir araştırmanın ve yargının konusu olabilir. Bilim nesnel dünyayı asla bilemez.

Yeni olgucular, bu şekilde, felsefenin temel problemlerini bütünüyle yok ettikleri ve bilimi en ilkel yanından aldıkları halde, varsayımlarına bilimsel felsefe adını takmaktan çekinmemektirler. Gerçekte yapmış oldukları iş, ‘olay’ teriminden öznel duyumları ve tasarımları anladıklarına göre, yalın bir öznel idealizmden ibarettir. Yeni olgucular töresel alanda da aynı özelliği gütmektedirler.

Onlara göre töresel bir kanı, kişisel bir kanıdır ve başkalarını bağlamaz. Nesnel töresel kurallar yoktur. Bundan çıkan sonuç da açıkça şudur:

Nesnel töresel (toplumsal, ahlaksal N.) kurallar arayanlar dine başvurmalıdırlar.

Yeni olguculuk, görülmüş olduğu gibi, metafiziğe sırt çevirme ve bilimselleşme iddialarına rağmen, bilimin tüm dışında ve metafiziğin tüm içinde bulunan gerici idealist bir öğretidir.

Öznel düşünceci yeni olguculuk, günümüzde, aynı yapıda olmak üzere, çeşitli adlar ve okullarla boy göstermektedir. Örneğin Avusturya’da M. Schlick’le öğrencilerinin kurmuş olduğu Viyana okulu, İsveç’te Upsala okulu, H. Reichenbach ve C. Hempel’le izdaşlarının oluşturmuş olduğu Berlin bilimsel felsefe derneği, Almanya’da ayrıca Münster grubu(Scholz), İngiltere’de Lenguistik felsefe grubu ve ayrıca Moor’u izleyen Analitik düşünürler (Stebbing. Wisdom vb.), Viyana grubuna bağlı şekilde Alman mantıkçı olgucuları (Carnap, Neutrth vb.), ABD’da Pragmacı yeniolgucu akım (E. Nagel, H. Morgenau, W. Quine, Morris, Bridgman vb.) ve ayrıca bilimsel görgücülük adı altında toplanan bir çok düşünür yeniolgucudurlar.

Bilim adamı geçinen bu kadar çok profesörün böylesine bir bardak suda fırtına koparmaya çalışmalarının sebebi, kolaylıkla anlaşılamaz. Emperyalizmin merkezi olan ABD’nın bugün yeniolguculuğun da merkezi olduğu unutulmamalıdır.

Bu bilimdışı akıma kendilerini kaptırmış bulunan kimi iyi niyetli bilim insanları, yeniolguculuğun bir çok felsefe problemleri karşısındaki aczini itiraf etmekte ve bunu yeniolguculuğun bunalımı olarak nitelemektedirler.

Felsefeyi dilbilgisi (ve mantık N.) çözümlemesine indirgemek, onu yok etmek demektir. Yok edilen bir felsefeye bilim felsefesi adını vermekse yeniolgucu bulanık kafalılığın yapabileceği bir şeydir. Bundan ötürü yeniolguculuk ‘sözde bilim felsefesi’ adı ile anılır.


-Alinti-
 
Üst
Alt