Iğdır

BaRoN

Mevsim.Org Doğru Adrestesiniz
Yönetici
Katılım
2 Haz 2019
Mesajlar
3,417
Tepkime puanı
6,365
Puanları
113
Yaş
48
Konum
istanbul
Cinsiyet
Erkek
[TBR=https://icdn.ensonhaber.com/resimler/diger/1_4992_6.jpg][/TBR]
[KRSAG=https://www.topragizbiz.com/img/images/igdire6c3a91b8dbfb9f3.jpg][/KRSAG]
Iğdır, Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde ve Türkiye'nin en doğusunda yer alan bir ildir. Doğu Anadolu Bölgesi'nin Erzurum - Kars Bölümü'nde yer almaktadır. 27 Mayıs 1992 tarihinde Kars ili'nden ayrılarak Türkiye'nin 76. ili olmuştur.
Önemli bir kültür kavşağında bulunan Iğdır, Ermenistan, Azerbaycan ve İran ile sınır komşusudur ve Türkiye'nin üç ülkeyle sınırı olan tek ilidir.
Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı'nın yüz ölçümünün üçte biri, il merkezine bağlı Suveren köyü'nün sınırları içindedir. Ayrıca Ağrı Dağı, ilin her köşesinden görülebilmektedir.
Iğdır ili nüfusu 199.442'dir. Bu nüfusun %64,08'u şehirlerde yaşamaktadır (2019 sonu). İlin yüzölçümü 3.664 km²'dir. İlde km²'ye 54 kişi düşmektedir. (Bu sayı merkez ilçede 110’dir.)
4 Şubat 2020 TÜİK verilerine göre merkez ilçeyle beraber 4 İlçe, 7 belediye, bu belediyelerde 36 mahalle ve ayrıca 161 köy vardır.

Iğdırın Adı​

[TOC]İyilik[/TOC], yiğitlik, ululuk, büyüklük, bahadırlık” anlamında olan Iğdır kelimesi, Türk Oğuz Boyunun, 24 ana boyundan biridir . Aynı zamanda Oğuz Han’ın altı oğlundan en küçüğü olan Deniz Han’ın, dört oğlundan en büyüğüdür. Iğdır ve kabilesi, Azerbaycan ve Aras bölgesinde yerleşmiştir.

Karakoyunluların da mensup olduğu bu boyun ilk başbuğu İğdir Bey’dir. Anadolu ve Azerbaycan da “Iğdir” şeklinde söylenir. Asıl söylenişi ”İgdir”dir. Yöre ahalisi de “İydir” olarak telaffuz eder.

Iğdırın Tarihi​

Iğdır çok eski tarihe sahiptir. İlk bilinen sakinleri Hurrilerdir. Daha sonra Urartuların hakimiyetine girdi. Bölge daha sonra Urartuların işgaline uğradı. Asurlular ve Babilliler bölgeye hâkim olmak istedi iseler de başarılı olamadılar. M.Ö. 7. asırda Perslerin istilâsına uğradı. M.Ö. 4. asırda Makedonya Kralı İskender, Persleri yenerek burasını ele geçirdi. M.S. 2. asırda bölge Roma İmparatorluğunun hâkimiyetine girdi. M.S. 395’te Roma ikiye bölününce, bu bölge de bütün Anadolu gibi Bizans İmparatorluğunun payına düştü. Sultan Alparslan Iğdır’ı fethederek Türk topraklarına kattı. Daha sonra bir süre Gürcülerin elinde kalan Iğdır, 13. asırda Moğol istilâsına uğradı. Moğollardan sonra bölgeye Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safevîler hâkim oldu. Kânûnî Sultan Süleyman devrinde düzenlenen İran Seferi sırasında fethedilerek Osmanlı topraklarına katıldı. Bölge 19. asra kadar birkaç defa İran saldırıları neticesinde el değiştirdi. 1878’de Rusların eline geçen Iğdır, 1918’e kadar 40 sene boyunca işgal altında kaldı. Ermeniler tarafından 1919’da işgal edilen Iğdır, 13 Kasım 1920’de kurtarıldı. Kars iline bağlı iken 27 Mayıs 1992’de yeni düzenlemeyle il oldu.

