Trabzon (Trapezus) | Türklerin Anadolu’da Fethettiği Son Başkent

Kiana

New member
HanımZade
Katılım
31 May 2017
Mesajlar
280
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
trabzon.gif






havadantrb23-580x385.jpg




Doğu Karadeniz Bölgesinde yer alan Trabzon Kafkasların ve İran transit yolunun başlangıcında yer alır. Karadeniz'e kıyısı olan diğer ülkelerin limanlarıyla bağlantısı bulunmaktadır. Tarihi ve doğa güzellikleri ile dört mevsim gezip görülebilecek turizm şehridir.






Trabzon ili, doğudan Rize, batıdan Giresun, güneyden Gümüşhane ve kuzeyden Karadeniz ile çevrilir. Trabzon ilinin doğu-batı yönünde uzunluğu 100 km ve genişliği 46 km'dir. Arazi tamamen dağlık ve volkaniktir. Hemen deniz kenarından başlayarak içeriye doğru birden yükselen dağlar kısa bir zamanda 400-500 metre yüksekliğe ulaşır. İlin güney sınırı 2000-3000 metre yükseklikteki tepelerle son bulur.


trabzon_harita.jpg




Bu tepeler doğuda Çoruh nehrinde başlayarak Ordu-Samsun istikametinde son bulmaktadır. Trabzon ili; üzerine oturtulmuş tepeler, oldukça dik versanlar ve denize dökülen irili ufaklı bir çok dere ile düzlüğü bozulmuş, dalgalı yırtık görünümlü bir yapıdadır. Kaynağını ilin güneyindeki dağ silsilesinden alarak denize dökülen dereler araziyi oldukça sık ve derin vadilere bölmüştür.







Trabzon ilinin ilçeleri; Akçaabat, Araklı, Arsin, Beşikdüzü, Çarşıbaşı, Çaykara, Dernekpazarı, Düzköy, Hayrat, Köprübaşı, Maçka, Of, Sürmene, Şalpazarı, Tonya, Vakfıkebir ve Yomra'dır.

Yunan mitolojisi'nde Lycaon’un oğlu Trapezeus'un Arkadya'daki adaşına ismini verdiği bilindiğinden, Karadenizdeki Trabzon'un da bu mitolojik kahramandan adını aldığı düşünülebilir.

Evliya Çelebi'nin 2500 yıllık bir Yunan kentinin adını 17. yüzyılda Türkçe halk etimolojisine dayandırarak verdiği Tuğra-bozan adı da kimi çevrelerce ciddiye alınmıştır.


dogu-karadenizde-gezilecek-yerler-boztepe.jpg



Hamilton, şehrin güney doğusunda dik yamaçlarla yükselen, fakat üstü düz olan Boztepe’nin görünüşüne bağlamış, antik Trabzon sikkelerindeki "masa" çiziminden de aldığı destekle, kente görümünden dolayı Yunanca Trapezus "masa" adının verildiğini iddia etmiştir.

Özhan Öztürk, Lazların ataları olan Kolhis ve Kafkasya'dan getirilen kölelerin Yunanistan anakarasına taşındığı liman kenti olan Trabzon'un adının Trapezus'un eski Yunanca metinlerde geçen mecaz kullanımı "köle satılan düz platform” olabileceğini ileri sürmüştür.





 

Kiana

New member
HanımZade
Katılım
31 May 2017
Mesajlar
280
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
İlin Tarihçesi



hqdefault.jpg


Kent merkezi kuzeyde denizden, güneyde Boztepe’nin üzerine kadar düzgün olmayan teraslar halinde yükselir. Değirmendere, Kuzgundere (ya da Tabakhane) ve Zağnos dereleri yerleşimi güneyden kuzeye derin boğazlarla bölmüştür. Tabakhane ve Zağnos dereleri arasında kalan ve düzgün olmayan yüksek bir masa formundaki alan üzerinde, kentin bilinen eneski yerleşim kalıntıları tespit edilmiştir. İşte bu nedenle Trabzon adının eski Grekçe masa ya da trapez/yamuk biçimi karşılığı olarak “trapezos” kelimesinden geldiği görüşü ağırlık kazanmaktadır. Trabzon adına, Trapezos olarak ilk kez, Yunanlı komutan Kesnophon tarafından kaleme alınan, M.Ö. 4. Yüzyılda geçen olayların anlatıldığı “Anabasis” adlı antik kaynakta rastlanmaktadır.

İyon kökenli Miletoslular Batı Anadolu’dan sonra M.Ö. 7. Yüzyılda Karadeniz’e de gelerek kıyılarda koloni kentleri kurmuşlardır. Trabzon da, merkezi Sinop olan bu kolonilerin arasında sayılmaktadır ve birçok araştırmacı, kentin ilk kuruluşu olarak bu dönemi göstermektedir. Oysa Kolkhlar, Driller, Makronlar gibi yerli kavimler Trabzon civarında çok daha önceden beri yaşamaktaydılar.


trabzon-eski-resimler10.jpg



Aynı yüzyılda Karadeniz Bölgesi Kafkasya’dan gelen Kimmerler ve onların ardından İskitlerin akınlarına uğramıştır. Ancak bu akımların kolonilerin kuruluşundan önce mi yoksa sonra mı olduğu konusu tartışmalıdır. M.Ö. 6. Yüzyılda ise Trabzon Perslerin egemenliğine girerek, Pont Kapadokyası adı verilen satraplık içinde kalmıştır.


Makedonya Kralı Büyük İskender M.Ö. 334 yılında tüm Anadolu’da Pers hakimiyetine son vermiştir. İskender’in ani ölümünden sonra oluşan karışıklık sırasında Pont satrabı II. Ariantes’in oğlu Mithridates, yerli halkın desteğiyle Karadeniz’de Pontus Devletini kurmuştur. Trabzon, M.Ö. 280 yılında merkezi Amasya olan Pontus devletinin sınırları içinde kalmıştır.


058.jpg


M.Ö. I. Yüzyılda batıda güçlenen Romalılar Anadolu’yu da işgal etmeye başlamışlardır. Roma kralı Pompeius’un Pontus Kralı V. Mithridates’i Kelkit vadisinde bozguna uğratması üzerine Pontus Krallığı dağılmıştır. Böylece Trabzon , M.Ö. 66 yılında Roma yönetimine girmiştir. Roma’da Avgustus’la birlikte M.Ö. 27 yılından itibaren imparatorluk dönemi başlamıştır.
Avgustus’un idari düzenlemesi sonucu Trabzon, Pontus Polemoniacus adı verilen vasallık içinde yer almış, İmparator Tiberius zamanında (M.S. 14-37), diğer bir idare bölüm olan Kapadokya Eyaleti sınırları içinde kalmıştır. İmparator Nero döneminde ise (54-68) serbest kent olma ayrıcalığına kavuşturulmuştur. Trabzon bu dönemde “ünlü” ve “zengin” kent tanımlamasıyla tarihçilerin kitaplarında yer alır. Roma İmparatorluğunun doğu sınırının savunmasına önem veren Vespasian zamanında (69-79) Trabzon, Kapadokya -Galatya Eyaletine dahil edilmiştir.


053.jpg



Ünlü Roma İmparatoru Hadrian Döneminde (117-138) tüm imparatorlukta olduğu gibi Trabzon’da da önemli imar etkinliklerinde bulunulmuş, birçok dini ve askeri binalar ile yollar, su kemerleri ve yakın zamana kadar kalıntıları görülebilen yapay bir liman inşa edilmiştir Hadrian’dan sonra Trabzon’un parlak dönemi sona ermiş, 244 yılında para basma yetkisi elinden alınmıştır. Roma Döneminde basılan Trabzon sikkelerinin ön yüzlerinde Roma İmparatorlarının büstü olmakla birlikte, arka yüzlerinde Pontus Krallığı döneminden beri süregelen kendi mitolojik figürlerine yer verilmiş ve Grekçe yazı kullanılmıştır.

Trabzon, 276 yılında tüm Doğu Karadeniz Bölgesine akınlar yapan Gotların saldırısına uğramış, bu saldırıda tüm kent yakılıp yıkılmıştır. Roma İmparatorluğunun son dönemlerinde 4. Yüzyılın başında Diocletian Maximian, Constantinius ve Galerius’tan oluşan dörtlü idare zamanında Trabzon’da yeniden bir takım imar etkinliklerinde bulunulduğunu Trabzon Müzesindeki Latince bir kitabeden anlıyoruz.


myu_1263253525.jpg



Roma İmparatorluğu 395 yılında ikiye ayrılınca Trabzon, merkezi İstanbul olan Doğu Roma / Bizans İmparatorluğunun sınırları içinde kalmıştır. Bizans İmparatoru Justinianus (527-564) Trabzon’da kent surlarını restore ettirerek yeni bir imar etkinliğini başlatmıştır. Heraclius zamanında (610-641) imparatorluk askeri bölgelere ayrılmaya başlanmış, Trabzon, Teophilos zamanında (829-842) kurulan Khaldia Temasının merkezi olmuştur.

Müslüman Araplar 8. Yüzyılın başlarından itibaren Anadolu’ya düzenledikleri baskınlarda Doğu Karadeniz ve Trabzon’a gelmişlerdir.
Bizans İmparatorluğunun 1204 de IV. Haçlı seferleriyle gelen Latinlerin eline geçmesi üzerine, imparator I. Andronikos Komnenos’un İstanbul’dan kaçan torunları Alexios ve David, Gürcü Kraliçesi Tamara’nın da yardımıyla Trabzon’da 1204 yılında bağımsız olarak Komnenos Krallığını kurmuşlardır. Anadolu Selçukluları ile evlilik bağı oluşturarak ve vergi ödeyerek siyasi varlıklarını sürdürebilen Komnenos Krallığı, I. Manuel Komnenos zamanında (1238-1265) en parlak dönemini yaşamıştır. Gümüşhane’deki gümüş madenlerinin etkisiyle de ekonomik olarak güçlenen Manuel I’in sikkeleri üzerinde “en mutlu” ünvanı yer almaktadır.

