Aşı hakkındaki gerçekleri biliyor muydunuz?

Zinet

New member
HanımZade
Katılım
26 Ara 2016
Mesajlar
1,067
Tepkime puanı
2,071
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
(Zorunlu tutulan veya kullanılması için baskı oluşturulan aşılar
hakkında)

Ne ilaç üreticileri, ne doktorlar, ne de devlet birimleri aşı ile
oluşacak zararlar karşısında sorumluluk kabul etmez.

Ağustos 2009'da İngiltere ve Fransa'da Domuz Gribi aşısı, hayvanlardan
sonra az sayıda insan üzerinde, ABD'de ise 2 bin kişinin üzerinde
denenmiştir. Ancak sonuçlar en fazla 2 aylık verilerle sınırlıdır.

Büyük ihtimalle, domuz gribi aşısı Türkiye'de aşıyı satan firmanın
kendi personeli vasıtasıyla uygulanacaktır. Böylece Faz-1 deneyi
Türkiye'de 28 milyon kişi üzerinde yapılmış olacaktır. Önceden hiçbir
olumlu verisi olmayan, tehlikesi büyük olan bir aşının 6-36 aylık
bebeklere, çocuklara, sağlık çalışanlarına ve savunma mensuplarına
uygulanması bugüne kadar Türkiye'nin göreceği en büyük tehlike
olabilir.

Aşılar Zararlı mı?

Grip aşıları dahil tüm aşıların, aşılanan kişiyi ömür boyu etkileyecek
derin zararları vardır. Yeni üretilen bir aşının yan etkilerine
yönelik araştırmalar kısa vadeli sonuçlar verir. Dolayısıyla yan
etkilerinin 2-10 yıl sonra ortaya çıkabileceği gözardı edilmektedir.
Çocuklarımıza yapılacak bir aşı eğer kısırlığa yol açıyorsa, bu, 15-20
yıl sonra çok acı bir şekilde anlaşılacaktır. AIDS virüsü çocuk felci
aşılamasından 10-12 yıl sonra, otizm 2-4 yıl sonra, kas-kemik ve bağ
dokusu hastalıkları 4-6 yıl sonra; sinir sistemi hastalıkları 2-10 yıl
sonra ve Guillain-Barre sendromu hemen veya birkaç yıl sonra ortaya
çıkmıştı. Aşının yan etkileri aşıdan hemen sonra ortaya çıkmayabilir.
Aşının sebep olacağı bir hastalık 20-30 ve hatta 50 yıl sonra ortaya
çıkabilmektedir.

Her ilacın kutusunda hangi maddeleri içerdiğine dair bir prospektüs
bulundurma zorunluluğu vardır. Fakat uygulanan bir aşı partiler
halinde gönderilmekte ve tek bir prospektüs taşımaktadır. Dolayısıyla
hastanın prospektüsü inceleme imkanı yoktur.

Grip aşılarının Bilinen İçeriği

1-Alüminyum hydroxide, alüminyum fosfat, amonyum sülfat, amphotericin
B

2-Domuz dokuları, At kanı, Tavşan beyni, Köpek böbreği, Maymun
böbreği.

3-Civciv embriosu, Tavuk-Kaz yumurtası, Sığır serumu, Betapropiolacton

4-Doğmamış sığır serumu, Formaldehyde, Formalin jelatin, Köpekbalığı
karaciğeri yağı.

5-İnsan fetusu ( Üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadarki devre
içinde ana rahmindeki canlıya verilen ad)

6-Maymun böbrek hücreleri

7-Yıkanmış Koyun kanı

8- Monosodyum Glukomat

9- Polioksidonyum (Sentetik proteinler ve nano materyaller içerir.
Bunlar gende değişiklik yaptığı gibi fenotipte de değişmeler
yapmaktadır)

10- İnsan spermi

11- Etilen gliserol (antifriz)

12- Antibiyotikler

13- Skualen

Tüm aşılarda etki arttırıcı ve koruyucu olarak kullanılan maddeler
bellidir ve hemen hemen aynıdır. Çoğunun özellikleri araştırılmamıştır
ve etkileri tam olarak bilinmemektedir. Bu maddelerin deride
kabarcıklar, beyin zarı iltihabı, kan yapısında bozulma, sinir
iltihabı gibi rahatsızlıklara sebep olduğu tespit edilmiştir.

