Gümüşhane

BaRoN

Mevsim.Org Doğru Adrestesiniz
Yönetici
Katılım
2 Haz 2019
Mesajlar
3,417
Tepkime puanı
6,365
Puanları
113
Yaş
48
Konum
istanbul
Cinsiyet
Erkek
[TBR=https://www.gumushane.gen.tr/v2/images/haberler/2020/02/gumushane_sehitler_icin_tek_yurek_h25496_1fd1e.jpg][/TBR]
[KRSAG=https://www.topragizbiz.com/img/images/gumushaned355e7eb4edf3936.jpg][/KRSAG]
Gümüşhane, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yer alan, Türkiye'nin bir ilidir. Doğuda Bayburt, batıda Giresun, kuzeyde Trabzon ve güneyde Erzincan ile komşudur.
Etimoloji
Gümüşhane adı şehre sonradan verilen bir isimdir. Osmanlı Maliye Kayıtlarında dahi ilk kez 18. yüzyılda "Gümüşhane" adıyla resmi kayda geçmiştir. Bunun öncesinde şehir merkezi 1200 yıldan uzun bir süre "Canca" adıyla, ilçeleriyle birlikte bölge adı olarak ise binlerce yıl boyunca "Khalybia/Haldia" olarak anılagelmiştir. Gümüşhane kelime anlamı itibarıyla Türkçe: Gümüş + Farsça: Hane/Yurt/Diyar sözcüklerinin birleşiminden oluşup "Gümüş Evi/Diyarı" anlamına gelmektedir.

- Argyropolis adı milliyetçilik akımından etkilenen kesimlerce şehre sonradan verilen isim olup Yunanca Gümüşhane anlamına gelmektedir.Yunanca: Αργυρούπολης: αργύρος argyros "gümüş" + πολης (polis) kent.

- Khalybia adı Gümüşhane yöresine Antik Çağlarda verilmiş bir isimdir.Yunanlar Karadeniz Bölgesi'nde yaşayan yerli kabilelere mesleklerine, yaşadıkları yerlere ya da göze çarpan özelliklerine göre isimler vermişlerdir. Gümüşhane yöresi daha o yıllarda işletilmeye başlanan madenleriyle özellikle de karbonlu demiriyle meşhur olduğundan bölgeye Khalybia (Khalyps: Yunanca demir + ia/ya: ülke-bölge belirten son ek = Demir Diyarı) adını vermişlerdir. Doğu Karadeniz'de maden işiyle uğraşan yerlileri de "Khalyb" olarak anmışlardır.

- Canca adı daha çok Gümüşhane ilinin merkez ilçesini tanımlamakla birlikte ilk kez 6. yüzyılda Bizans Tarihçisi Prokopius'un "Yapılar" isimli eserinde "Tzantzakhon/Tzantzak" olarak geçmektedir.O tarihten, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerine dek en az 1200 yıl boyunca şehir merkezi bu isimle anılmıştır.
Tarihçe
[KRSAG=https://www.topragizbiz.com/img/images/gunes-tanrisi-apollon-lejyonud0c845dcb21f738b.jpg][/KRSAG]
Deniz seviyesinden 1150 m yükseklikte, Harşit Çayı’nın oluşturduğu dar bir vadide kurulan Gümüşhane, işletilmesi oldukça eski dönemlere kadar giden gümüş yataklarının varlığı ve tarihi İpekyolu’nun üzerinde bulunması sebebiyle tarih boyunca önemli bir merkez olma özelliği taşımıştır.

Antik Çağ : Gümüşhane ve çevresi ile ilgili ayrıntılı bilgi veren ilk yazılı kaynak diğer Doğu Karadeniz illerinde olduğu gibi Ksenophon'un Anabasis (Sefer/Onbinlerin Dönüşü) isimli eseridir. Perslerle giriştiği savaşın ardından deniz yoluyla Yunanistan'a dönmek isteyen Ksenophon ve binlerce askeri, gerekli gemi ve teçhizatın toplanması için aylarca Karadeniz Bölgesi'nde konaklamışlardır. Kaldıkları süre zarfında Doğu Karadeniz kabileleri ile ilgili ayrıntılı bilgiler veren Ksenophon o tarihlerde Torul civarında yaşayan bir Tzan/Laz kabilesi olan "Driller" ile ilgili bilgileri de kaleme almıştır. Sorgun ağacından kalkanları, mızrakları ve dizlikleriyle Driller, Karadeniz'in en savaşçı kabilesi olarak tasvir edilmiştir.
Makedon Kral Büyük İskender’in Anadolu'daki Pers hakimiyetine son vermesinin ardından kısmen özgür kalan Gümüşhane çevresi sonraları Pontus Krallığı tarafından ilhak edilmiştir. Diğer Doğu Karadeniz illeri gibi Gümüşhane de Pontus Kralı Büyük Mithridates'in yanında Roma İmparatorluğu'na karşı cephe almıştır. Mithridates'in oğlu Pharnakes'in Zela'da Jül Sezar'a kaybetmesiyle, o devirde tüm Roma'yı korkutan Karadeniz kabilelerini yenmesiyle gururlanan Sezar dünyaca ünlü "Geldim, gördüm, yendim..." sözlerini söylemiş ve neticede bölgede Roma hakimiyeti başlamıştır.