I. Bayezid’in 1398 de Samsun yöresini almasından sonra Trabzon Komnenos Krallığı Osmanlı Devletine yıllık vergi ödemek zorunda bırakılmıştır. David Komnenos, iktidarı döneminde (1458-1461) vergi ödemeyi durdurarak, önceden ödediklerini de Akkoyunlu Devleti Sultanı Uzun Hasan aracılığıyla geri istemiş, Osmanlılara karşı Avrupa’daki büyük devletlere ittifak önerisinde bulunmuştur. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet’in öncülüğündeki Osmanlı Kuvvetleri Bölgeyi kuşatarak, 1461 yılında Trabzon’u ele geçirmiş ve Komnenosların egemenliğine son vermiştir.





Trabzon, Osmanlı Döneminde önce eyalet ve sancak olarak şehzade ve mutasarrıflar tarafından idare edilmiştir. İlk sancak beyi Hızır Bey’dir. 1470 yılında sancak beyliği küçük yaşta Şehzade Abdullah’a verilmiş; Abdullah, annesi Şirin Hatunla birlikte 1479 yılına kadar Trabzon’da yaşamıştır. Yavuz Sultan Selim de şehzadeliği sırasında (1491-1512) Trabzon’da Sancak Beyi olarak bulunmuş, sonradan Kanuni ünvanı alacak olan oğlu Sultan Süleyman burada doğmuştur.

Trabzon 16. yüzyılda, merkezi Batum olan Lazistan Sancağı ile birleştirilerek eyalete dönüştürülmüş ve bu yeni idari birimin merkezi olmuştur. 1867 yılında Trabzon’da büyük bir yangın çıkmış, bir çok kamu binası da bu sırada yanmış ve kent daha sonra yeniden düzenlenmiştir. 1868 yılında vilayet olmuş, merkez sancağı dışında Lazistan, Gümüşhane, Canik Sancakları da buraya bağlanmıştır.


images



Birinci Dünya Savaşı sırasında, Ruslar Trabzon’a saldırır (14 Nisan 1916). Trabzonlulardan oluşan vurucu güçler (Milis), bu saldırı sırasında gerilla savaşı verirler. Bu sıralarda, cepheye gönderilmek üzere Hamidiye Zırhlısının desteğinde Trabzon Limanına gelen cephane Trabzonlu gençlerce büyük bir heyecan içinde boşaltılıp Maçka’ya taşınır.
Çaykara’da Sultan Murat Yaylasında (10 Haziran 1916), Of’ta Baltacı, Arsin’de Yanbolu Derelerinde Ruslara karşı başarılı savaşlar verilmiş, ancak o yıllardaki koşullar altında düşmanın Trabzon’a girmesine engel olunamaz ve Ruslar 14 Nisan l916 yılında Trabzon’a girer. Rusların Trabzon’da kaldığı bir yıl, on ay, on günlük süre içinde özellikle Rumlar ve Ermeniler, yerli halka büyük işkenceler yaparlar; sayısız insan öldürürler.


fkbm18pj3eea.jpg



1917′de Rusya’da “Bolşevik Devrimi” olur, Çarlık Yönetimi yıkılır. Bunun üzerine Rus ordusunda büyük bir panik başlar. Bu Rusların Trabzon’dan çekilmesine de yol açar. Öte yandan, batıdan doğuya doğru kayan ve Karadağ’da toplanan Türk Çeteleri, Akçaabat’a inerek Yüzbaşı Kahraman Bey’in komutasında üç koldan Trabzon’a doğru yürürler ve 24 Şubat 1918 tarihinde Trabzon’a girer.

Ulu Önder Atatürk, Cumhuriyet döneminde Trabzon’a üç kez gelir; 1924, 1930 ve 1937 yıllarında, ilk geldikleri 15 Eylül 1924 günü, Trabzonlularca “ATATÜRK GÜNÜ” olarak kabul edilir ve bu kendisine bir telle bildirilir.

 

Kiana

New member
HanımZade
Katılım
31 May 2017
Mesajlar
280
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
ayrac21.gif
Atatürk’ün Trabzon’a Gelişi
ayrac21.gif


Trabzon’da Ağırlandıkları Köşkün Önünde Eşiyle
(15 Eylül 1924)


AtaturkveTrabzon_TurkOcagiBinasindanCikarken.jpg



Atatürk'ün Trabzon'a 15-17 Eylül 1924 Tarihlerinde İlk Ziyaretini Gerçekleştirdi. 15 Eylül 1924 tarihinde geminin iskeleye yanaşmasıyla birlikte Mustafa Kemal Paşa Eşi Latife Hanım ve yanındaki İstanbul Milletvekili Hamdullah Suphi Bey, Gaziantep Milletvekili Kılıç Ali Bey ve Bozok Milletvekili Salih Bey ile birlikte karaya çıktığında iskeledeki mahşeri kalabalık tarafından coşkun tezahüratlarla karşılanmıştı. Mustafa Kemal Paşa, sevgi gösterileri arasında ilk olarak Belediyeyi ziyaret etti. Belediyeden beraberindekilerle birlikte Halk Fırkası'na hareket eden Gazi Mustafa Kemal Paşa, Halk Fırkası binasında bir müddet dinlendikten sonra hükümet binasına geçerek binadaki kuruluşları gezdi ve çalışmalar hakkında bilgi aldı. Daha sonra kendisi için hazırlanan eski karargah binasına (şimdiki Trabzon Müzesi) geçti. Aynı günün akşamı ise Trabzon Belediye Başkanı Kazazzade Hüseyin Efendi'nin onuruna verdiği yemeğe katıldı.

İkinci gün Adalet Bakanlığı mensuplarını kabul ederek onlardan çalışmaları hakkında bilgi alan Mustafa Kemal Paşa daha sonra Ziraat Müdürü ve Milli Eğitim Müdürü'nü kabul ederek, sorunlarını dindi. Trabzon Lisesi ve ardından Öğretmen Okulu'na giden Büyük Önder, burada öğretmenlerle sohbet ederek sorunlarını yakından dinledi. Son gün ise Trabzon Tüccar ve Esnafını dinleyerek Hamidiye Kruvazörü ile Rize'ye gitmek üzere uğurlandı.






27 Kasım 1930 Perşembe Günü Ulu Önder yanında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ve Başyaver Rasuhi Beyleri alarak Trabzon'a ikinci ziyaretini gerçekleştirdi. Atatürk arkadaşları ile birlikte Kendisi için hazırlanan Türk Ocağı'na geçti. Daha sonra vilayet binasına geçen Mustafa Kemal Paşa, gerekli incelemelerden sonra Belediye'ye geçerek Belediye Başkanı Temel Nücumi Bey'den Trabzon'un sorunları hakkında bilgiler aldı.

Mustafa Kemal Paşa, ikinci gün öğleden önce Şükrü Kaya, Hasan Saka, Recep Peker ve Salih Omurtakla bir süre baş başa görüştükten sonra, saat 14.00'de Cumhuriyet Halk Fırkası'na geçti. Burada bir süre yetkililerden Trabzon'un sorunları hakkında bilgi aldıktan sonra salondakilerle uzunca sohbet etti. Daha sonra topluluğa hitaben yaptığı konuşmada, kuruluşu ve başkanı bulunduğu Halk Fırkası ile olan gönül bağının sonsuz ve sınırsız olduğunu belirterek sözlerini "Başlangıçtan beri birlikte çalıştık, sonsuza kadar da beraber çalışacağız." diye sürdürdü.

29 Kasım 1930 Cumartesi günü öğle saatlerinde iskeleye hareket eden Mustafa Kemal Paşa, bir kez daha Trabzon'dan uğurlandı.


ataturk_trabzona_geleli_87_yil_oldu_1316019822.jpg



Atatürk'ün Trabzon'a yaptığı son ziyaretini 7 yıllık bir aradan sonra 10 Haziran 1937 Perşembe günü gerçekleştirdi..

Atatürk halkın büyük ve coşkun tezahüratları arasında Trabzonlular tarafından kendisine hediye edilen Soğuksu'daki köşke giderek bir süre dinlendi. Üçüncü Genel Müfettiş Tahsin Üzer tarafından onuruna verilen akşam yemeğine katıldı.

İkinci gün saat 16:00'da İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Genel Müfettiş Tahsiz Uzer, Ordu Müfettişi Orgeneral Kazım Orbay ve Korgeneral Muzaffer Ergüder olduğu halde Vilayet Makamını ziyaret ederek şehrin sorunları hakkında bilgi aldıktan sonra Halk Fırkası'na geçti. Daha sonra Halkevi binasında incelemeler yapan Atatürk Belediye Başkanı Cemal Turfan'dan kentin sorunları hakkında bilgi aldı. Belediye'den Kalepark'a geçen Mustafa Kemal Paşa liman hakkında bilgi aldıktan sonra Erdoğdu'daki askeri kışlaya geçerek bazı küçük tatbikatlar yaptırdı ve daha sonra kendilerine teşekkür ederek köşke geçti.


J7KUG6I-cumhurbaskani-ataturk-trabzon-da-11-haziran-1937.jpg



Akşam saat 18.30'da köşkte Genel Müfettiş Tahsin Uzer Atatürk onuruna gece şöleni düzenlendi. Şölene katılanlar, bu mutlu anı adeta halk şenliğine dönüştürmüştü. Atatürk Özel Kalem Müdürü Süreyya'yı yanına çağırarak "Bu geceki duygularımı; Başbakan İsmet inönü'ye, onun güzel okuyuşuyla Millet Meclisi'ne ve bütün dünyaya duyurulmasını bildirmek isterim. Söyleyeceğim sözleri not ediniz" emrini verdi.