İmmünolojist Hugh Fudenburg'un ifade ettiğine göre son 10 yılda art
arda 5 grip aşısı olan kişilerin alzheimer olma ihtimalleri 10 kat
artıyor. Bunun sebebi ise kullanılan aluminyum ve civadır.
(thimerosal)

Formaldehid kanserojen olma özelliğinden dolayı mobilya üretiminde
bile yasaklanmıştır.

Thimoresal, çocuklarda konsantrasyon problemi, öğrenme zorluğu,
konuşma bozukluğu, havale, epilepsi, hiperaktivite, sürekli ve yüksek
sesle ağlama ve daha bilinmeyen bir çok probleme yol açmaktadır.

Alüminyum hidroksit kas ve kemik gelişimi bozuklukları ve felçlere
sebep olabilir.

Skualen, Körfez Savaşı sırasında Amerikan askerlerine verilen şarbon
ilaçlarında mevcuttu ve ALS gibi immün sistemi tahrip eden çok ağır
hastalıklara yol açtığı tespit edilmiştir.

Dr. J. f. Graetz aşının yanetkileri nedeniyle hastalananların hemen
hemen hepsinde farklı derecede beyin tahribatı olduğunu tespit
etmiştir.

Aşılar ve içerdiği katkılar sebebiyle ölümle sonlanabilen şiddetli
alerji, tansiyonda ani düşme, ateş, havale, eklem iltihabı, kas
ağrıları, deri döküntüleri, lenf bezlerinde büyüme, kronik yorgunluk,
kronik baş ağrıları, bütün vücut kıllarında dökülme, kapanmayan
yaralar, hafıza kaybı, sara nöbetleri, felç, kansızlık, ruhsal ve
sinirsel problemler, nefes darlığı, kronik ishal, gece terlemesi ve
daha pek çok rahatsızlık ortaya çıkmaktadır.

Aşı Denen Şey Korur mu?

Dr. G. Buckwald'a göre: Herhangi bir aşının (domuz gribi aşısı da
dahil) hastalıklara karşı koruyucu olduğunu ispat eden herhangi bir
veri yoktur. Yani hiçbir aşı korumaz. Aksine her aşı bağışıklık
sistemine karşı açılan bir savaş, büyük hastalıklara hatta ölüme
açılan bir kapıdır.

Peki Bu Israrın Sebebi Ne?

Tüm bunlar karşısında neden aşılama üzerinde bu kadar ısrar
edilmektedir sorusu akla geliyor.

Günümüzde bütün aşıların üretiminde genetik klonlama ve rekombinant
DNA teknolojisi kullanılmaktadır. Kullanılacak DNA parçası, maymun ve
domuz da dahil olmak üzere herhangi bir organizmadan alınabilir. DNA
parçasında genleri manipüle edilir ve bu şekilde rekombine edilmiş DNA
parçası aşılarda kullanılır. Aşılardaki Rekombinant DNA insan DNA'sına
'sıçramakta' ve kalıcı olarak yerleşmekte, özelliklerini değiştirmekte
ve bozmaktadır.

Ayrıca aşı üretiminde, tavuk embriyosu, tavşan beyin hücresi, maymun
böbrek hücresi, buzağı ve domuz doku hücresi kullanılmakta ve bu
dokuların hücre ve proteinleri aşının içeriğinde kalmaktadır. Bu doku
kalıntıları çeşitli virüsler ve kanser hücreleri taşıyabilir. Bu
şekilde kanser ve benzeri ağır hastalıklar aşılar vasıtasıyla
yayılabilir.

Maymunlaşmak ve Domuzlaşmak!

Aşı, enjeksiyon, ağız, burun, vajina mukozası veya genetiği
degiştirilmiş besinler yolu ile hücre çekirdeğine ulaşmakta, yumurta
ve sperm hücreleri dahil hücre genomuna yerleşmektedir. Tavuk, buzağı,
tavşan, maymun ve domuz DNA'sı aşı ile kalıcı olarak insan genomuna
karışmaktadır. Bu demektir ki insan, tavuklaşacak, sığırlaşacak,
tavşanlaşacak, maymunlaşacak veya domuzlaşacak ve gelecek nesilde bu
hayvanların fiziksel ve ruhsal özellikleri gibi fenotipik
değişiklikler görünür hale gelecektir. Kur-an'ı Kerim'de Maide Suresi
60. ayette bu durum şu şekilde bildirilmiştir:

De ki: "Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber
vereyim mi? Onlar, Allah'ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı,
içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara
tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru
yoldan daha çok sapmışlardır."