Roma ve Bizans İmparatorluğu Dönemi : Ksenophon'dan yaklaşık 6 asır sonra da Roma İmparatorluğu’nun Kapadokya Valisi Arrianus bizzat bölgeye gelmiş ve Karadeniz ile ilgili raporunu İmparator Hadrianus'a göndermiştir. Raporunda Torul civarında ikamet eden "Dril" adlı Tzan/Laz kabilesinin hala eskilerin anlattığı gibi savaşçı olmasından ve yaşadıkları Dorula (Kuzeybatı Gümüşhane) bölgesinin yüksek korumalı bir bölge olduğundan ve kralsız yaşadıklarından bahsetmiştir.

Yine MS 2. yüzyılın başlarında Roma İmparatorluğu'nun ünlü lejyonlarından, İmparator Titus Flavius Vespasianus'un da Roma-Yahudi Savaşı'nda bizzat komuta ettiği "Legio XV Apollinaris" (Güneş Tanrısı Apollon'a Sadık Lejyon) adlı Güneş Lejyonu Doğu Karadeniz'de Gümüşhane-Satala bölgesinde üslenmiş ve bu lejyon bölgedeki varlığını 5. yüzyıla dek sürdürmüştür.
[KRSAG=https://www.topragizbiz.com/img/images/gumushaneli-aileler-tarafindan-yonetilen224add14d8a8a3c5.png][/KRSAG]
Ancak yine de dağlık ve ormanlık araziden dolayı Roma İmparatorluğu hakimiyetinin tam olarak etki edemediği Doğu Karadeniz bölgesine imparatorluğun ikiye bölünmesinin ardından Doğu Roma İmparatoru I. Justinianus zamanında General Tzittas komutasında bir ordu gönderilmiştir. Bölgedeki Tzan/Laz kabilelerinin üzerine yürüyen lejyonerler, bu kabileleri yenilgiye uğratmış ve Gümüşhane'nin de içinde bulunduğu Tzan topraklarını kontrol altına almışlardır. Bölgeyi gezerek gözlemlerini kaleme alan Bizans Tarihçisi Prokopius Maçka-Gümüşhane hattının Koksilinon Tzanlarının Bölgesi olduğunu ve bu bölgede Skhamalinikhon (Sumela) ve Tzantzakhon (Canca) isimli iki büyük kale olduğunu yazmaktadır. Prokopius ayrıca Tzanların (Lazların) bu bölgede asırlardır özgür olarak yaşadıklarını ancak I. Justinianus döneminde artık savaşmaktan vazgeçip Hristiyanlığı kabul ettiklerini aktarmaktadır. Bu teslimiyetten sonra bölgenin yerlileri olan Tzan(Laz) kabileleri, kilise, ticaret ve egemen devletin dili olması dolayısıyla her alanda Yunanca'nın etkisine maruz kalmışlardır. Kilisenin etkisi ve Antik Tzan dilindeki yer adlarının da Yunanca fonetiğe uyarlanarak değiştirilmesi yerli Tzan/Lazların hızla Rumlaşması sonucunu doğurmuştur
Osmanlı Döneminde de Ortodoks Hıristiyan mezhebinden (Rum mezhebinden) olduklarından dolayı bu yerliler Osmanlı defter kayıtlarına "Rum" olarak kaydedilmiştir.

Ancak yine de tüm Bizans politikalarına rağmen Canca merkezli Khalybia, General Thomas, Haldialı İoannis ve Theodoros Gabras gibi liderlerin öncülüğünde Bizans'a karşı pek çok isyanın doğduğu ve destek bulduğu şehir olmuştur. Bizans İmparatorluğu'nun 1071'de Selçuklular'a kaybetmesinin ardından Anadolu'da Bizans otoritesi zayıflamış Trabzon ve Gümüşhane çevresi, Gümüşhane kökenli aileler tarafından yönetilmiştir. Trabzon İmparatorluğu kurulana kadar da son Khalybia dükü bölgede hüküm sürmeye devam etmiştir.

Trabzon İmparatorluğu Dönemi : İstanbul'un Latinler tarafından işgal edilmesinden sonra Komnenoslar, Gürcülerin desteği ve korumasıyla ata yurtları olan Karadeniz'e sığınmışlardır. Trabzon'a geldiklerinde son Khalybia dükü Nikephoros Palailogos'un şehri Komnenoslara teslim etmesinin ardından 1204'te Trabzon İmparatorluğu kurulmuş ve Gümüşhane yöresi I. Aleksios'un imparator olmasıyla Trabzon'a bağlanmıştır. Bu dönemde de Tzanikhitai ve Kavazitai gibi yerli Tzantzaklı (Cancalı) aileler Trabzon sarayında da saygın ve söz sahibi olmuşlardır.