'Trabzon Özel İdaresi'nin bana kıymetli bir hediyesi olan köşküme gittim. Orada da beni yalnız bırakmadılar. Her türlü yüksek misafirperverlik örneği ile karşılaştım. Geceyi çok rahat ve huzur içinde geçirdim. Bugün (Cuma günü) Genel Müfettiş Tahsin Uzer'in yaptığı programı izledim. Valilik makamını, Halkevi'ni, Belediye'yi, kumandanlık makamını, Askeri Garnizon'u ziyaret ettim. Bu makamların her birinde karşılaştığım heyetler bana, sana, Cumhuriyet hükümetine ve bütün Türk milletine ister istemez gurur ve yücelik, kuvvet ve heyecan verecek yüksek değerde ve erdemde idiler.Belediye dairesinde, kendi arzularıyla halkın içine girmiş olan yabancı ülke konsolosları da bulunuyordu. Onları da görmekle ayrıca mutlu olduğumu belirtmeliydim..."





Köşkteki bu tarihi gecede Mustafa Kemal Atatürk tüm mal varlığını canından çok sevdiği Türk ulusuna bağışlama kararını verdi ve bunu Trabzon'dan tüm Türk Halkına duyurdu.

12 Haziran 1937 Cumartesi günü sabah saatler 3.30'u gösterdiği sırada Köşkten, kendisiyle birlikte olanlarla hareket emrini verdi.
 

Kiana

New member
HanımZade
Katılım
31 May 2017
Mesajlar
280
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
ayrac21.gif
İlin Coğrafi Yapısı
ayrac21.gif


4.664 km2 yüzölçüme sahip Trabzon ili, Doğu Karadeniz Dağlarının oluşturduğu yayın ortasındaki Kalkanlı dağlık kütlesinin kuzeye bakan yamaçlarında 38° 30′ – 40° 30′ doğu meridyenleri ile 40° 30′ – 41° 30′ kuzey paralelleri arasında yer almaktadır.
Kuzeyinde Karadeniz, güneyinde Gümüşhane ve Bayburt, doğusunda Rize, batısında Giresun ili bulunmaktadır.





ayrac21.gif
Bitki Örtüsü
ayrac21.gif










Sahanın dikey boyutta değişken olan ılıman ve her mevsim yağışlı iklim şartları, farklı türlerden oluşan bitki örtüsü, farklı türlerden oluşan bitki örtüsü kuşaklarını meydana getirmiştir. Buna göre; 0-300 m. yükseltilerinden Akdeniz bitki türlerinin sokulduğu psöudomaki (Trabzon hurması, akçaağaç, şimşir, karayemiş, defne, prekanta, muşmula, katran ardıcı, kocayemiş … gibi) elemanları dağılış gösterirken, kıyıya yakın kesimlerden itibaren geniş yapraklı etek ormanları yer almaktadır. (kızılağaç, kestane, meşe türleri, dışbudak, ıhlamur, adi fındık, beyaz söğüt, kavak, doğu çınarı … gibi)


9866_karadeniz6.jpg



Bu katın üzerinde geniş yapraklıların hakimiyetindeki geniş-iğne yapraklı karışık ormanlar (Avrupa kestanesi, adi kızılağaç, adi gürgen, adi fındık, doğu gürgeni, meşe, akçaağaç, üvez, çitlenbik, defne, mor çiçekli ormangülü, kayın, ladin ve köknar) ve daha yukarıda da iğne yapraklıların hakimiyetindeki ormanlar (sarıçam, ladin, mor çiçekli ormangülü ve bazı çalı türleri) dağılış göstermektedir.

karadeniz-yayla-825x600.jpg

Aşağı kuşağın kıyı kesimlerinde orman örtüsünün tamamına yakınında, daha üst yükselti seviyelerde ise yer yer yerleşim ve tarım alanı açmalarıyla oluşan kesintilere rağmen, 500-1850 m. yükseltileri arasında hala zengin ve sık bir orman örtüsü varlığını sürdürmektedir. Daha yukarı seviyeler ise fizyolojik bakımdan ağaç yetişmesine müsait olmayan Alpin çayır alanlarıdır.
Kış mevsiminde sert iklim şartları nedeniyle hiçbir ekonomik faaliyetin yapılamadığı, daimi yerleşim merkezlerine pek uzak olmayan bu geniş saha, yöre insanlarına hayvancılık bakımından son derece elverişli bir potansiyel sunar. Bu kattaki hayvacılığın diğer alanlardakinden ayrılmasının en önemli nedeni, otların yaz mevsimi boyunca yeşil kalabilmesidir.


maxresdefault.jpg



 

Kiana

New member
HanımZade
Katılım
31 May 2017
Mesajlar
280
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
ayrac21.gif
Jeomorfolojik Özellikler
ayrac21.gif


trabzon_highlands_turkey_by_okkoc-d4vw2rt.jpg


Trabzon ilinin başlıça yeryüzü şekilleri; güneyde su bölümü çizgisi boyunca Doğu-Batı doğrultusunda uzanan dağlık alanlar, bunların ana akarsuyun kolları arasına, Kuzeye doğru sokulan ve gittikçe alçalan tepelik sahalar ile sahadaki mevcut şekillenlenmeyi sağlayan önemli dış etmen olan Solaklı, Yomra, Değirmendere, Sera, Kalenima, Foldere gibi akarsuların oluşturduğu vadiler ve deltalardır.
Jeolojik oluşumu; stratigrafi bakımından alttan üste doğru üst kretase yaşlı, tortul ara katkılı volkanik seriler, konglomera, kumaşı, marn, kil ve kireç taşlı denizsel üst miosen ve serileri; çakıllı, kumlu, siltli ve killi, kuaterner yaşlı taraça dolguları ile çakıllı kumlu, siltli, killi, killi akarsu ve kıyı alüvyonları şeklindedir.





ayrac21.gif
Vadiler, Yamaçlar, Akarsu ve Göller
ayrac21.gif




5269-emirinbabasi-uzungol-hdr-6053-950px.jpg



Akarsuların oluşturduğu vadiler özellikle ikinci dereceden kolların ve onlara karışan yan derelerin bulundukları kısımlarda oldukça dardırlar. Bu özellik sahanın büyük kısmında hakimdir. Yörenin nemli iklim karakteri, havzaların hızlı akışlı olması ve fazla yük taşımaları, derine aşındırmada başlıça rolü oynamıştır. Aşınmaya karşı dayanıksız olan tüf, aglomera ve kalkerli yapılarda, derine aşındırma hızlanarak bir taraftan konsekant kollar gelişirken dik “V” şekilli vadiler oluşmuş, diğer taraftan da bu vadilerin yamaçlarında meydana gelen tali kollar arttırdıkları aşındırma faaliyetleri ile yamaçları iyice parçalamışlardır.


Böylece sahada bugün görülen dantritik drenaj ağının oturduğu muntazam denize doğru alçalan vadi sistemi meydana gelmiştir. Dar bir alana sahip olsa bile erozyonla taşınan molozların vadi tabanına yakın alçak yamaçlarda birikmesiyle, düşük eğimli kısmi düzlükler oluşmuştur. Aynı zamanda bu tür alanlar taşıma elverişlidir.


Trabzon ilindeki en gelişmiş vadiler, batıda güney-kuzey yönünde uzanan Foldere Vadisi, Değirmendere akarsuyunun kurulu olduğu güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda Karadere Vadisi ve doğudaki güney-kuzey uzanış gösteren Solaklı Deresi vadisidir.

Güneyde 1.900 m. yükseltisindeki Horos ve Kalkanlı dağlarının su bölümü çizgisine yakın, kuzeye bakan yamaçlarından başlayan Değirmendere Vadisi giderek derinleşerek Maçka’ya kadar uzanır. Burada vadi tabanı yaklaşık 270 m.’ye kurulmuş ve 30 km. mesafede 1.630 m.’lik yükselti farkını kat eden yüksek eğimi ortaya çıkmıştır. Maçka’da aniden daralan vadi, buradan kuzeye doğru hem yana hem de derine doğru genişler, Esiroğlu yakınlarında ortadan kalkarak aşağı çığıra geçer.



omOBOgFx.jpeg



Trabzon ilinin batısındaki Foldere ve Değirmendere’nin doğusunda kalan Karadere ve Solaklı dereleri kaynaklarını Horos, Soğanlı ve Haldizen Dağları’ndan almaktadır. Foldere, Değirmendere, Karadere ve Solaklı Deresi’nin yukarı havzaları güneyde birbirleriyle kavuşurken, daha küçük havzalar halindeki Kalenima Deresi, Yanbolu Deresi, Küçükdere ve Manahos Deresi, kısa boyları ve hızlı akışlarıyla oldukça dar vadiler meydaa getirirler.


Yamaçların farklı kayaçlardan meydana gelmesi de engebeyi kuvvetlendiren diğer bir faktördür. Tortul ve volkanik sediman karakteri taşıyan yüzeyler kolay aşınırken, volkanik kayaçlar yamaç boyunca yer yer ortaya çıkarak normal yamaç seviyesinden yüksek satıhları oluşturmuşlardır.

İlimizdeki göller, Uzungöl heyelan seti gölü, Balıklı Göl, Aygır Gölü, Kara Göl ve Haldizen Dağları’ndaki büyüklü, küçüklü diğer buzul gölleri ile Sera heyelan seti gölüdür.


