Anlamı:
Birisine güvenmek, bir işe ümit bağlamak...
Hikâyesi:
Birisine güvenmek bir işe ümit bağlamak yerinde kullanılan bel bağlamak dilimize tarikat ritüelleriyle yansımış bir deyimdir. Sufiler, bir tarikata girmek ve ikrar vermek anlamında bel bağlamak derler. Fetüvvet ehli, kendi halklarına dâhil olanlar şedd (yünden dokunmuş kemer) kuşata gelmişlerdir.
Mevlevilikte buna elif nemed (keçeden dokunmuş uzunca kuşak), Bektaşilikte de tiğbend denilir. Bir kişi tarikata girince beline bağlanan bu kuşak, dervişin, artık o yolun bütün yasaklarını kabul ettiği, bütün emirlerini yerine getireceği anlamına gelir ve bu husus da kuşak kuşatma merasiminde kendisine telkin olunurdu.
Hayat tarzında köklü değişiklikleri öngören bel bağlamak, insana bir tür kurtuluş ve güven hissi telkin eder; böylece bel bağlayan kişi de huzur bulurdu. Bugün deyim daha ziyade olumsuz anlamıyla "Sana bel bağlamıştım, ona bel bağlanmaz, böyle bir işe bel bağlanmak doğru değildir." gibi kullanımlarıyla yaşar. Tarikatların gittikçe yozlaştığı dönemlerin hatırasını taşıyan deyimin giderek tasavvufi anlamı unutulmuş, dilimizde güvensizlik anlamıyla yaşamaya devam etmiştir.
Ne yardan geçilir, ne serden,
Korkuyorum bu gecelerden.
Bel bağladığım tepelerden,
Gün doğmayabilir bir daha.