13. yüzyılda başlayan Moğol baskısı sonucu Anadolu'ya Türk göçlerinin artmasıyla Karadeniz'de de Türkmenler görülmeye başlamıştır. Trabzon İmparatorluğu'ndaki taht mücadelelerinden faydalanan Türkmenler, Torul civarını ele geçirmişlerdir. Gümüşhane çevresinde yönetim zaman zaman el değiştirse de yörede Trabzon İmparatoru'na bağlı lordlar sürekli olarak Türkmenlere karşı mücadele etmişlerdir. Hatta Haldia Dukaları karşı saldırılarla Türkmenlerin ele geçirdiği kaleleri geri almışlardır. Ancak bölgede sonu gelmeyen çatışmalar 14. yüzyıla gelindiğinde Gümüşhane'yi harabeye çevirmiştir. 1340, 1341, 1343, 1351'de Akkoyunlular, 1360'ta Hoca Latif, 1368'de Kılıçarslan Gümüşhane bölgesine saldırmışlarsa da Osmanlı akınları ilk kez IV. İoannis döneminde 1442'de başlamış ve bölge Fatih Sultan Mehmet döneminde kesin olarak Türk egemenliğine alınmıştır. 1461’de Trabzon'un 140 bin kişilik Osmanlı ordusuyla alınmasından sonra Gümüşhane; ancak bundan 12 yıl sonra 1473'te tamamen Osmanlı İmparatorluğu'na katılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu Dönemi : Osmanlı İmparatorluğu döneminde Canca(Gümüşhane); Canik, Lazistan(Caneti/Çanona) ve Merkez(Trabzon) sancaklarıyla birlikte Trabzon Vilayeti'nin dört sancağından biri durumundaydı. Şehrin geçmişine saygı adına Osmanlı İmparatorluğu da Gümüşhane merkezi gerçek ismi olan "Canca" ismiyle anmıştır. Fatih Sultan Mehmet'in 1473'te bölgeyi ele geçirmesiyle Osmanlı İmparatorluğu'nun darphanesi haline gelen Gümüşhane, imparatorluk hazinesinin altıda birini karşılamaktaydı. Burada basılan gümüş paraların üzerine "Canca'da basılmıştır." yazılmaktaydı. İmparatorluğun darphanesi olması özelliğinin yanında doğu seferlerinde de Yeniçeri ordusunun top ve tüfek mermileri Gümüşhane'de dökülmüştür. Özellikle 18. yüzyılda imparatorluğun askeri masraflarının yüzde sekseni Canca'dan karşılanmıştır.

Yöreyi gezen Katip Çelebi'nin "Önemli ve Canlı" olarak tanıttığı, Evliya Çelebi'nin "Burada olan gümüş başka hiçbir diyarda yoktur." cümlesiyle bize aktardığı Gümüşhane 19. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde tükenmiş, çıkarmaya değecek miktarda gümüş yatağı kalmadığından şehir geri plana düşmeye başlamıştır.
[KRSAG=https://www.topragizbiz.com/img/images/osmanli-trabzon-gumushane-sancagi-haritasif7e3b5689a84eacc.jpg][/KRSAG]
1914 yılının yazında patlak veren Birinci Dünya Savaşı'yla aynı yılın sonbaharında Ruslar, Osmanlı İmparatorluğu'na saldırmışlardır. 1916 yılında Rusların Doğu Karadeniz'i işgalinin ardından, 3.Ordu, 18.Piyade Tümeni, Lazistan Cephesi olarak adlandırılan Gümüşhane-Torul hattında savunma yapmıştır. 1918 yılında Rusya'da gerçekleşen Bolşevik İhtilali'yle savaştan çekilen Ortodoks-Hıristiyan Çarlık Ruslarının yerine, Ortodoks-Hıristiyan olan yerliler Pontus Ayaklanması'nı başlatmışlardır. İmparatorluk döneminde Gümüşhane'de "Maden İşletmelerinin Başları" olarak anılan ve Haldia piskoposlarını da kendi içlerinden çıkaran ve çağdaş kaynakların aktardıklarına göre inanılmaz derecede zengin olan Gümüşhaneli Ortodoks Hıristiyan aileler de bu isyanın finansörleri olmuşlardır. 1400 yıl önce Bizans kiliselerinin asimile ederek Rumlaştırdığı(Grekleştirdiği) yerli halk böylece Osmanlı İmparatorluğu'na başkaldırmış, ancak bu isyan yine yerli kökenli Topal Osman Ağa'nın "Giresun Gönüllü Laz Müfrezeleri"nin verdiği mücadeleyle bastırılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Dönemi : Cumhuriyetin ilan edilmesiyle lağvedilen Trabzon Vilayeti'nin ardından Gümüşhane; Torul, Kelkit, Şiran ve Bayburt ilçelerini kapsayarak il statüsüne kavuşmuştur. 1989 yılında da Bayburt il statüsü alarak Gümüşhane'den ayrılmıştır. Bugün sürekli göç veren bir il konumundaki Gümüşhane yeterli iş alanı olmaması yüzünden de göç vermeye devam etmektedir.
Ekonomi
Madencilik ve Ormancılık

Samsun'dan Artvin'e hatta Rusya'ya kadar uzanan bölgede yaşayan kabileler, binlerce yıldır maden işleme sanatıyla ünlenmişlerdir. Günümüzden yaklaşık 3300 yıl öncesini anlatan Altın Post Efsanesi de bu madencilik sanatının hatlarıyla örülmüştür. Karadeniz'in doğu kıyılarının egemen kültürü olan Kolkhis'e, altından bir koç postunu ele geçirmek için gelen Yunan kahramanlar ordusunun serüvenini anlatan efsane, Antik Yunanistan halkının yöre madenciliğine olan merakının bir yansımasıdır.