 

Kiana

New member
HanımZade
Katılım
31 May 2017
Mesajlar
280
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
ayrac21.gif
Deltalar
ayrac21.gif



s6.jpg



Karadeniz’e dökülen akarsular, Pleistosen esnasında deniz seviyesinin alçalıp yükselmesi dolayısıyla, kıyılardaki aşındırma ve biriktirme faaliyetleri üzerinde de önemli etkilerde bulunmuşlardır. Yataklarını 90 m. kadar yarmışlar, son post-glasyal dönemde deniz seviyesinin yükselmesine bağlı olarak aktıkları vadiler boğulmuş, deniz, vadi ağızlarında karaya doğru girinti yapmıştır. Daha sonra akarsuların getirdiği alüvyonlar, dolu bir vadi şeklinin gelişmesine neden olmuştur.
Bunlardan en önemlisi olan Değirmendere Deltası’nın günümüzdeki kıyı uzunluğu yaklaşık 4 km., vadi içine uzantısı 3,5 km. ve alanı 7 km2 civarındadır. Diğer deltalar ise Fol Deresi’nin Vakfıkebir, Sera Deresi’nin Yıldızlı, Kalenima Deresi’nin Söğütlü, Yomra Deresi’nin Yomra, Yanbolu Deresi’nin Yalıboyu, Karadere’nin Araklı, Küçük Dere’nin Aşağı Çavuşlu, Manahos Deresi’nin Sürmene ve Solaklı Deresi’nin Of yakınlarında oluşturdukları daha dar alüvyal düzlüklerdir.





ayrac21.gif
İklimi
ayrac21.gif








Trabzon ili, kuzeydeki kutbi hava kütleleriyle, güneydeki tropikal hava kütlelerinin geçiş sahası üzerinde yer alır. Kışın, güneşim zahiri hareketlerine bağlı olarak, Tropikal Yüksel Basınç’ın güneye inmesiyle, genellikle kuzeyden gelip Anadolu yüksek kara parçası üzerine yerleşmiş bulunan Sibirya Antisiklonu’nun ve kuzeyde Doğu Avrupa üzerinde yer alan kutbi kava kütlelerinin etkisindeki bir konverjans sahası özelliği taşır. Ancak, yeryüzüne yakın kısımlarda, kış sıcaklıkları, kuzeyde Karadeniz’in varlığı ve kıyıya yakın mesafede set gibi uzanan Doğu Karadeniz Dağları’nın bulunuşu nedeniyle, aynı enlemlerdeki diğer sahalara göre oldukça ılıman hale gelir.


trabzon-macka-1.jpg



Yağışlar, kıyıya yakın alanlarda yağmur, orta ve yüksek kesimlerde ise genellikle kar şeklindedir. Yazın ise yeryüzüne yakın atmosfer bölümlerinde Azor Yüksek Basınç Alanı’nın uzantıları ve Basra Alçak Basınç Merkezi arasında gelişen kuzey sektörlü hava akımları ile Karadeniz üzerinden taşınan nemli kara kütleleri, kıyı kesiminde orografk yağışlara yol açmakta, zaman zaman yine kuzeyden sokulan serin hava baskınları ile soğuk cephe sağanak yağışları da sık sık görülmekte, yüksek seviyelerin soğuk hava damla durumlarında büyük kararsızlık ve önceden kestirilemeyen gelişmeleri ile bol yağışlar düşmektedir. Bölgede bu mevsimde ortalama sıcaklık 18,8°C civarındadır.


macka_15668.jpg



Bahar mevsimleri kış ve yaz arasında yumuşak bir geçişi sağlamakta ve bol yağmurlarıyla dikkati çekmekte, özellikle kıyıya yakın alanlar bu aylarda yoğun ekip-dikme faaliyetlerine sahne olmaktadır. İlkbahar mevsimi Mart ayından itibaren kendini göstermeye başlar, Nisan ve Mayıs aylarını içine alır. Bu mevsimde aylık ortalama sıcaklıklar 15 °C’nin üzerine çıkar. Sonbahar mevsimi ise yaklaşık üç aylık bir dönemi kapsar ancak Eylül ayı kısmen yaz, Kasım ayı da nispeten kış mevsimi özelliklerini taşır.


resim2.jpg



Aktüel basınç değerlerinin Trabzon için yıllık gidişine bakıldığında toplam 1011,1 mb’lık bir değerin olduğu görülür. Yaz aylarında basınç diğer aylara göre düşüktür, oysa kış aylarında yıllık ortalamanın üzerine çok az çıkar.
İlimizde rüzgar yönü frekansları, sahada etkili olan basınç merkezlerinin yıl içindeki hareketleri, yer şekli özellikleri ve Karadeniz’in etkisi altındadır. Karadan ve denizden esen meltem rüzgarları kuzey ve güney yönlü rüzgarların hakimiyetini hissetmektedir. Deniz kıyısına yakın kesimlerde güney ve güneybatıdan esen rüzgarlar daha etkilidir. Fön rüzgarları Şubat, Mart ve Nisan aylarında görülmekte ve yılda ortalama on iki günü bulabilmektedir.


trabzon-macka-71.jpg


Trabzon ilinde yıllık yağış miktarı ve yıl içindeki gidişi, sahanın Karadeniz’e cephe olması nedeniyle yağış şartlarının oluşumunda, hemen kıyıdan itibaren artan bir eğimle yükselen kara sathı ile Karadeniz’in sıcaklığa bağlı ilişkisi etkili temel faktördür. Yağış şartlarının kısa mesafelerde değişiklik göstermesi (mikroklima alanları) yöremizin önemli bir özelliğidir. Bu nedenle İlimizde gerek kıyı boyu ve gerekse iç kesimler arasında farklılıklar gösterir.


Yörede nisbi nem oranlarının yaz mevsiminde yüksek olduğu ve özellikle iç kısımlara doğru arttığı görülmektedir. Bu mevsimde Karadeniz kuzeyinden olan buharlaşmanın, havanın sakin olduğu zamanlarda kıyıya yakın kesimleri etki altında bulundurması ve zamanla güneydeki yüksek alanlarda oluşan alçak basınç merkezine doğru yönelen Meltem rüzgarları sayesinde, nemin doğrudan buralara taşınması nedeniyle, yayla alanlarında çoğu zaman öğleye kadar devam eden açık-berrak bir hava hali ardından vadiler boyunca yükselen su buharı, sahayı tamamen kaplamakta ve bazen günlerce çekilmemektedir.
 

Kiana

New member
HanımZade
Katılım
31 May 2017
Mesajlar
280
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın


ayrac21.gif
Akçakale
ayrac21.gif
ayrac21.gif



panorama_1.jpg


Trabzon’un 18 km batısında bulunan Akçakale’de denize hâkim bir terasta ilçeye ismini veren kale yer almaktadır. Kalenin 1297-1330 yılları arasında İmparator Aleksios11 tarafından Selçuklulara korunmak amacıyla yaptırıldığı sanılmaktadır. Trabzon’un fethinden sonra Kale yedi yıl daha savunulmuş ve sonra Fatih Sultan Mehmed’in komutanlarından Mahmut Paşa tarafından ele geçirilmiştir. Kuşatma sonunda şehit düşen Mahmut Paşa da kaleye gömülmüştür. Osmanlı döneminde onarım geçiren ve bazı yeni ilavelerle genişletilen kale önemli bir askeri üs olma özelliğini yüzyılımızın başlarına kadar korunmuştur.
Moloz ve kesme taştan yapılan kalenin birçok bölümü yıkılmış olmasına rağmen yinede orijinal görünümünden pek fazla uzaklaşmamıştır. Ancak katlar arasının ahşap oluşu bu bölümlerin günümüze ulaşmasını engellemiştir.




ayrac21.gif
Trabzon Kalesi
ayrac21.gif



trabzon-kalesi-03-e1411931569378.jpg



Büyük bir bölümü ayakta kalan surlar şehrin eski yapılarını oluştururlar. Bugünkü surların en eski bölümü Roma devrine MS 5. yüzyıla tarihlenmektedir. Surların daha eski safhaları hakkında tarihi kaynaklar bilgi verirler. MÖ. 5. yüzyılda şehri gören Kesenefon surların varlığından sözetmektedir. Trabzon surları Yukarı Hisar, İçkale, Orta Hisar ve Aşağı Hisar olmak üzere üç bölüme ayrılmaktadır.
Yukarı Hisar ile Orta Hisar, Kuzgun Dere ile İmaret (İskeleboz ) deresi arasındaki yüksek kaya kitlesi üzerine kurulmuştur. Bu bölüm kalenin en eski bölümünü meydana getirmekte ve kaba olarak bir yamuğa benzemektedir. Şehrin adı bu Trapez-Trabezus yamuk şeklinden gelmektedir.






ayrac21.gif
Cephanelik
ayrac21.gif




109057667.jpg




İreni ve Fatih kulesi olarak bilinen yapının Yıldız Sarayı albümlerindeki resminin altında H.1305 yılında yaptırıldığı yazılıdır. Kapısı üzerinde II.Abdülhamit tuğrası ve kitabe de bunu doğrular. Cephaneliğin 1887 yılında yaptırıldığı kesin olarak anlaşılmaktadır.
Yaklaşık 25-40 m. çapında iç içe dairevi iki bölümden oluşmaktadır. İç bölüm dört, dış bölüm ise üç katlıydı. İç ve dış yapılarda oval kemerli üçer adet pencere bulunmaktadır. Yüksek bir koruma duvarı içine alınmış olup batı yakınında ise karakol hanesi vardı. 1916-1918 Rus işgali sırasında mühimmat deposu olarak kullanılmış ve 9 Temmuz 1919′da bir patlamayla örtüsü yıkılmıştır.
Günümüzde özel sektör tarafından aslına uygun olarak restore edilmektedir.
 

