Şanlıurfa’nın Coğrafyası

  • Konbuyu başlatan Eqe
  • Başlangıç tarihi
E

Eqe

Guest
[FONT=&quot]Şanlıurfa’nın Coğrafyası [/FONT][FONT=&quot]
sanliurfa05.jpg
[/FONT][FONT=&quot]Adının Nereden Geldiği[/FONT][FONT=&quot]Nuh tufanından sonra Semud kavminin ünlü hükümdarı Ruhha tarafından bu topraklarda kurulan devlete izfeten bu yöreye “Ruhha” adı verilmiştir. Yüz yıllarca bu isimle anıldıktan sonra bölge Geldiği Türk hâkimiyetine girince Urruha adıyla anılmaya başlamış ve zamanla da Urfa ismine dönüşmüştür.[/FONT][FONT=&quot]Nuh Tufanından sonra kurulan 18 şehirden biri olan Urfa, aynı zamanda Hz. İbrahim, Hz Eyüp, Hz. Musa ve Hz. Şuayip peygamberlerin yaşadığı topraklar olması sebebiyle de “Peygamberler şehri’ olarak bilinmektedir. Harran’da dünyanın ilk üniversitesi olma ayrıcalığına sahip Harran Üniversitesinin kurulmasıyla bu bölge ilk çağların bir kültür merkezi olmuştur ve bu üniversitede pek çok bilgin yetişmiştir. Yaklaşık 5000 yıllık öncesinden beri bir yerleşim yeri olan Urfa, Sasani ve Got saldırılan zamanında tamamen yağmalanıp yıkılmış ve Bizans döneminde yeniden imar edilmiştir. 1516 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılan Şanlıurfa’mız bugün dünya din turizmi açısından geleceğin turizm merkezlerinden biri olacaktır. Şanlıurfa, kutsal Balıklı Gölü, lahmacunu, çiğ köftesi, kebabı sıra geceleri acı kahvesi (mırra) ve Nuri Sesigüzel, İbrahim Tatlıses gibi onlarca güzel sesli sanatçıları ile her zaman insanlarımızın gönlünde ayrı bir yere sahiptir. Hemen hemen hiç karın yağmadığı Şanlıurfa, üzerinde uluslararası su spor müsabakalarının yapıldığı ülkemizin en büyük baraj gölü Atatürk Barajı ve GAP sulama projesiyle tarihteki o ihtişamlı güzel günlerine yeniden kavuşacağı günleri beklemektedir. ilimiz aynı zamanda ülkemizin sadece bu bölgesinde (Birecik) yaşama olanağı bulunan Kelaynak Kuşları ve Ceylanpınar ilçesinde yetiştirilen Ceylanlar ile de adını duyurmaktadır. Nemrut Hz. İbrahim’i ateşe atmak için evlerde ve çevrede ne kadar odun varsa toplatılmasının ve hiçbir evden de duman çıkmamasını emretmişti. Ogün Hz. İbrahim’in arkadaşı bir ceylan avlamış ve eve getirerek yemek yapması için hanımına vermişti. Hanımı şehirdeki yasak yüzünden ceylanın butlarındaki etleri iki taş arasında döverek inceltmiş, içine bulgur ve baharat katarak yoğurmuştur. Ortaya çıkan bu karışım yiyenlerin hoşuna gidince günümüze kadar ulaşan çiğ köfte ortaya çıkmıştır. Urfa’ da eve gelen her konuğa çiğ köfte yapmak vazgeçilmez adetler arasına girmiştir.[/FONT][FONT=&quot]
%C5%9Eanl%C4%B1urfa-kalesi-1024x687.jpg
[/FONT][FONT=&quot]Ön plana Çıkan Turizm Kaynakları[/FONT][FONT=&quot]Harran: Adı 4 bin yıl öncesi kaynaklarda da aynı olan Harran (ilk adı Carrhes) Urfa’ya 44 km’dir. Harran Ovası içerisinde bulunan antik yapılar ve konik yada külah Harran evleri koruma altına alınmıştır. Harran topraktan yapma kubbe biçimindeki bu evleri ile ünlüdür. Harran evlerinin oluşturduğu ilginç mimari dokuya dünyanın hiçbir yerin-de rastlanmamaktadır. Harran harabelerindeki antik kalıntılardan toplanan tuğlalar köylüler tarafından kare bir alanın üzerine külah şeklinde kısımlar ilave edilerek oluşturulmaktadır. Hz. İbrahim Filistin’e gitmeden önce burada yaşamıştır. Tarihi 5 bin yıl öncesine giden Harran, Emeviler’in de ilk başkentidir ve yine burada tarihin ilk İslam üniversitesi Harran adıyla kurulmuştur. Yunan filozoflarının eserlerini Arapça’ya çeviren Sabit bin Kurra, dünyanın aya olan uzaklığını ilk hesap eden Battani, dünyanın ilk atom bilgini Cahil- (Cebir) bu üniversiteden yetişmiştir. Ne yazık ki bu kültür kenti 1271 Moğol istilası sırasında yakılıp yıkılmış ve bir daha o parlak dönemi yakalayamamıştır. Surlarla çevrili Harran’ın güney doğusundaki 3 katlı kale saray olarak kullanılmıştır. Hititler döneminde 2. Katı “Ay Tapınak’ olarak yapılan bu kalenin 3. Katı Emevi’ler zamanında ilave edilerek 150 odalı bir kervansaray yapılmıştır. Kuzeydoğu yönündeki Emevi yapısı olan Ulucami, medresesi, hamamı, hastanesi ile büyük bir külliye oluştururken Anadolu’nun en eski ve büyük camilerinden biridir. Bu gün büyük kısmı yıkıktır. Yine surların kuzey batısında 12. yy’dan kalma Şeyh Hayat el Harrani (Bin Kays) Türbesi ile Hz Şuayb’in mezarı yörede önemli bir ziyaretgahtır. Çevresinden geçen iki nehir kurumuş olduğundan kaybettiği o eski yeşil günlerine kavuşmak için GAP projesinin bitmesini beklemektedir.