Altın Post Efsanesi'nden yaklaşık bir nesil sonrasını, yani günümüzden yaklaşık 3250 yıl öncesini anlatan "İlyada" destanı, Truva Savaşı'na katılan Amazonlar ve Halizonlar adlı Karadeniz kabilelerinden bahseder. Homeros İlyada'da Halizonları "Güneşin, maden ocaklarında olgunlaşan gümüşü özleştirdiği uzak diyar Alybe'den geliyorlar." şeklinde tanımladığı kabile toprakları, o yıllarda da Khalybia adıyla anılan bölge madenciliğinin ne derece ünlü olduğunu bize göstermektedir. Çeliği Yunanlara öğreten kabile olarak tanınan Khalybler, Yunanca "çelik" anlamına gelen "Khalyb" sözcüğüyle Yunanca'ya, oradan da "Khalips" formunda Latince'ye girmişlerdir.

Doğu Karadeniz madenciliğinin en eski destanlara konu olmasından Roma ve Bizans İmparatorluğu'na, Trabzon İmparatorluğu'ndan Osmanlı İmparatorluğu'na uzanan işletim geçmişiyle yöre madenleri, dünyaya hükmetmiş nice imparatorlukların hazinelerini doldurmuştur. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nda değerli maden sıkıntısını çözen başlıca kaynak yöre madenleri olmuştur. Ayrıca bu madenler yalnızca gümüş ve demiri ile değil, buradan çıkarılan kurşunla dökülen top ve tüfek mermileriyle de Osmanlı İmparatorluğu'nun doğu seferlerinde Yeniçeri ordusunun cephaneliği görevini üstlenmiştir.

1836 yılında bölgeye gelen İngiliz Jeolog William John Hamilton; "(...)Gümüşhane, Türkiye'nin her yöresindeki madenciler için, bir okul sanki. Sürekli belirttiğim gibi, Küçük Asya'nın çok uzak bölgelerinde, madencilik konusunda bir araştırma yapıldığında şunu görüyoruz, ya madenciler Gümüşhane'den gelmişlerdir, ya Gümüşhane sayesinde madenci olmuşlardır, ya da Gümüşhane ile aralarında bir ilişki vardır.(...)" sözleriyle Gümüşhane madenciliğinin değerini bizlere aktarmıştır. Gümüşhane'deki maden işletmecisi aileleri de olağanüstü zengin eden bu madenlerden çıkan gümüşlerden yapılan yekpare gümüş piskopos tacı Haldia metropolitlerini süsleyerek bölgenin zenginliğini gösteren sembollerden olmuştur.

19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde ise Gümüşhane madenleri artık tükenmiş ve üretimi, çıkarma maliyetini dahi zar zor karşıladığından maden ocakları kapanmıştır. Ocakların kapanmasıyla, geçim kaynakları da tükenen Gümüşhaneliler buradan Anadolu'nun dört bir tarafına ve Rusya'ya göç etmeye başlamışlardır. Bu olay da Gümüşhane ekonomisini derinden sarsmıştır. Ayrıca sağladığı zenginlik ve Osmanlı İmparatorluğu'nun bekası için durmadan çalışan madenlerin yakıt ihtiyacı da Gümüşhane ormanlarından karşılandığından, bir zamanlar diğer Doğu Karadeniz illeri gibi yemyeşil ve ormanlık olan Gümüşhane pervasız ağaç kesimleri sonucu bugün bitki örtüsü bakımından çıplak kalmıştır. Çünkü çıkarılan madenlerin izabe işlemi sırasında 1 kg kurşun için 36 kg , 1 kg gümüş için 200 kg odun kömürü kullanılıyordu. 1 kg odun kömürü ise, kullanılan ağacın cinsine göre 3–4 kg odundan elde edilmektedir. Bu faaliyetler bitki örtüsüne öyle zarar vermiştir ki, 1461'de Trabzon üzerine yürüyen Osmanlı ordusu orman nedeniyle bölgede ilerlemekte güçlük çekerken, 1701 yılında bölgeye gelen Joseph Pitton de Toumefort, yakmak için birkaç dal parçası bile bulamamaktan yakınmıştır...
Coğrafya
Kuzey Anadolu sıradağları içinde yer alan ilin toprakları çok engebeli olup en yüksek yeri günümüzde Çakırgöl olarak bilinen dağlarında 3.000 metreyi geçmektedir. İlin kuzey kesimi Zigana (Kalkanlı) ve Soğanlı dağları, güneyi ise Çoruh, Kelkit, Kop ve Otlukbeli dağları tarafından çevrilidir. Kelkit Vadisi'ndeki küçük bazı düzlükler ise ilin en önemli tarım alanlarıdır.

İklim ve bitki örtüsü : İlin kuzey kesimi Karadeniz’in ılık ve nemli ikliminin etkisinde olmasına karşın Gümüşhane'nin büyük kesiminde Doğu Anadolu bölgesi'nin sert karasal iklimnin etkisi görülmektedir.Yazları sıcak ve kısa olan Gümüşhane ilinde kışlar yüksekliğin de etkisiyle uzun ve kar yağışlı geçmekte, yağış miktarı iç kesimlere doğru gidildikçe azalmaktadır.

Gümüşhane Dağları’nın Karadeniz’e bakan kesimleri kayın, meşe, ladin, köknar ve sarı çam ağaçlarından oluşan ormanlarla kaplı iken ormanları yok olmuş bozkır görünümündeki güney kesimlerinde sadece Sarıçam ağaçlarına rastlanılmaktadır. Karadeniz iklimi görülür.