Kiana

New member
HanımZade
Katılım
31 May 2017
Mesajlar
280
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
ayrac21.gif
ayrac21.gif
Küçük Ayvasıl Kilisesi
ayrac21.gif
ayrac21.gif




9848885.jpg



Şehrin en eski kiliselerinden birisidir. Üç nefli bir bazilikadır. Narteksi yoktur. Nefler içten ve dıştan yuvarlak planlıdır. Zemininde kriptası bulunur. Naosta T şekilli iki ayak ile iki İon başlıklı sütün bulunur. Giriş kapısında bir Bizans kabartması ile 884-885 tarihinde I. Basil zamanına ait onarım kitabesi bulunmaktadır. İçerisinde daha geç dönemlere ait fresk kalıntıları bulunmaktadır.




ayrac21.gif
Santa Maria Kilisesi
ayrac21.gif



dsc5297.jpg





Sultan Abdülaziz’in müsaadeleriyle inşaatına başlanılan Merkez Kemerkaya Mahallesinde bulunan tarihi tescilli yapı, Vatikan idaresi tarafından 1852-1874 yılları arasında yaptırılmıştır.

Etrafı yüksek duvarlarla çevrili bahçe içerisindeki kilise, lojman ve ek binalarla oluşan bir komplekstir. Ayrıca, Samsun’daki katolik kilisesi içerisinde asılı bulunan tarihçede Trabzon’daki katolik kilisesinin yapımı için 1845′de bir heyet oluşturulmuş, evin inşaasına 1852 yılında başlanıldığı, kilisesinin ise 1869-1974 yıllar arasında yapıldığı belirtilmektedir.
 

Kiana

New member
HanımZade
Katılım
31 May 2017
Mesajlar
280
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
ayrac21.gif
Konaklar ve Evler
ayrac21.gif




ayrac21.gif
Çakırağa Konağı
ayrac21.gif



Cakiraga-konagi.jpg


Trabzon’un Of ilçesi’nin Sarıağaç köyünde bulunan konak İsmail ağa tarafından H.1237 (1821) yılında yaptırılmıştır. Konağın zemin katı kesme taş olup, kış odası, kiler ve ambar burada yeralmaktadır. Ahşap Bağdadi kaplamalı ikinci kattaki oda sayısı tam olarak bilinmemektedir.
Çakırağa konağı, 1979 yılında Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nce onarılarak günümüze kadar ulaşmıştır.






ayrac21.gif
Kundupoğlu Evi
ayrac21.gif



ev5.jpg


Yarımbıyıkoğlu evinin güneyinde yer alır. Sadece bir kısmı ayakta kalmıştır. Zamanında dar sofalı planlıydı. Bugün onarılan fevkani, üst oda alçı, ahşap oyma ve kalem işi süslemelere sahiptir. 18. yüzyıla tarihlenmektedir.




ayrac21.gif
Memişoğlu Konağı
ayrac21.gif

(Kastel)



8343.jpg


Sürmene ilçesinin 4 km. doğusunda ana yolun üzerinde yer almaktadır. İki katlı büyük bölümü taştan yapılmış ve ahşap işçiliği ile ünlüdür. Yapılış tarihi bilinmemekle birlikte 18. Yüzyıla tarihlenmektedir.




ayrac21.gif
Nemlizade Konağı
ayrac21.gif



nemlizade_kona_1.jpg


Gazi Paşa Mahallesi’nde, Nemlizade Hacı Ahmet Efendi tarafından yapımına başlanmış,1892 yılında tamamlanmıştır. Haremlik Selamlık bölümlerden oluşan dört katlı, dönemin Avrupai üsluplarını yansıtan bir yapıdır. Haremlik bölümünün zemin kat salon ve odalarında Kütahya çinileriyle oluşturulmuş panolar bulunmaktadır.



ayrac21.gif
Ortahisar Evleri
ayrac21.gif



545421-trabzon-tarihi-evleri.jpg


Eski Türk evlerini ön plana çıkartan en önemli unsur geleneksel mimari tarzındaki fonksiyonellik ve estetiktir. Bu evler bir yandan kentsel konumları ile diğer yandan mimarileriyle dikkate değerdirler. Eski Türk evleri yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan Türk kent kültürünün günümüzde yaşamaya devam eden en önemli yapı taşlarıdır.




ayrac21.gif
Orta Mahalle Evleri
ayrac21.gif



orahisar-.jpg


Anadolu’nun kimi bölgeleri “Örnek Evler” niteliğini taşıyan yerleşme örnekleri açısından günümüze kadar önemli değişiklikler geçirmeden gelebilmiştir. Bu yerleşmeler arasında Akçaabat-Orta Mahalle Evleri Karadeniz Bölgesinde en önde gelenlerden birisi olarak sayılabilir.



ayrac21.gif





 

Kiana

New member
HanımZade
Katılım
31 May 2017
Mesajlar
280
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
ayrac21.gif
Müzeler
ayrac21.gif



ayrac21.gif
Atatürk Köşkü
ayrac21.gif



trabzon-atat%C3%BCrk-k%C3%B6%C5%9Fk%C3%BC1.jpg



Köşk, 19. yüzyıl başlarında Trabzon’a hakim Soğuksu Sırtlarında Konstantin Kabayanidis tarafından yazlık olarak yaptırılmıştır. Avrupa ve Batı Rönesans mimarisinin etkilerini taşıyan binada büyük ve gösterişli Avrupa simgeleri kullanılmıştır. Bununla birlikte Köşkün dış cephesinde taş işçiliği kullanılmış olup, bahçesi çam ağaçlarıyla çevrilidir. İç cephede tuğla kullanılmış merdivenler ahşap ve korkulukludur. Katlarda karo kullanılmış ve tavanlar ampir tarzda alçı süslemelidir. Su ve ısı tesisatı ise zamanın ileri teknolojisiyle döşenmiştir. Atatürk Köşkü, bodrum katıyla birlikte 4 katlı tesçilli bir yapıdır. Giriş katında oturma odası, dinlenme odası, yemek odası ve misafir odası bulunmaktadır.


atat%C3%BCrk-k%C3%B6%C5%9Fk%C3%BC_trabzon_mushaboom8-2.jpg




Kattaki mekanlara geçit veren giriş katı salonunda Atatürk’ ün 15 Eylül 1924 tarihi akşamı Belediyece verilen yemekte yaptığı konuşmalarının metni asılıdır. Salonun ortasında bilardo masası bulunur. Tavana asılı porselen gövdeli avize Nemlizade Konağı’ ndan temin edilmiştir. Salonun kuzey girişindeki dinlenme odasında büyük önder mal varlığının büyük bir bölümünü millete armağan etme kararını imzalamıştır.
Birinci katta çalışma odası, büyük yatak odası, bekleme odası ve toplantı odası vardır. Bu odalara geçit veren salon duvarlarında Atatürk’ün değişik yurt gezilerine ait fotoğrafları ve bizzat kendi kurşun kalem işaretlerinin bulunduğu Türkiye haritası bulunmaktadır. İkinci katta ise salon ve salona açılan iki oda bulunmaktadır.



1414508875_trabzon_ataturk_kosku.jpg




Büyük önder Atatürk Trabzon’u üç kez ziyaret etmiştir. Atatürk Eylül 1924 tarihinde Trabzon’a ilk ziyaretini gerçekleştirdi. 15 Eylülde Trabzon Belediyesi’ne ve 3. Genel Müfettişliği ziyaretlerinden sonra Soğuksu’ ya gezi amaçlı götürülmüş ve burada dinlenmek için durmuştur. Atatürk ikinci kez Kasım 1930′da Trabzon’u tekrar onurlandırdığında Köşk’te ağırlanmış ve çok memnun kalmıştır. Büyük Önder Haziran 1937 tarihinde Trabzon’u üçüncü kez ziyaretlerinde kendisi için hazırlanan Köşkte iki gece kalmıştır. 11 Haziran gecesi Köşk’te bütün mal varlığını, canından çok sevdiği Türk Ulusuna armağan etme kararı almış olan Atatürk mal varlığının bir listesini hazırlayarak gereğinin yapılması için Başbakan’ a göndermiştir.


18640029.jpg



Atatürk Trabzon’daki Köşk’ ten mal varlığını milletine adarken şöyle diyordu: “İnsanın serveti manevi kişiliğinde olmalıdır. Mal ve mülk bana ağırlık veriyor. Bunları milletime vermekten ferahlık duyuyorum.

Bilinmeyen bir sebepten dolayı Soğuksu’daki Köşk Türk Ulusuna armağan edilen mal varlığı listesinde yoktu ve ölümünden sonra kız kardeşi Makbule BOYSAN’ a kaldı.


255-trabzon-ataturk-kosku.jpg


Bütün mal varlığını Ulusuna bağışlama kararı alan Atatürk’ün Başbakanlığa gönderdiği listede Köşk’ ün yer almaması konusunda değişik görüşler ileri sürülmüştür.

8 Temmuz 1942′de Trabzon Belediyesi BOYSAN’dan Köşk’ü 10.000 lira karşılığında satın almıştır. Trabzon İcra Memurluğu tarafından binanın yevmiyesi yapılmış ve aynı yıl Köşk halka açık müze haline dönüştürülmüştür. Atatürk Köşkü Trabzon’a gelen ziyaretçilerin çoğunluğu tarafından ziyaret edilen tarihi bir mekandır.





 

Kiana

New member
HanımZade
Katılım
31 May 2017
Mesajlar
280
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
ayrac21.gif
Ayasofya Müzesi
ayrac21.gif




Trabzon Ayasofya Müzesi, Trabzon'un Yenimahalle semtinde bulunan tarihi müzedir.
İstanbul'un Latinler tarafından işgal edilmesinden sonra kaçan ve Trabzon'da 1204 yılında yeni bir devlet kuran Komnenos ailesinden Kral I.Manuel (1238-1263) tarafından 1250-1260 yılları arasında yaptırılan ve bir manastır kilisesi olan Ayasofya adı "Kutsal Bilgelik" anlamına gelir.
Geç Bizans Kiliselerinin en güzel örneklerinden biri olan yapı, kapalı kollu haç planlı olup, yüksek kasnaklı bbir kubbeye sahiptir. Kuzey, batı ve güneyinde revaklı üç kirişi bulunmaktadır. Yapı ana kubbenin üzerine değişik tonozlarla örtülmüş ve çatıya farklı yükseltiler verilerek kiremitle örtülmüştür.