Yakın zamanda domuz endometrimundan (rahim iç zarı) insanda
kullanılabilecek özellikte kök hücre elde edildi. Bu, ilaç üreticileri
için çok sevindirici bir buluştu. Çünkü ilaç üretimindeki zorluklar ve
maliyetler bir anda ortadan kalkmış oluyordu. Domuz rahmini kürtaj
ederek hemen hemen bedava, istendiği kadar kök hücre elde edilebilir.

Ancak kök hücrenin hedef hücrelere nasıl aktarılacağı araştırma
konusuydu. Öyle görünüyor ki en kolay ve en etkili yol bulunmuştur:
Domuz gribi aşısı burun mukozası yoluyla, yani hipofize giden en kısa
yol ile verilmektedir. Hipofiz, bütün iç salgı bezlerini yöneten,
bütün hormonların üretiminde ve hormonlar vasıtasıyla bütün süreçlerde
rol alan en önemli salgı bezidir. Bu yolla fenotipik değişimler çok
kısa zamanda gerçekleşmektedir.

Genetik Yapıyı Değiştirmek... Ne Demek?

Bu komplo teorisi gibi görünebilirdi. Ancak modern tıpta ve
biyoteknolojide "Bugün hastalıkları ve belirtilerini ilaçlarla tedavi
etmek yerine hastaların Genetik Yapısının Değiştirilmesi ya da eksik
olan genin verilmesi tercih edilir" temel prensibine karşı her teori
zayıf kalır.

Halbuki Kur'an-ı Kerim'de sadece aşılarda bulunan Genetik Müdahalelere
değil genetik yapının değiştirilmesine dair her türlü müdahaleye karşı
Nisa suresi 118 ve 119. ayetlerde şöyle buyurulmaktadır:

"Allah o şeytana lânet etti ve o da, "Andolsun ki senin kullarından
elbette belirli bir pay alacağım" dedi. Onları mutlaka saptıracağım,
mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de
hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de
Allah'ın yarattığını değiştirecekler." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı
dost edinirse şüphesiz o, apaçık bir hüsrana düşmüştür."

Hastalık Üreten de İlaç Üreten de Aynı

İlaç şirketleri, 20. yüzyılda keşfettikleri "Hasta olanlara zaten ilaç
satılıyor. Yeni hedef kitlemiz hasta olmayanlar" prensibi ile
'koruyucu hekimlik' adı altında sağlıklı bireylere aşı, biyolojik
aktif maddeler ve vitaminler satıyor. İlginç olan şu ki, her ilaç
firması sadece ilaç değil, GM tohumlar, tarım ilaçları, aromalar ve
katkı maddeleri de üretiyor. Yani hastalık üreten maddeler de "tedavi"
için sunulan maddeler de aynı şirketler tarafından üretiliyor. Ancak
daha ilginci şu ki, milyarlarca insan şifa umuduyla hastalık
üreticilerinden "ilaç" satın almaya devam ediyor.

İçeriğinde domuz hücrelerinin bulunması fıkhi olarak aşının durumunu
ortaya koymaktadır. Fakat bazı din adamları 'zaruret' halini ileri
sürerek, henüz ortaya çıkmamış, hatta belki hiçbir zaman da
oluşmayacak bir salgını 'zaruret' kabul etmektedir. Hatta bu zaruret
halini belirlemede Dünya Sağlık Örgütü gibi İslam dışı otoritelerin,
İslam kaynaklı olmayan görüşlerini temel almaktadır.

Korunmak İçin Ne Yapmalı?

Prof. Dr. A. Rasim Küçükusta aşı hakkında şöyle diyor: "Domuz gribi
ağır bir hastalık değildir. Belirtileri diğer grip türlerine göre daha
hafiftir. Hastaların ateş düşene kadar evde istirahat etmeleri
yeterlidir. Hastalık kendiliğinden geçer"

Ayrıca hastaların, iştahı gelene kadar yemek yememesi, bol miktarda
limon suyu, greyfurt suyu içmesi, sarımsak ve soğan yemesi daha kısa
zamanda iyileşmelerini sağlar.

Aşıların Etkili Olma İhtimali Var mı?