Akarsular : Gelevera Deresi, Galis Dere, Artabel Deresi dışında ilin belli başlı iki önemli akarsuyu vardır: Harşit Çayı ve Kelkit Çayı. Haşara Deresi, Korum Deresi, İkisu Deresi, Çit Deresi, Erikbeli Deresi ve Musalla Deresi Harşit'e dökülerek Harşit Çayı havzasını oluştururlar.

Göller : İlin önemli sayılacak büyüklükte bir gölü yoktur. Artabel Gölleri, Çakırgöl, Limni Gölü ilin turistik değer taşıyan doğal gölleri arasındadır.
Demografi
Gümüşhane İli Nüfusu: 172,034'dür. Bu nüfusun %85,7'si şehirlerde yaşamaktadır (2016). İlin yüzölçümü 6.668 m2'dir. İlde km2'ye 26 kişi düşmektedir. (Bu sayı merkez ilçede 31'dir.) İlde yıllık nüfus artış oranı % 13,59 olmuştur. (2016’da en fazla oranda artış) İl merkezinin denizden yüksekliği: 1174 m.'dir.

2016 yılında TÜİK verilerine göre merkez ilçeyle beraber 6 İlçe, 14 belediye, bu belediyelerde 70 mahalle ve ayrıca 321 köyü vardır.
Ekonomi
[KRSAG=https://www.topragizbiz.com/img/images/gumushane-ekonomia936b5628c131ecf.jpg][/KRSAG]
Tarım: Tarıma müsâit ova ve vâdileri azdır. Tarım daha çok Kelkit ve Şiran ilçelerinin geniş olmayan ovalarında en çok tahıl ekimi şeklinde yapılır. Ayrıca mercimek, fiğ, patates ve şekerpancarı ekilir. Meyvecilik gelişmektedir. İldeki meyve ağacının yarısı elmadır. Ayrıca armut, erik, dut, vişne ve kiraz ağaçları vardır. Sulanan arâzi azdır. Gümüşhâne’nin göbek, gelin kırmızı ve sandık cinsi elması ile hacıhamza, kabak, mahrani ve abbasi cins armutları meşhurdur.

Hayvancılık: Çayır ve mer’alar geniş bir yer kapladığından hayvancılık gelişmektedir. Koyun, kıl keçisi, sığır ve at beslenir.

Ormancılık: Yüzölçümünün % 22’si orman ve fundalıktır. Ormanların 185 bin hektarı fundalık, 43 bin hektarı normal ormanlıktır. Ormanların % 30’u normal koru, % 40’ı bozuk koru ve % 30’u bozuk baltalıktır. Orman içinde 81 ve kenarında 87 köyü vardır. Ormanlardan senede 25.000 m3 sanâyi odunu, 1000 m3 tomruk ve 80.000 ster yakacak odun elde edilir. Ormanlar daha çok merkez ilçe ve Torul ilçesinde Köse, Zigana ve Gümüşhâne Dağları üzerindedir.

Mâdenleri: İsmini “gümüş” mâdeninden alan Gümüşhâne mâden bakımından çok zengindir. Fakat bu zenginlik toprağın altında yatmaktadır. Gümüş, demir, bakır, manganez, kurşun, pirit, mâden kömürü, linyit, çinko ve uranyum (Kelkit ilçesinde) yataklarından sâdece çok az olarak mâden kömürü ile linyit çıkarılmaktadır. Gümüşhâne’de M.Ö. 4. asırdan beri bilhassa Osmanlı Devrinde Kânûnî Sultan Süleymân Han ile Dördüncü Murâd Han zamânında çok miktarda çıkarılan gümüş yatakları, 1914’ten sonra tamâmen terk edilerek mâden ocakları su ile dolmuştur. Osmanlı Devrinde Gümüşhâne’nin Canca Mahallesindeki darphanede 12 çeşit gümüş ve altın para basılıyordu.

Gümüşhâne’de gümüş mâdeni dışında krom, bakır ve linyit, Kelkit’te krom, bakır ve linyit, bakır, linyit, Torul’da demir, bakır, mermer ve Şiran’da linyit kömürü bulunmaktadır. Gümüş mâdenlerin işletildiği 1750 senesinde Gümüşhâne şehir nüfûsu 60 bini bulmuştu. Gümüş çıkarılması Sultan Dördüncü Murâd Han zamânında zirveye ulaştı. Evliyâ Çelebi, 1647 senesinde Gümüşhâne’yi gezdiğinde; “Burada olan gümüş mâdeni hiç bir diyârda yoktur. Halkı yalnız gümüş işler. 70 kadar ocak olup, fakirliğin bilinmediği bu yerde doğan her çocuğun gümüşten mama tabağı vardır...” demiştir. 1829 Türk-Rus savaşından sonra bu ocaklar kapanmaya başlamıştır.