2923631.jpg

Üstün bir işçiliğin görüldüğü taş plastiklerde Hıristiyan sanatının yanı sıra Selçuklu Dönemi İslam sanatının da etkileri görülmektedir. Kuzey ve batıdaki revak cephelerinde görülen geometrik geçmeli bezemeleri içeren madalyonlarla, batı cephesinde görülen mukarnaslı nişler Selçuklu taş işlemelerindeki özellikleri taşımaktadır.
Binanın en görkemli cephesi güneyidir. Burada Adem'le Havva'nın yaratılışı kabartma olarak bir friz halinde anlatılmıştır.
Güney cephesindeki kemerin kilittaşı üzerinde Trabzon'da 257 yıl hüküm süren Komnenos Hanedanı'nın sembolü olan tekbaşlı kartal motifi bulunmaktadır.


ayasofya-trabzon-.jpg


Kubbede ana tasvir İsa, onun tanrısal yönünü aksettiren Hristos Pantokrator (Herşeye kâdir İsa) tarzıdır. Bunun altında bir kitabe kuşağı, daha altta ise melekler frizi bulunur. Pencere aralarında oniki havari tasvir edilmiştir. Pandantiflerde değişik kompozisyonlar yer almaktadır. İsa'nın doğumu, vaftizi, çarmıha gerilişi, kıyamet günü gibi sahneler betimlenmiştir.
Fatih Sultan Mehmed'in 1461 yılında Trabzon'u fethiyle camiye çevrilmiş ve vakıf eser olmuştur. 1868 yılında Bursa'lı Rıza Efendi'nin teşvikleriyle yeni baştan onarılmıştır.


2009-04-27-034.jpg



I. Dünya Savaşı yıllarında Ruslar tarafından işgal edilen Ayasofya, askeri karargâh, hastane, depo ve savaştan sonra yine cami olarak kullanılmıştır. 1958-1962 yılları arasında Edinburgh Üniversitesi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü işbirliği ile restore edilerek, 1964 yılında müzeye çevrilmiştir.


 

Kiana

New member
HanımZade
Katılım
31 May 2017
Mesajlar
280
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
ayrac21.gif
Cevdet Sunay Müzesi
ayrac21.gif



5262850_orig.jpg


İlimiz Çaykara İlçesine 21 km. uzaklıkta bulunan, Çaykara-Sultan Murat Yaylası yolu üzerindeki Ataköy beldesindedir.
1900 yılında Ataköy’de doğan, Genelkurmay Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 5. Cumhurbaşkanlığı ve Kontenjan senatörlüğü yaptıktan sonra 1982 yılında ölen İlimizin yetiştirdiği devlet adamı Cevdet SUNAY’ın doğduğu ev, restore edilerek 2001 yılında Cevdet Sunay Evi-Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.

Yapı iki katlı tipik bir köy evi olup dış duvarları kesme taştan, iç bölmeler ahşaptan yapılmıştır. Alt kat depo olarak kullanılmaktadır. Müze olarak düzenlenen zemin katın doğu-batı istikametinde iki kapısı vardır.


dsc_0367.jpg



Girişte geniş bir salon yer almakta olup, geleneksel köy evinin oturma mekanı olarak aslına uygun biçimde düzenlenmiştir. Duvarlar Cevdet SUNAY’ın yaşamından kesitleri yansıtan fotoğraflarla dekore edilmiştir.
Çalışma odası olarak düzenlenen mekanda; Cevdet SUNAY’ın kitapları, fotoğrafları, şilt, berat ve diğer belgelerle birlikte çalışma masası ve koltuklar yer almaktadır. Yatak odası, kendi kullandığı karyola, komidin ve diğer özel eşyalarla, misafir odası da yine kendisine ait özgün eşyalarla düzenlenmiştir.


cevdet_sunay_evi_ziyarete_acik_h1499.jpg



Cevdet Sunay Evi-Müzesi; gerek burada sergilenen birbirinden kıymetli özel eşyaların gerekse Sultan Murat Yaylası Yolu üzerinde bulunan Ataköy’ün doğal güzelliklerinin yakından görülmesi ve hissedilmesi açısından görülmeye değer bir yerdir.
Cevdet Sunay Evi-Müzesi Pazar günü hariç haftanın diğer günlerinde ziyarete açıktır.

 

Kiana

New member
HanımZade
Katılım
31 May 2017
Mesajlar
280
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
ayrac21.gif

Trabzon Müzesi
ayrac21.gif



mmmmm.jpg




Trabzon Müzesi olarak düzenlenen konak, Zeytinlik Caddesinde, 1900’lü (1898-1913) yılların başlarında Banker Kostaki Teophylaktos tarafından konut olarak yaptırılmıştır. Konağın mimarlarının ismi tespit edilememiştir. Ancak mimarlarının İtalyan olduğu belirlenen yapıda kullanılan bir çok malzemenin İtalya’dan getirildiği bilinmektedir.
Kostaki Teophylaktos 1917 yılında iflas edince, bu yapıyla birlikte bütün mal varlığına haciz konulmuş ve konak Nemlioğlu ailesi tarafından satın alınmıştır.

Milli mücadele yıllarında karargah binası olarak kullanılan yapı, 1924 yılında Atatürk’ün Trabzon’u ilk ziyaretinde konaklaması için düzenlenmiştir. 15-17 Eylül tarihlerinde Atatürk, eşi Latife Hanım ve beraberlerindekiler bu konakta kalmışlardır.


2826-cartoonist-kostaki-konagi-2-4018-950px.jpg




Trabzon Valisi Ali GALİP Bey zamanında 1927-1932 yıllarında 25.000-TL. bedelle kamulaştırılarak 1927-1931 yılları arasında Hükümet Konağı, 1931-1937 yılları arasında müfettişlik binası olarak kullanılmıştır.

1937 yılında Milli Eğitim Bakanlığına tahsis edilen yapı, 50 yıl Kız Meslek Lisesi olarak hizmet vermiş, 1987 yılında müze olarak düzenlenmek üzere Kültür Bakanlığına tahsisi yapılmıştır.





Ülkemizin sayılı sivil mimarlık örnekleri arasında yer alan konağın bodrum kat hariç tüm kat duvarları tamamen kalem işi süslüdür.
1988-2001 yılları arasında Kültür Bakanlığınca restorasyonu tamamlanan konak 22 Nisan 2001 tarihinde Trabzon Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.
Konağın bodrum katı; Arkeolojik Eserler Seksiyonu, zemin katı; Konak Teşhiri, birinci katı; Etnoğrafik Eserler Seksiyonu ve asma katı; İdari Bölüm olarak düzenlenmiştir.


trabzon-bayaiyi-m%C3%BCzeler.jpg







  • Arkeolojik Eserler:Bu bölümde; Eski Tunç, Klasik, Helenistik, Roma ve Bizans Dönemi Mermer, Bazalt, Pişmiş Toprak, Metal ve Cam Eserlerle birlikte Sikkelere yer verilmiştir.




  • Konak Eserleri: Müzenin 2.katı Konak yaşantısını yansıtmak üzere düzenlenmiştir. Bu kat Barok tarzına yaklaşan kalem işi süslemeleri ile Kostaki Konağı’nı ülkemizin sayılı Sivil mimarlık örnekleri arasına katmaktadır.




  • Etnoğrafik Eserleri: Bu bölümde; Yöresel özellik arz eden eserlerin yanı sıra İslami Eserler ve Osmanlı Dönemi Eserlere yer verilmiştir.

 

Kiana

New member
HanımZade
Katılım
31 May 2017
Mesajlar
280
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
ayrac21.gif
Trabzonspor Müzesi
ayrac21.gif
(Şamil Ekinci Müzesi)





Maraş Caddesi Halkevi Sokak’taki Sadri Şener Sosyal Tesisleri Binası’nın 2.katında yer almaktadır. Trabzon’un özgün tarihi eserlerinden biri olan binadaki müze barındırdığı kupalarla Türk futbol tarihinde önemli bir yere sahip olmasının yanında Cumhuriyet Dönemi Trabzonspor tarihinin de belleği konumundadır.
Geniş bir salonda sergilenen eserler içinde kendi kategorisinde tek ve özgün kupalar yer almaktadır. Girişte soldan itibaren kronolojik bir sırayla yerleştirilmiş olan kupa, şilt ve beratların her biri kendine özgü anıları yaşatmaktadır.




Müzenin es eski belgesi İdmanocağı Kulübü’nün kurulmasına dair 1921 tarihli Osmanlıca berattır. 1927 tarihinde Mustafa Kemal tarafından İdmanocağı Kulübü’ne verilmiş olan büst ve bayraktan sonra Türkiye İdman Cemiyeti İttifakı tarafından 1924 yılında aynı kulübe verilen mıntıka birinciliğine dair kupa yer almaktadır. Bu bölümde, 1967 tarihinde birleşerek Trabzonspor Kulübü’nün kuruluşunu sağlayan İdmanocağı, İdmangücü, Karadenizgücü ve Martıspor kulüplerinin başta futbol olmak üzere, yüzme, güreş, kürek, gülle atma ve atıcılık dallarında aldıkları madalya, şilt ve beratlar sergilenmektedir.
Müzede en ilginç kupa ise 1958 yılında Türkiye Amatör Futbol Şampiyonası’nda Trabzon İdmanocağı’nın kazandığı yarım kupadır. Futbol Federasyonu tarafından 1958 yılında düzenlenen Türkiye Şampiyonası Finalleri’nde Ankara Havagücü takımı ile Trabzon İdmanocağı takımlarının puanlarının ve averajlarının aynı olması ve her iki takımın da ayrı bir maç yapmayı kabul etmemelerine üzerine Futbol Federasyonu iki takımı da şampiyon ilan etti ve kupa ortadan ikiye bölünerek her iki takıma da yarımşar olarak verildi. Şimdi kupanın yarısı Trabzonspor Müzesi’nde, diğer yarısı ise Ankara Havagücü Müzesi’ndedir.






