Krallar Vadisi...

Eski Mısır'da amaç bu dünya için değil bundan sonraki için hazırlık yapmakdı. Dolayısıyla tüm firavunların ana çabası kendileri için bir mezar yapmaktı. Her kral tahta geçer geçmez mezarı üzerinde çalışmaya başlıyordu. Gömüldükten sonra da kısa süre içerisinde soyguncular tarafından boşaltılıyordu bu mezarlar. Özellikle Eski Krallık döneminde kilometrelerce uzaktan görünen piramitler yaptıran firavunlar hem bunların yapımının çok uzun sürmesi ve pahalı olması hem de çabuk soyulmaları nedeniyle 18.-20. hanedanlıklar sırasında mezar yeri olarak Luksor'un batısındaki küçük bir vadiyi seçmeye başladılar.

Luksor'dan Nil'in batı kıyısına geçtiğimizde bir süre sonra sulak alanlar bitiyor ve firavunların sonraki hayata hazırlandıkları bölgeye geliyoruz. Ön planda yaptırmış oldukları cenaze tapınakları var. Bunların en ünlüsü olan Hatshepsut tapınağının dayandığı tepenin ardında ise küçük ve döne döne gidilen uzun bir vadinin sonunda firavunların mezarlarına ulaşıyoruz. Aslında önce alışveriş alanına ulaşıyoruz. Buradan girişe gitmek için çevresi açık küçük arabalara binmek gerekiyor. Girişe geldikten sonra da çıkmak zor olduğundan suyunuzu alışveriş alanından almanız daha hayırlı oluyor.

Krallar Vadisi yaklaşık 1km x 3km büyüklükte tepelik bir alan (yandaki haritanın büyük versiyonu). Gize'deki üç büyük piramitin alanı ile kıyaslandığında küçük sayılabilir ancak burada 62 tane mezar olduğu düşünülecek olursa neredeyse her köşe başında görülecek birsey eser var diyebiliriz.Aslında bu 62 mezardan sadece 33 tanesi firavunlara ait (gerisi ya erkek çocukları ya da önemli devlet adamlarına ait) ve sadece bir tanesi soyulmadan günümüze ulaşmış. Girişte aldığınız biletle üç tane mezar gezebiliyorsunuz. Aslında tüm bu alan ve burada size verilen üç-dört saatlik süre göz önüne alındığında üçten fazla mezarı da görmeniz kolay değil. Girişte güzel bir harita var (Krallar Vadisi neredeyse tek düzgün bilgilendirme düzenine sahip bölge Mısır'da). Burası genelde rehberlerin size genel bilgiler verdikleri alan, eğer kendi başınıza dolaşıyorsanız buradaki haritadan yararlanarak yolunuzu bulabilirsiniz. Ancak tüm bölgede oturacak fazla gölgelik olmadığı için insanlar buradaki banklarda dinleniyorlar.

Son senelerde özellikle turistler ve yeraltı suları sebebiyle mezarlar büyük zarar görmüş olduğu için her istediğiniz mezarı görmeniz mümkün olmuyor. Yaklaşık 10-12 mezar rotasyon usulü ziyarete açılıyor, bu sebeple önceden şu ya da bu mezarı görmek istiyorum diye plan yapmanız boşa çıkabiliyor. Genelde rehberler nerey götürürse oraya gidiyorsunuz, onlar da aslında en iyilerini biliyorlar.

Her mezarın girişinde o mezarla ilgili ayrıntılı bilgi veren panolar var. Turistlerin içeride çok vakit geçirmesini istemediklerinden rehberlerin mezarların içerisine girmeleri yasak. Bu sebeple rehberler grupları mezarların dışındaki bu haritaların önünde toplayıp mezarın özelliklerini anlatıyor ve içeriye gönderiyorlar. Sağ taraftaki ilk ana mezar Rameses IV'ün mezarı. Babası Rameses III bir suikaste kurban gittiğinden hazırlıksız olarak yakalanan genç firavun özellikle ekonominin kötü olduğu bir zamanda başa geçmiş olduğundan Rameses IV'ün mezarı çok basit bir yapı.



88 metre uzunluğundaki mezarın en derin noktası girişe göre yaklaşık olarak 20 metre aşağıda. Bu alanın genişliği ise yaklaşık 3.5 metre. Tüm bu hacmin yerler hariç her tarafı yazılar ve resimlerle kaplanmış durumda. Mezarların yapımı sırasında önce uzun koridorlar açılıyor, sonra bu koridorların duvarları düzeltiliyor, düzeltilen duvarların üzerine ince bir sıva atılıyor, sonra da bu sıvanın üzerine resimler yapılıyordu. Tüm bu işlemler firavunun hayatı boyunca devam ettiğinden uzun yaşayan firavunların mezarları da daha geniş ve derin oluyordu. Rameses IV'ün mezarı da ortalama bir mezar. Üç geniş koridordan geçerek ön lahit odasına varıyorsunuz, buradan da lahit odasına geçiyorsunuz. En sonda ise hazine odası var.



Koridorların duvarları önce firavunun tanrılara olan bağlılığını anlatıyor, sonra da ne derece doğru ve dürüst bir yönetici olduğunu. Daha sonra da öteki dünyada uyandığında ihtiyaç duyacağı bilgilerin yer aldığı kutsal kitaplardan (Ölüler Kitabı, Göklerin Kitabı gibi) pasajlar yer alıyor.

Eğer firavun beklenenden önce ölecek olursa ya onu başka birisi için hazırlanan bir mezara gömüyorlar veya mezar tam tamamlanmadan gömülmek zorunda kalıyor (mumyalama işlemi 70 gün sürdüğü için işçiler fazla mesai yapmak zorunda kalabiliyorlar).



Tüm ayinlerin sonunda mumya getirilip en son bölümdeki lahitin içerisine konuyor ve mezar firavunun tüm mal varlığı ve öteki dünyada ihtiyaç duyacağı malzemelerle doldurularak kapatılıyor. Çok önemsiz bir kral olduğundan mezarının içindekiler günümüze ulaşmış olan Tutankhamon'un mezarı da bulunduğunda böylesine tıka basa doldurulmuş durumdaydı.

Küçük yaşta tahta çıkan Tutankhamon 18 yaşında öldürüldüğünde onu acilen büyük rahip Eje (Ay) için hazırlanmış olan mezara gömmek zorunda kaldılar. Solda gördüğümüz mezar büyük girişi bu önemsiz firavuna ait değil, daha önemli kabul edilen Rameses VI'nın mezarı. Tutankhamon'un mezarı ise Rameses VI'nın mezarının altına doğru kazılmış, girişi sağ taraftaki resimde görülen ufak mezar. Gene aynı



resimde hemen sağ arkada görünen Rameses VI'nın mezarından yuvarlanan taşlar girişini örtmüş olduğundan dolayı hırsızlara yem olmadan 1923 yılından Howard Carter tarafından bir şans eseri olarak bulunana kadar saklı kalmayı başarmış. Unutulmaması gereken en önemli nokta, her ne kadar Mısır'la ilgili olarak hemen hemen her yayının kapağında Tutankhamon'un görüntüsü yer alsa da Tutankhamon en önemsiz firavunlardan bir tanesi, tek özelliği mezarının günümüze soyulmadan ulaşmış olması. Bu mezarı da gezmek için ekstra ücret ödemek zorundasınız, ama bizce değmez çünkü hem diğer mezarlara göre çok küçük ve gösterişsiz, hem de alelacele gömülmüş olduğundan daha mezarı tamamlanmamış.
 
Üst
Alt