Sanâyi: Gümüşhâne ili sanâyi bakımından en az gelişen bir ildir. Sanâyi iş yerlerinin sayısı 300’den azdır. Bunlar az işçi çalıştıran küçük iş yerleridir. Başlıca sanâyi kuruluşları: Kibrit Fabrikası, Çimento Fabrikası, Gümüşkale Kireç Sanâyii, Gümüşsu Konsantre Meyve Suyu, Kuşburnu Çayı Tesisleri; ayrıca un fabrikaları, mobilya atölyeleri ile bıçkı-hızar atölyeleridir
Kültür Ve Turizm
Müzik ve halk oyunları : Gümüşhane'de halk müziğinin temelini kemençe, tulum, davul-zurna, kaval gibi enstrümanlar oluşturur. Halk oyunlarında ise il genelinde horan ve bar oyunları yaygındır. Dik Horan, Sarıkız, Lazutlar, Dizden Kırma, İki Ayak Horanı, Sıksara, Bıçak Horanı, Temür Ağa, Hançer Barı, Koçari, Mavrengel, Laz Barı, Tamzara ilde en yaygın oynanan halk oyunlarıdır.
[TBR=https://www.topragizbiz.com/img/images/Karaca_Magarasi476970e21ec94849.jpg][/TBR]
Karaca Mağrası
Tarihi Ve Turistik Yerler
Satala (Sadak) Antik Kenti : Gümüşhane il merkezine 99 km uzaklıkta bulunan Satala (Sadak) Antik Kenti, Kelkit ilçesi Sadak Köyü sınırları içerisindedir. Antik Kent, Roma İmparatorluğu’nun doğudaki en büyük karargâhı olmakla birlikte, 15. Lejyon’un karargâh kurduğu bir yerdir. Askeri geçiş güzergâhında bulunması sebebiyle stratejik bir öneme sahip olan Satala, Roma İmparatorluğu’nun Fırat Nehri’ni korumak için kurduğu bir karakoldur.

Tarihte Makedon, Asur, Roma ve Bizans gibi medeniyetlerin hâkimiyetine girmiş olan Satala’ya su getirmek için, 15. yüzyılda 47 gözlü su kemeri de inşa edilmiştir. Ancak günümüzde su kemerinden sadece iki göz ayakta kalabilmiştir.

Santa Harabeleri : Gümüşhane il merkezine 72 km uzaklıkta yer alan Santa Harabeleri, merkez ilçe Dumanlı Köyü sınırları içerisinde bulunmaktadır.

Rumlar tarafından 17. yüzyılda kurulan Santa’nın dini, kültürel ve ticari açıdan önemli bir yerleşim olduğu bilinmektedir. Santa’nın her mahallesinde, taştan inşa edilmiş tek katlı evler, kiliseler ve çeşmeler yer almaktadır.

Krom Şehri : Şehir merkezine 36 km mesafede bulunan Krom Şehri, 2010 yılında Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edilmiştir.

Zengin maden kaynaklarına sahip olması nedeniyle asırlar önce binlerce kişiye ev sahipliği yapmış olan şehirde, 15 tane kilise ve şapel bulunmaktadır. Şehirde, bir kemer köprü ve surlarının bir kısmı ayakta kalabilmiş bir de kale bulunmaktadır.

İmera Manastırı : Gümüşhane il merkezine 38 km mesafede bulunan İmera Manastırı, merkez ilçe Olucak Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır.

Üzerinde bulunan yazıtta 1350 yılında yapıldığı yazmakta olan manastır, günümüze ulaşabilmiş en sağlam tarihi yapıtlardandır. Şapeli ve bazı yapıları sağlam bir şekilde günümüze kadar ayakta kalmış olan manastır dikdörtgen planlı olarak imar edilmiştir. Manastırın çevresinde rahiplerin kaldığı konutlar da mevcuttur.

Canca Kalesi : İl merkezinin 8 km uzağında bulunan Canca Kalesi, 1530 metre yükseklikte inşa edilmiş ve gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır. En az 1500 yıllık bir yapıdır. Canca Kalesi’nden ilk defa MS 6. yüzyılda Tarihçi Prokopius "Yapılar" isimli eserinde bahsetmekte; kalenin asıl adının Gümüşhane'nin yerlileri olan Tzan/Lazların dilinde "Tzantzakhon(Çançaxon)/Tzantzak(Çança)" olarak telaffuz edildiğini ve kaleyi bir komutanın yönettiğini aktarmaktadır.[36] Evliya Çelebi, Seyahatname’de Canca Kalesi’nden bahsetmektedir.

Kov (Esenyurt) Köyü Kalesi : İl merkezine 21 km mesafede bulunan Kov Köyü Kalesi, 2007 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Gümüşhane Valiliği’nin ortak çalışmasıyla restore edilmiştir.
[KRSAG=https://www.topragizbiz.com/img/images/Orumcek_Ormanlaric8a6b3406a77e017.jpg][/KRSAG]
Çevresi de arkeolojik sit alanı olan Kov Köyü Kalesi’nin 3. Aleksios tarafından 1361 tarihinde yapıldığı ve kalenin Selçuklular zamanında da kullanıldığı bilinmektedir. 1760 m yükseklikte bulunan kale, dış kale ve iç kale olmak üzere iki bölümden oluşmakta ve içerisinde sarnıç ve mutfak gibi mekanları barındırmaktadır. Kalede yapılan araştırmalarda Ortaçağ ve Yakın döneme ait seramikler bulunmuştur.

Örümcek Ormanları : İl merkezine 60 km mesafede bulunan Örümcek Ormanları,Kürtün ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Avrupa’nın en yüksek köknarları (61,5 m) ve Türkiye’nin en uzun ladinleri (57,6 m) Örümcek Ormanları’nda bulunmaktadır.

Keçikale : Şehir merkezinin 20 km uzağında bulunan kale, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Gümüşhane Valiliği’nin ortak çalışmasıyla 2008 yılında restore edilmiştir. 1560 m yükseklikte inşa edilen kale, 5-15 metre yüksekliğinde surlara ve su sarnıçlarına sahiptir.