Müzeyi süsleyen diğer ilginç ve özgün kupa ise; 1965 yılında İdmanocağı ve Beşiktaş arasında oynanan ve İdmanocağı’nın 1-0 kazanarak aldığı Türkiye Kupası ile bu maçta 22 kişinin peşinden koşturduğu toptur.
Müzenin diğer bir bölümünde ise, Trabzonspor’un kuruluşundan sonraki kupalar sergilenmektedir. Bunlardan ilki ve belki de en ilginç olanı, 1.Lig’e çıktığı ilk yılda Beşiktaş, Galatasaray, Kıbrısgücü ve Trabzonspor’un katılımıyla düzenlenen turnuvayı birinci olarak tamamlayarak alınan Kıbrıs Barış Kupası’dır.

ABK_0082-540x350.jpg


Türk futbol tarihine adını altın harflerle yazdıran Trabzonspor, başta futbol olmak üzere sualtı sporları, atıcılık ve judo gibi spor dallarında aldığı kupa Müze’nin geniş salonuna sığmayacak kadar çoktur.
Ulusal spor tarihine ilişkin önemli bir kesitin yer aldığı Trabzonspor Müzesi’nin çıkış kapısına yaklaşıldığında minikler ve paf futbol takımlarının aldıkları kupaların sergilendiği iki vitrin yer almaktadır.
Türkiye’deki tüm müzeler gibi tatil günleri de açık olan Trabzonspor Müzesi ziyaretçiler tarafından ücretsiz gezilebilmektedir.
Trabzonspor’un kazandığı 6 lig, 7 Cumhurbaşkanlığı, 7 Türkiye Kupası yanında, sayısız kupanın yer aldığı müzede azmin, mücadelenin ve zaferlerin çok sayıda belgesi ve tanığıyla karşılaşılmaktadır.


 

Kiana

New member
HanımZade
Katılım
31 May 2017
Mesajlar
280
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
ayrac21.gif
Hanlar
ayrac21.gif




ayrac21.gif
Alaca Han
ayrac21.gif






Büyük İmaret (Hatuniye) camisinin doğusunda yer alır. Yavuz Sultan Selim’in annesi Gülbaharhatun için 1506 yılında yaptırılmıştır. Türbe iyi bir taş işçiliği gösterir. Sarımsı renkli kesme taşlardan inşa edilmiştir. Pençerelerinin tahfif (sağır) kemerlerinde olduğu gibi gri taşlar dekoratif olarak kullanılmıştır. Sekizgen planlı türbe gövde üzerinde yine sekizgen bir kasnağa sahiptir. Kubbe sekiz köşeli olup kurşunla kaplanmıştır.


ayrac21.gif
Bedesten
ayrac21.gif



614.jpg



Trabzon çarşısının merkezinde yer alan şehrin en eski ticaret yapısıdır. Dıştan 20.60 x 22.60 m boyutlarıyla kaleye yakın dikdörtgen planlıdır. Türk Bedestenleri içerisinde tek kubbeli olan tek örnektir. Ayrıca yapı Gülbaharhatun Vakıfları arasında gösterilmiştir. Bunun için yapının fetihten sonra 15. yüzyılın sonlarında yapıldığını söyleyebiliriz.


trabzon-bedesten-carsisi-03-e1411928551385.jpg





ayrac21.gif
Vakıf Han
ayrac21.gif



img_7516-copy.jpg



Bedestenin kuzey batısında yer alır. Üç katlı avlulu bir handır. Birlikte inşa edildiği güneydoğu kısmındaki caminin şadırvanı üzerindeki kitabeye göre Hicri 1196 Miladi 1781 yılında Hacı Yahya adında bir hayırsever tarafından yaptırılmıştır. Zemin katın esas girişi doğudandır. Açık avluyu revak ve arkasındaki odalar çevirir. Birinci katın girişi güneydedir. Bu katta cephede dört dükkan, şadırvan ve caminin giriş kapısı bulunmaktadır. Avlu etrafında sıralanan odalar farklı büyüklüktedir. Kuzeyde orta kısımda bir eyvan yer alır. İkinci katta revaklı avlu odaları ve cami bulunmaktadır. Bu caminin güneydoğu köşesindeki minaresi yıkılmıştır.



ayrac21.gif







 

Kiana

New member
HanımZade
Katılım
31 May 2017
Mesajlar
280
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
ayrac21.gif
Manastırlar
ayrac21.gif









ayrac21.gif
Kaymaklı manastırı
ayrac21.gif







Trabzon’un 3 km güneydoğusunda Boztepe’nin Değirmendere vadisine bakan yakasında kurulmuştur. 1424 yılında inşa edilmiştir. Yapılar topluluğu dikdörtgen alan içerisinde, ortada tek apsisli kilise, kuzey batıda çan kulesi, güney doğuda ise küçük bir şapel ve manastır hücrelerinden oluşmaktadır. Manastır yapıları birçok defa onarım görmüştür. En eski kısım kilisenin beşken apsis bölümüdür. Kilise içerisindeki freskler 18. yüzyıla tarihlenmektedir.




ayrac21.gif
Kızlar Manastırı
ayrac21.gif



kizlar-manastiri.jpg

Boztepe’nin yamacında şehre hakim bir mevkide kurulmuştur. İki teras üzerine inşa edilen manastır kompleksi yüksek bir koruma duvarı ile çevrilmiştir. Manastır III. Alexios zamanında (1349-1390) kurulmuş birkaç defa onarılmış som şeklini 19. yüzyılda almıştır. İlk olarak güneyde içinde kutsal su bulunan kaya kilisesi ve onun girişindeki şapel ve birkaç hücreden ibarettir. Kaya kilisesinin içerisinde kitabeler ve Alexios III karısı Theodora ve annesi Eirene’ nın portreleri yer almaktadır.





ayrac21.gif
Kuştul Manastırı
ayrac21.gif




Bu manastır Trabzon’un Esiroğlu Beldesinin Kuştul (Şimşirli) ismi verilen köyündedir. Yapının bulunduğu yere gidiş şöyle olmaktadır. Önce Esiroğlu Beldesine gidilip, oradan minibüs veya jiip kiralanır. Soldaki yol takip İkidere Köyüne gelinir. Bu köyde yol ikiye ayrılır. Yolun biri sağa diğeri sola gider. Sağa giden yol yamaçta bnulunan Konaklar Köyüne varır. Buradan Kuştul daha uzak olmasına rağmen ulaşım daha iyidir. Katır veya yaya olarak gidilirse manastıra bir-iki saatte varılabilir.
Vadinin tabanından dirsek şeklindeki kaya üzerine oturtulan bu yapı, kale gibi, vadiye hakim bir tepede kurulmuştur.. Maçka yolu üzerinde ve bağımsız bir amir gücüne sahip olan, üçüncü manastırdır. MS. 752 yılında kurulduğu söylenen bu manastır 1203 senesinde yağma edilip, terk edildi. Ama 1393 yılında tekrar kurulup 15. yüzyılın başında yine eski önemini kazandı. Bu asrın binalarının çoğu 1904 yılında çıkan büyük bir yangınla harap olduktan sonra manastır, bir daha inşa edilmiştir.

kustul-manastiri.jpg



Manastıra batı cephesindeki bir merdivenle varılmaktadır. Büyük kilise açık geniş hollü ve galeri İtalyan stilinde yapılmış bir bina idi. Doğu cephesindeki kaya tepesi üzerinde, manastır duvarlarının dışında, normal büyüklükte ve kare-haç stilinde bir kilise vardı. Manastır, defineciler tarafından harap edilmiştir. Zamanımızda büyük kilise yıkılmış olup, bir merdivenle alt avluya bağlanırdı. Doğu cephesindeki dağda, manastırın 300- 400 m . güneyinde bir mağara vardır. Cumot’un manastırı eski halini gösterir 1903 yılına ait netleşmiş olduğu resim bize bilgi vermektedir. Resimlerden de anlaşılacağı gibi dört katlı ve çok pencereli bir bina idi. Çatısı kiremitle örtülü olup, uzaktan görünüşü derebeyi şatosunu andırıyordu.

Manastır içinde bulunan mağaranın kuzey köşesine yaslı ve batı ile kuzey duvarları kaya olan küçük bir kilisecik vardı. Bunun içinde bir niş mezarının oluğu muhtemeldir. Şimdi görülebilen kilisecik kalıntısı çok eski değildir. Fakat çevredeki manastır kiliseciklerinin küçük bir benzeridir. Manastır içerisinde vadiye kadar herhangi bir tehlike anında kullanılmak üzere yapılmış, gizli dehliz vardı. Fakat bu dehliz toprak ve taşlarla dolmuştur. Bu manastır da Trabzon bölgesindeki diğer manastırlar gibi kutsal bir mağara ve ayazmanın etrafında kurulmuştur.




ayrac21.gif
Sümela Manastırı
ayrac21.gif



sumela_from_across_valley.jpg



Trabzon'un Maçka İlçesinin Altındere Köyü sınırları içinde Altındere vadisine hakim Karadağ'ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerinde kurulmuş olan Sumela Manastırı, halk arasında “Meryem Ana” ile anılır. Vadiden yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunan yapı, bu konumuyla manastırların şehir dışında, ormanlarda, mağara ve su kenarlarında kurulma geleneğini sürdürmüştür.

Meryem Ana adına kurulan manastırın “Sumela” adını siyah anlamına gelen “melas” sözcüğünden aldığı söylenmektedir. Bu ismin manastırın kurulduğu koyu renkli Karadağlardan geldiği düşünülmekte ise de, Sumela kelimesi buradaki Meryem tasvirinin siyah rengine bağlanabilmektedir.



sumela-manastiri-ziyarete-kapatiliyor-6079384.Jpeg

Rivayete göre; Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanında (375-395) Atina'dan gelen Barnabas ve Sophronios isimli iki rahip tarafından kurulmuş olan manastır 6. yüzyılda İmparator Justinianus'un manastırın onarılarak genişletilmesini istemesi üzerine generallerinden Belisarios tarafından tamir edilmiştir.



