
Anlamı:
Anlamı:
İçinden çıkılmaz bir iş yüklenip uğraşmak anlamında kullanılan bir deyimdir.
Hikayesi:
Zamanın birinde İstanbul’daki Üsküdar Toptaşı bimerhanesinin başına alaylı paşalardan biri idareci tayin edilmiş. Önceleri sadece hastanenin idari işleriyle ilgilenen paşa zamanla tıbbî konulara da karışmaya başlamış. Tabiplerin tedavi usullerini, hastaların gidişatını gözlemleyerek kendince uzmanlığını artırıyormuş. Koğuşları gezip hastaların bazılarında anormallik olmadığı kanaatine varıyor ve akıllandıklarına hükmediyormuş. Nihayet paşa kendince bir teşhis metodu geliştirmiş. Hastaları tek tek yanına alıp önlerindeki pöstekiyi saymalarını ve tüylerin sayısını söylemelerini istiyormuş. Eğer hasta, “nasıl sayayım efendim, neredeyse imkânsız” derse akıllı olduğuna kanaat getirip taburcu ediyor, yok eğer “başüstüne paşam” deyip saymaya başlarsa deli olduğuna hükmedip koğuşa geri yolluyormuş. Bir gün yine hastaya “say bakalım” diyince, hastalardan biri “nasıl sayayım paşa hazretleri” der. Paşa da eğilip saymaya başlar, “işte böyle” diye.Hikayesi:
Bir gün paşanın arkadaşlarından biri yolda tabiplerden birine rastlıyor. “Paşa nasıl” diye sorunca arkadaşı da “pösteki sayıyor” der. Paşanın bu uygulaması kısa zamanda duyulmuş. Paşa’dan bahsederken insanlar “Bizim paşa pösteki saydırıyor” diye konuşur olmuşlar.
Bu deyim, daha ziyade nimeti külfetinden az veya elde edilen kârın harcanan emeğe değmeyeceği durumlarda kullanılır. Gerçekleşmesi imkânsız bir şey için boşuna gayret sarf etmenin mantıksızlığını anlatır.