Gümüşhane Konakları : Gümüşhane Konakları, Gümüşhane mimarisinin en ilgi çekici unsurlarındandır. Sanatsal yapısında, doğa şartlarının yanı sıra inanç, örf, adet gibi sosyal yaşamın etkilerini barındırmaktadır.Mahalli taş, kerpiç ve ahşap malzemeler kullanılarak yapılan konaklar, iki ve üç katlı olarak geniş bir bahçe üzerinde inşa edilmiştir.

Tomara Şelalesi : Gümüşhane il merkezine 130 km uzaklıkta bulunan Tomara Şelalesi, Şiran ilçesine bağlı Seydibaba Köyü sınırları içerisindedir. Kırk ayrı yerden çıkan su kaynağıyla beslenen Tomara Şelalesi, 25 m yükseklikten su yatağına dökülmektedir.

Kadırga Yaylası : İl merkezine 65 km mesafede yer alan Kadırga Yaylası, Kürtün ilçesi Süme Köyü sınırları içerisinde bulunmaktadır. Zigana Turizm Merkezi’ne de 15 km uzaklıkta bulunan Kadırga Yaylası’nda elektrik ve telefon imkânlarının yanı sıra otel, lokanta, bakkal, cami ve konaklama tesisleri bulunmaktadır. Her yıl Temmuz ayının 3. haftası başlayan yayla şenliklerine ulusal ve uluslararası katılım olduğu görülmektedir.

Zigana Turizm Merkezi : Gümüşhane il merkezine 45 km uzaklıkta bulunan Zigana Turizm Merkezi, Torul ilçe sınırları içerisinde yer almaktadır. Saatte bin kişi taşımalı 800 m uzunluğunda teleski hattının bulunduğu merkezde, saatte dört yüz kişi taşımalı, 200 m uzunluğunda iki adet Baby Lift de bulunmaktadır.

Sarıçiçek Köy Odaları : İl merkezine 38 km uzaklıkta bulunan Sarıçiçek Köy Odaları, köy sakinlerinden Hacı Ömer Ağa tarafından 1870’li yıllarda yaptırılmıştır. Türk geleneği ile yerleşik geleneğin yanında mahalli unsurların da işlemelerine yansıdığı köy odalarında, işlemeler ve dekorlar çivisiz bir teknikle monte edilmiştir.

Karaca Mağarası : İl merkezine 17 km mesafede bulunan Karaca Mağarası, denizden 1550 m yükseklikte yer almaktadır. Karaca Mağarasının giriş noktası ile en son noktası arasında 105 m mesafe bulunmaktadır. Sahip olduğu doğal klima özelliğindeki havasıyla ziyaretçilerine, özellikle de astımlı ziyaretçilerine rahat bir atmosfer sunan mağara, sağlık turizmi açısından da önemli bir yere sahiptir.
[KRSAG=https://www.topragizbiz.com/img/images/gumushane-dipsiz-golf8f5dd57e8fad176.jpg][/KRSAG]
Limni Gölü : Torul ilçesine bağlı Zigana Köyü sınırları içerisinde yer alan Limni Gölü, il merkezine 45 km uzaklıktadır. 2004 yılında Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından -A- tipi mesire yeri statüsüne alınmış olan saha, piknik ve kamp amaçlı kullanıma uygundur. Otopark, büfe, wc, kamelya ve piknik ocağı gibi sosyal donatıların da bulunduğu alanda hakim olarak sarıçam ve ladin ağaçları görülmektedir.

Artabel Gölleri Tabiat Parkı : İki ayrı jeolojik zamanda oluşan volkanik aktiviteye bağlı formasyonlarla kaplı olan Artabel Gölleri Tabiat Parkı, il merkezine 80 km mesafede bulunmaktadır. Artabel Gölleri Tabiat Parkı toplamda 18 adet krater gölünden oluşmaktadır. Göllerin çevreleri flora ve fauna yönünden zengin olmakla birlikte, peyzaj değerleri açısından da önemli bir yere sahiptir.

Süleymaniye (Eski Gümüşhane) Mahallesi : Gümüşhane il merkezine 4 km mesafede bulunan Süleymaniye Mahallesi, Kentsel ve Doğal Sit Alanı olmakla birlikte Turizm Merkezi özelliği de taşımaktadır.

Süleymaniye Mahallesi’nde bulunan gümüş madenleri, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet Han’ın Trabzon’u fethetmesi ve Gümüşhane’nin Osmanlı hâkimiyetine girmesinin ardından işletmeye açılmıştır. Osmanlı hazinesinin 1/6’sını oluşturan gümüş sikkeler, Süleymaniye Mahallesi’nde bulunan darphanelerde basılmıştır.

Geçmişte Türk, Ermeni ve Rum halkın birlikte barış içerisinde yaşadıkları Süleymaniye Mahallesi’nde bulunan birçok tarihi cami, kilise, han, hamam ve köprü gibi kültürel değer, günümüze kadar ulaşmıştır.

Çakırgöl Kış Sporları Turizm Merkezi : 2500 m yükseklikte bulunan Çakırgöl Kış Sporları Turizm Merkezi, Gümüşhane il merkezine 35 km mesafede yer almaktadır. Çakırgöl, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2005 yılında Kış Sporları ve Turizm Merkezi ilan edilmiştir.