Bugüne kadar 863 tür grip virüsü belirlenmiştir. Bu 863 türden sadece
3 zincire karşı aşı geliştirilmiştir. İlaç şirketleri tarafından her
yıl bu 863 türden biri için aşı geliştirildiği ve bu aşının da o türe
karşı ortalama olarak %30 oranında koruma sağlayabileceği biliniyor.
Ancak bu yıl 863 grip türünden hangisinin aktif olacağını doğal olarak
kimse bilemiyor. Üstelik her sene başında tesadüfen seçilen türün, aşı
üretildikten sonra mutasyon geçirmiş olma olasılığı yüksektir.
Dolayısıyla aşı büyük ihtimalle hiçbir olumlu etki göstermeyecektir.
Çünkü bu durumda aşı tamamen başka bir virüse karşı üretilmiş
olacaktır.

Bu durum çok komik olabilirdi, trajik olmasaydı. Öyle görünüyor ki
birisi insanlarla açıkça alay ediyor.

Ünlü Amerikalı çocuk doktoru Henry Bieler'e göre "Aşıların hastalıklar
üzerinde hiçbir olumlu etkisi yoktur çünkü hastalıkların asıl sebebi
mikroplar değildir. Hastalıkların sebebi toxemia (vücutta toksik madde
toplanması) ve toxemia'nın hücre düzeyinde sebep olduğu bozulma ile
mikropların çoğalması ve aktifleşmesine uygun ortam oluşmasıdır."
Toxemia'nın sebepleri arasında ise işlenmiş et ürünlerini, pastörize
sütü, gıda katkı maddelerini, aşıları, ilaç ve deterjan tüketimini,
tarım ilaçlarını sayabiliriz.

Dr. G. Buchwald 40 yılı aşan araştırmaları sonunda aşının bir faydası
olmadığını ama pek çok zararı olduğunu tespit etmiştir. O şöyle diyor:
"Aşı korumaz, Aşı yardım etmez, Aşı tahrip eder."

Dünya, Aşılara Karşı Mesafeli

2 Kasım 2000'de Amerikalı Doktorlar ve Cerrahlar Birliği (AAPS) St.
Louis'deki 57. toplantılarında çocuk aşılarının zorunlu olmasının
kaldırılması için oy birliği ile karar aldı. Bu karara bir tane bile
hayır diyen çıkmadı.

ABD Kongresi üyesi Dr. Ron Paul'un ifade ettiği üzere "1997'de
geliştirilen Domuz Gribi aşısından ölenlerin sayısı 25, gripten
ölenlerin sayısı sadece 1 idi."

İngiltere'deki doktorlar şu anda ciddi bir korku içindeler.
Tahminlerine göre bugün kullanılan grip aşısı Amerika'da 1976 yılında
yaşanan grip salgınında kullanılan aşının analogudur (eşi).

Aşılar Birçok Derin Hastalığa Sebep Oluyor

1976'da Amerika'da kullanılan grip aşısının sonuçları:

* Aşıdan ölenlerin sayısı gripten ölenlerin sayısından daha fazlaydı.

* 500 kişide Guillain-Barre sendromu tesbit edildi.

* Guillain-Barre sendromuna yakalanma riski 8 kat arttı.

* Grip aşısının Guillain-Barre sendromuna sebep oldugu ispat
edildikten 10 gün sonra aşılama durduruldu.

* Amerikan hükümeti tazminatlar için milyonlarca dolar ödemek zorunda
kaldı.

Aşıların sebep olduğu belirtilen bazı rahatsızlıklar şöyledir:

Çocuk Felci Aşısı: AIDS'e

Tetanos: Beyin iltihabı'na

Hepatit B: Multiple Skleroz'a (MS)

Kızamık: Kalın bağırsak iltihabı, Beyin iltihabı'na

Kabakulak: Şeker hastalığı, Kramplı hastalıklar, Nörölöjik
hastalıklar'a

Karma Aşılar: Ani çocuk ölümleri'ne

Grip Aşısı: Guillain-Barre sendrom'una, genetik ve fenotipik
değişimlere sebep olmaktadır

Düşünün ve Karar Verin

Kendinize ve ailenize yaptırılacak her aşı için geniş bilgi toplayın.
İçindekileri ve etkilerini öğrenin. Aşı olup olmamak konusunda SADECE
SİZ karar verebilirsiniz. Unutmayın; aşıların sonuçları karşısından
TEK SORUMLU SİZ OLACAKSINIZ.

Ne ilaç üreticileri, ne doktorlar, ne de devlet birimleri aşı ile
oluşacak zararlar karşısında sorumluluk kabul etmezler.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst
Alt