Sumela Manastırının şimdiki durumuyla varlığını 13.yüzyıldan itibaren sürdürdüğü bilinmektedir. 1204 tarihinde kurulan Trabzon Komnenosları Prensliği'nden III. Alexios (1349-1390) zamanında manastırın önemi artmış ve fermanlarla gelir sağlanmıştır. III. Alexios'un oğlu III. Manuel ve sonraki prensler döneminde de Sumela yeni fermanlarla zenginleştirilmiştir.

maxresdefault.jpg




Doğu Karadeniz kıyılarının Türk egemenliğine girmesini takiben Osmanlı Padişahları pek çok manastırda olduğu gibi Sumela'nın da haklarını korumuşlar, bazı imtiyazlar vermişlerdir.

Sumela Manastırı'nın 18. yüzyılda bir çok bölümü yenilenmiş, bazı duvarlar fresklerle süslenmiştir. 19 yüzyılda büyük binaların ilave edilmesi ile manastır muhteşem bir görünüm kazanmış, en zengin ve parlak dönemini yaşamıştır. Bu dönemde son şeklini alan manastır pek çok yabancı seyyahın ziyaret ettiği, yazılarına konu edilen bir yer haline gelmiştir.



Trabzon'un 1916-1918 yılları arasındaki Rus işgali sırasında manastıra el konulmuş, 1923'den sonra tamamıyla boşaltılmıştır.


sumela_manastirinin_ic_kismi.jpg

Sumela Manastırı'nın başlıca bölümleri; Ana kaya kilisesi, birkaç şapel, mutfak, öğrenci odaları, misafirhane, kütüphane ile kutsal ayazmadır ve bu yapılar topluluğu oldukça geniş bir alan üzerine inşa edilmiştir.

Manastırın girişinde su getirdiği anlaşılan büyük su kemeri yamaca yaslanmış durumdadır. Çok gözlü olan bu kemerin bugün büyük bir bölümü yıkılmıştır.


Dar ve uzun bir merdivenle manastırın ana girişine ulaşılmaktadır. Giriş kapısının yanında muhafız odaları bulunmaktadır. Buradan bir merdivenle iç avluya inilmektedir. Solda, manastırın esasını teşkil eden ve kilise haline getirilen mağaranın önünde çeşitli manastır binaları bulunmaktadır. Sağ tarafta kütüphane yer almaktadır. Yine sağda yamacın ön yüzünü kaplayan büyük balkonlu bölüm keşiş odaları ve misafir odaları olarak kullanılmıştır ve 1860 yılına tarihlenmektedir.

Avlunun etrafındaki binalarda odalardaki dolapları, hücreleri, ocakları ile Türk sanatının etkileri de görülmektedir.


trabzon_sumela_manastiri_1.jpg



Manastırın ana ünitesini meydana getiren kaya kilisesinin ve ona bitişik şapelin iç ve dış duvarları fresklerle donatılmıştır. Kaya kilisesinin içinde avluya bakan duvarda III. Alexios dönemine ait fresklerin varlığı tespit edilmiştir. Şapeldeki freskler ise 18. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir ve üç ayrı devirde yapılan üç tabaka görülmektedir. En tabakanın freskleri daha üstün niteliktedir.

Sumela Manastırında yer yer sökülerek alınmış olan ve oldukça harap bir görünüm taşıyan fresklerde işlenen başlıca konular İncil'den alınmış sahneler, Hz. İsa ve Meryem Ana hayatıyla ilgili tasvirlerdir.



S%C3%BCmela%20manast%C4%B1r%C4%B1%2023.jpg



sumela%20manastiri_01_.jpg










ayrac21.gif
Vazelon Manastırı
ayrac21.gif




VAZELON-MANASTIRI.jpg



Bu manastıra Maçka’yı 14 km geçtikten sonra iki yolla gidilmektedir. Birinci yol; Kiremitli kahvelerinden yaklaşık 500 m . sonra sağa ayrılan, yeni yapılmış stabilizedir. Diğeri ise; Kiremitli köyünden vadiye inip, vadiden 2,5-3 saatlik yaya gidilmesi gereken yoldur. Fakat bu yol zahmetli ve daha uzun olduğu için tercih edilmez. Birinci yol daha iyi ve emindir. Manastıra giden yol dik olmasına karşın, çam ormanlarının içinden geçip, güzel çiçek kokularını teneffüs ederek bakir manzarayı görünce, bu zahmete gerçekten değdiğini anlarız. Yolun sonunda manastır binası karşıdan bütün ihtişamıyla gözükür.

Yapının, Vazelon ismini kurulmuş olduğu “Zabulon Dağı” ndan aldığı görüşü kuvvetli ihtimaldir. Manastır ıssız, sakin yerde seçilmesi, ona daha kutsal bir hava vermek istenmesindendir. (bu gibi yapıların Trabzon ve çevresinde, evvelce Hıristiyan Halk tarafından içinde kutsal bir suyun bulunduğu “Ayazma” etrafında yahut yakınında kurulması önemli etkenlerden birisi olmuştur).



Kf5eKIKSN7y5CKnAKRM6vH6Io7dlMkertaWOWFiq8fpgwGT9upAgesCkYLbygeLba3kQsQICPbokRz1pop72Oqg2Mq-S_GhRDoJhqaY3RFbniTNWkeg

Çoğu araştırmacı yapının tarihini kesin olarak vermemekle birlikte; bazıları ilk inşa tarihini MS. 270 , bazıları MS. 317 olarak belirtir. Manastır, Yahya Peygamber’e adanmıştır. Fakat ilk kuruluşu ile bugüne kadar çeşitli değişiklikler geçirdiği kesindir. (527-565) yılları arasında Justinyen tarafından tamir ettirilmiştir. 644 yılının Şubat ayında hücreler tamamen tamir edilip, kütüphanesi zenginleştirilmiştir. 702 yılı ile onu izleyen yıllar içinde esaslı şekilde yenilenmiştir. Vazelon Manastırı, 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Maçka’nın ekonomik, sosyal ve kültürel hayatında etkinliğini sürdürmüştür. 14. yüzyılda sahip olduğu arazi ve geliri 1890 yılına kadar yirmi köyde devam etmiştir.. Vazelon Manastırı vaktiyle bölgede bulunan manastırların en yetkilisi ve zengini durumundaymış. Bir rivayete göre; Vazelon geliri ile bir Sumela Manastırı daha yapılabilirmiş. Manastır 19. yüzyılda etraflıca onarılmıştır. Binayı batı kısmındaki merdivenle girilmektedir. Merdiven basamakları kırık olduğundan, yukarı çıkarken dikkatli olmak gerekir.


Bugün zemin kat kısmı sağır kapı ve pencereler ile kapalıdır. Fakat birince kata bahsedilen merdivenle çıkıldığında, küçük bir antre ile karşılaşırız. Bu kısmın sağında ve solunda iki dar koridor vardır. Bu koridorlara sağdan ve soldan üçer olmak üzere toplam altı oda açılmaktadır. Odaların tavan kısımları ahşap olduğundan günümüze gelememiştir. Girişteki ek kısmın 19. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Çok pencereli çok pencereli bir karaktere sahip, sert taşlardan ibarettir.


PQUk9IC1vKAs0yWmvVZfdsaNvl4ES0CZuptLGqn2PG8ZtIzLJONxHi2I8_Tya8F4r5uZU3vWgd6jIIqzXM2HaRyJzPdERIpuYgD8EZnHDu1fVz3djKA

Manastırın asıl eski bölümüne evvelce ahşap bir merdivenle çıkıldığı için, bu merdiven halen yoktur. Diğer kata geçmek için tırmanarak, yahut alt katta bulunan gizli dehlizlerden sürünerek varılabilir. Tournefort, bu manastırı ziyaret sırasında bahsettiği merdiven bu kısımda olsa gerek. “Buradaki keşişler, manastıra ilkel olarak yapılan bir merdivenle çıkarlar. Bu merdiven; gemi direği büyüklüğünde, iki meşe ağacı gövdesinden ibarettir. Bunlar duvara yaslanır. Bunların yardımı olmaksızın, ben binaya çıkabilmek için iyi bir ip cambazı olmalıydım” diyor.



Eski manastır bölümüne çıkıldığında, bazı bina kalıntılarına rastlanır. Soldaki büyük kısmın yemek salonu, ona bitişik olanın ise manastır görevlilerine ait olduğu sanılmaktadır. Sağdaki binalar ise; su kanallarından anlaşıldığına göre mutfak ve yemekhane idi. Bunların yukarısında üzeri tonozla örtülü büyük bir su sarnıcı bulunmaktadır. Bunun yanıbaşında ise üç nefli bir Bizans kilisesi bulunmaktaydı. Kilisenin apsis kısmında nişler halen mevcut olup, girişi kuzeydendir. Batısında bulunan iki kapının açıldığı mağara hücresi, manastırın ilk kiliseciği için uygun yerdir. Kilisenin kuzey dış duvarındaki freskler, son hüküm (mahşer günü) , İsa’nın bin yıllık denilen kürsüsünün hazırlanışını, cennet-cehennemi tasvir ederler. Manastır ve bölümlerinin üzerleri ahşap olduğundan bugün çürümüş ve yıkılmıştır. Bina 1923 yılında terkedilmiştir.















 

Ahmet

New member
Kullanıcı
Katılım
4 Haz 2017
Mesajlar
10,838
Tepkime puanı
5,175
Puanları
0
Cinsiyet
Erkek
emeğine saglık can
 
Üst
Alt