[/FONT][FONT=&quot]Balıklı Göl Kalenin eteklerinde 30×150 mt. ebatlarında Halilurrahman Gölü olarak bilinen bu kutsal göl ise Hz. İbrahim’in ateşe atıldığı yer olarak bilinir. Ateşin su ve göl içerisindeki balıkların da ateşi meydana getiren odunlar olduğuna inanılmaktadır. Yine bu gölün yanındaki 30×50 mt ebatlarındaki Ayn Zeliha Gölü vardır.[/FONT][FONT=&quot]Bu göl ise Hz. İbrahim’in ateşe atıldığını gören ve kendisini de bu ateşe doğru atan Nemrut’un evlatlık kızı Zeliha’nın düştüğü yerdir. Göl içerisindeki balıkların kutsal olduğu inancı yerli ve yabancı binlerce turisti bölgeye çekmektedir. Gölün yanında 1211 tarihinde Melik Eşref tarafından Halilurrahman (Makam) Camii yapılmıştır. Gölün kuzeyinde 1736 yılında yapılan Rıdvaniye Camii doğusunda ise 1191’de yapılan Selahaddin Medresesi vardır.[/FONT][FONT=&quot]Hz. İbrahim ve Hz. Eyyüb Külliyesi M.Ö.17.yy’da çok tanrılı bir kültürün egemen olduğu dönemde Tek Allah fikrinin öncüsü olan Hz. İbrahim’in kale eteğinde göl kenarındaki mağarası ile Eyyüb Mahallesinde bulunan külliye şeklindeki Hz. Eyyüb’e ait mağaralar bölgede en fazla ziyaret edilen yerlerdir. Kentin güneyindeki Hz. Eyyüp Mağarası, Eyyüb Peygamberin hastalığı süresince kaldığı mağaradır.[/FONT][FONT=&quot]Diğer Turizm Kaynakları[/FONT][FONT=&quot]Tarihi Eserler[/FONT][FONT=&quot]Urfa Kalesi Kentin güneybatı kesiminde, Halilür Rahman ve Ayn-ı Zeliha göllerinin güneyindeki Damlacık dağının kuzey eteğinde bulunan tepe üzerindedir. Doğu, batı ve güney tarafı kayadan oyma derin savunma hendeği ile çevrili, kuzey tarafı ise sarp kayalıktır. Kente egemen bir tepe üzerinde 25 burçlu kalede dikkati çeken iki sütunun Hz. İbrahim’in ateşe atılırken kullanıldığı mancınık direkleri sanılmaktadır. Doğu sütunundaki yazıtta “Ben Eftuha’yım. Güneşin oğluyum. Bu sütımlann üzerindeki heykeli Kral Mano’nun kızı Kraliçe Salmet için yaptırdım” yazmaktadır. Kral Manon’un M.S.240-242 tarihleri arasında hüküm sürdüğü sabit olduğuna göre bu sütunların söz konusu mancınıklar olması ihtimali zayıflamaktadır ancak mancınıklar önceden var olup da heykeller bunların üzerine sonradan konmuş olma ihtimali de vardır. Göllerin bulunduğu meydandan kaleye çıkan ve kayalar oyularak yapılmış çok merdivenli bir tünel mevcuttur.[/FONT][FONT=&quot]Ulu Camii Önceleri Sinegog olarak yapılmış sonra kilise (Kızılkilise) olarak kullanılmış ve daha sonra da Çan Kulesi minareye çevrilerek camiye dönüştürülmüştür. (1175)[/FONT][FONT=&quot]Hasan Padişah Camii Akkoyunlular zamanında 1499’da yapılmıştır.[/FONT][FONT=&quot]Ak ve Fırfırlı Camiler Abbasiler zamanında kiliseden camiye çevrilmiştir.[/FONT][FONT=&quot]Nemrut Tahtı: ilin güney batısında sarp ve yüksek bir zirvededir. Arkasında kayalara oyulmuş odalar bulunmaktadır.[/FONT][FONT=&quot]Tarihi Yerleşim Yerleri[/FONT][FONT=&quot]Şuayb Şehri: Şanlıurfa’dan 88 km uzaklıktaki Özkent köyü adıyla anılan tarihi harabelerdir. Geniş bir alana yayılan ören yerinin surlarla çevrili olduğu ve Roma devrinde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Halk arasında Şuayb Peygamberin bu kentte yaşadığına inanılır. Burada Peygamber Makamı olarak ziyaret edilen bir de mağara bulunmaktadır.[/FONT][FONT=&quot]Sogmatar: Şanlıurfa’ya 73 km uzaklıktaki kent bugün Yağmurlu köyü adıyla anılmaktadır. M.S.1 ve 2’nci yüzyıllarda Süryaniler tarafından iskan edilmiştir. Kökü Harran Sin Kültürüne dayanan Sabiizm ve Baş tanrı Marilaha’nın kültür merkezi olduğu bilinen Sogmatar ören yerinin Baş Tanrıya ve gezegenlere ibadet edilen ve kurban kesilen açık hava mabedi en önemli kalıntılarından biridir. Mabedin duvarlarında Süryanice yazılar ve gezegenleri tasvir eden insan rölyefleri işlenmiştir. Ayrıca Kalenin batısında bulunan tepedeki kayalara da tanrıları tasvir eden rölyefler ve Süryanice yazılar işlenmiştir.[/FONT]
 
Üst
Alt