Erikbeli Kış Sporları ve Turizm Merkezi : 1800 m rakıma sahip olan Erikbeli Kış Sporları Ve Turizm Merkezi, Kürtün ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. 1500’lü yıllardan beri var olduğu bilinen Erikbeli Yaylası, 1991 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Kış Sporları ve Turizm Merkezi ilan edilmiştir.

Kazıkbeli Yaylası : İl merkezine 100 km mesafede bulunan Kazıkbeli Yaylası, Kürtün ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Özel sektöre ait bakkal, manav, lokanta, otel ve pansiyon gibi tesislerin bulunduğu yayla, sahip olduğu doğal çim alanları ile çim kayağı ve kamp turizmi için oldukça uygundur. Her sene, Temmuz ayının ilk Çarşamba gününden başlayarak, yaz boyunca süren yayla şenlikleri gerçekleştirilir.

Özen Kaya Mezarı : Kelkit ilçe sınırları içerisinde bulunan Özen Köyü’nde yer alan Özen Kaya Mezarı, ilçe merkezine 6 km mesafededir. Mezar, kaya yüzeyinin düzleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Mezarın önünde bulunan geniş alanda, toplu halde ölü kültü ile ilgili törenlerin yapıldığı tahmin edilmektedir.

Taşköprü Yaylası : Gümüşhane merkez ilçe sınırları içerisinde bulunan Taşköprü Yaylası, il merkezine 50 km uzaklıkta yer almaktadır. Oteller ve bungalov tipi evlerden oluşan konaklama tesisleriyle turizme oldukça elverişli olan yaylada fırınlar, lokantalar, cami, akaryakıt istasyonu, oto tamirhanesi, marketler ve alabalık tesisi de mevcuttur
Yöresel Ürünler
[KRSAG=https://www.topragizbiz.com/img/images/gumushane-yoresel-urunlerd0cb886f2daaf196.jpg][/KRSAG]
Pestil : Dut, bal, süt ve un karışımının herle haline getirilip fındık veya ceviz katılarak bezlere serilip kurutulduktan sonra elde edilen besin değeri yüksek bir gıda maddesi olan Gümüşhane dut pestili, vücut doku ve hücrelerinin yenilenmesine, su dengesinin korunmasına, hormon-enzim üretimine ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine yardımcı olan iyi bir enerji kaynadığıdır.

Köme : Ceviz parçalarının ipe dizilerek belli bir kalınlığa ulaşıncaya kadara pestilin de ham maddesi olan herleye 4-5 kez daldırılıp kurutulmasıyla elde edilen kömenin içerisinde bulunan fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar, B grubu vitaminler, mineraller, yağ ve proteince zengindirler.

Enerji değeri yüksek olan kömeyi, özellikle çocukların, sporcuların ve ağır işlerde çalışanların tüketmesi oldukça yararlıdır.

Gümüşhane'de yemek kültürü de çok eskiye dayanmaktadır. Gümüşhane’de beslenme tarım ürünlerine, temel olarak da tahıla dayanmaktadır. Tarhana, bulgur, yarma, erişte, yazdan hazırlanan yiyeceklerdendir. Yörede yetişen elma, armut, erik ve dut kurutularak saklanır.

Torul yöresinde “çil peyniri” diye bilinen küp peyniri yaygındır. Fındık yada ceviz içinin şekere batırılmasıyla elde edilen “köme”, süt kaymağına un katarak yapılan tuhala, yufkadan yapılan siron, dut şırasından yapılan pestil ve pekmez ilin özgün yiyecekleri arsındadır.
Gümüşhane Mutfağı
[KRSAG=https://www.topragizbiz.com/img/images/Gumushane---siron8efeb425cc0ff4a0.jpg][/KRSAG]
Çorbalar : Mantı Çorbası, Tatlı Çorbası, Un Herlesi Çorbası, Gavut Çorbası, Yavan Çorbası, Doduk Çorbası, Fırfır Çorbası, Dırma Çorbası, Gendime Çorbası, Erişte Çorbası, Arpa Yarması Çorbası, Zuluflu Çorbası, Sebze.

Et ve Diğer Yemekleri : Pağla Denlisi, Borani, Lemis, Fıtfıt Haşılı, Patates Kavurması, Muhla, Yergök Dolması, Sütlü Haşıl, Evelik Dolması, Kalem Dolması, Lor Dolması, Ekşili Dolma, Ekmek Aşı, Çırtma Fasulye, Kaygana, Kete, Pancar Kavurması, Pişi, Tava Lemisi, Zırıhta, Lahana Dolması, Yalancı Dolma, Güveç, Su Böreği, Paparna, Toğala Kuymağı, Hıngel, Galıya, Karın Kaymağı.

Tatlılar : Erişte Tatlısı, Asude Kuymağı, Kara Helva, Burma, Tel Helvası, Lalanga, Aşure, Cevizli Börek, Musta Tatlısı, Fışkıl Tatlısı, Sütlaç, Herle, Köme, Gaysefe, Tel Kadayıf.
Kaynak Topragizbiz.Com
 

lalala

Moderator
Moderator
Katılım
9 May 2019
Mesajlar
833
Tepkime puanı
877
Puanları
0
Yaş
35
Cinsiyet
Kadın
Gümüşhane'ninde küme diğer adı kömesini ve siron veya silorunu yedim. Ben de, şehirlerin yemeğini yemeye gitmiş gibiyim:)
 
Üst
Alt