Coğrafya​

[KRSAG=https://www.topragizbiz.com/img/images/agri-dagi-igdire0e9d41235570d9b.jpg][/KRSAG]
Iğdır'ın kuzey ve kuzeydoğu sınırını, Aras Nehri ve bu nehrin oluşturduğu Türkiye-Ermenistan sınırı oluşturmaktadır. Doğusunda Türkiye-Azerbaycan'ın Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti sınırı ve güneydoğusunda Türkiye-İran sınırı yer almaktadır. Güneyinde Ağrı ili (Doğubayazıt ve Taşlıçay ilçeleri) bulunmaktadır. Bu sınır kabaca doğu-batı doğrultusunda uzanan ve Doğu Torosların doğudaki uzantısı olan Karasu-Aras sıradağlarından oluşmaktadır. Bu dağlar doğuya doğru uzanırken aynı zamanda Yukarı Murat-Van Bölümü ile Erzurum-Kars Bölümü arasında sınır oluşmaktadır. Bu dağların doğuya, Ağrı volkanına kadar devam eden uzantısı üzerinde sırasıyla "Kızılcaziyaret Dağı" (2887 m.), "Durak Dağı" (2811 m.), "Zor Dağı" (3196 m), "Pamuk Dağı" (2639 m.) bulunmakta ve en doğu uçta ise Büyük Ağrı (5137 m.) ve "Küçük Ağrı" (3896 m.) volkanik dağları bulunmaktadır. Durak Dağları üzerinde Balık Gölü (2250 m.) bulunmaktadır. Iğdır'ın batısında Aras Irmağı'na katılan Gaziler Deresi'nin batı bölümü, Kars ili, Kağızman ilçesi ile olan sınırını oluştururken kuzeybatısında da yine Kars ilinin Digor ilçesi bulunmaktadır.

Iğdır ili tamamen Aras Nehri'nin havzası içerisinde bulunmaktadır. İl sınırları içerisinde Aras Nehri'ne katılan önemli akarsular batıda Gaziler Çayı, Buruksu Çayı, doğuda ise Aşağı ve Orta Karasu çaylarıdır. Tuzluca çevresinde Bazaltik ve kahverengi topraklar geniş yayılış alanına sahipken, Iğdır Ovası'nda alüvyal topraklar, Doğu Iğdır Ovası ve Dil Ovası'nda tuzlu topraklar hâkimdir.
Iğdır Ovası, kıvrımlı Alp sisteminin bir bölümü olan İç Doğu Toros'un iç kavisinin kuzeyinde batı-doğu yönlü bir depresyon sahasında yer alır. Bölge içerisinde bulunan en yaşlı biçimlenim Paleozoik kireçtaşlarıdır. Üst pliosen Aşağıerhacı Köyü'nün güneyi ile Sürmeli, Olgunlar ve Değirmenköy çevresinde görülür. Üst pliosen; Sert çimentolu, yer yer çapraz tabakalanmalı, kırıklı ve pembe renkli grelerden oluşmuştur. Lamellibranş ve gastropod içerirler. Batıda yüzeyde görülen pliosen biçimlenimleri doğuda ova tarafında alüvyon altında kalır ve geçirimsiz tabakanın kayacını oluştururlar. Iğdır'ın hemen güneyinde yer alan Ağrı Dağı'nın kuarterner bazaltik lavları ovanın güney kısımlarını kısmen örtmüştür. Büyük Ağrı volkanının çıkardığı akıcı lavlar Karakoyunlu ve Taşburun bazaltlarının oluşumunda ana konilerin püskürtmeleri de etkili olmuştur. Ovadan güneye bakıldığında aralıklı püskürtmelerin oluşturduğu kademeli lav platoları dikkat çeker. Bazaltlar siyah renkli ve kırıklı bir yapı sergilemektedir.

İklim Ve Bitki Örtüsü​

Iğdır'ın iklimi Doğu Anadolu Bölgesi tipi Karasal İklimi'dir. Iğdır ilinin ovalık kesimleri, Doğu Anadolu Bölgesi'nin öteki kesimlerinde görülen şiddetli kara ikliminden fazlaca etkilenmez. Bunun en önemli nedeni çevresinde bulunan Ağrı Dağı gibi yüksek alanlara göre alçakta olmasıdır. Kuytu konumuyla mikroklima oluşturan Iğdır Ovası'nda yer alan Iğdır kentinde yıllık ortalama sıcaklık 11,6 °C'dir. Oysa yalnızca 170 km uzaklıktaki Kars'ta bu ortalama 4,2 °C'dir. Ovada kışlar, Erzurum-Kars yaylasına göre daha yumuşak, yazlar ise daha uzun ve sıcak geçer. Kentte kışın -30 °C'ye kadar düşen ve yazın da 41 °C'yi aşan hava sıcaklıklarına rastlanır. Kuytuluğu yüzünden Türkiye'nin en az yağış alan yörelerimizden biridir. Özellikle yarı kurak iklime sahip olması bitki örtüsü Doğu Anadolu'nun tipik bitkisel örtüsü olan bozkır olmasına yol açmıştır. Orman açısından Türkiye'nin en yoksul bölgelerinden biridir.
Orman örtüsü bakımından fakir olmasının nedeni, topraklarının Azonal (Taşınmış) Toprak grubuna girmesidir. Kireç oranı nispeten yüksek olan bu topraklarda alkalik oranı fazladır. Bu yüzden ovada genellikle tuzcul bitkiler görülür.
Bölgede, donlu günler sayısı, Kasım ve Mart aylarında 14 günü aşarken Aralık, Ocak ve Şubat aylarında 24 günün üzerine çıkmaktadır. Bu yüzden don olaylarına kış mevsiminde sıkça rastlandığı görülür. Nisan ve Ekim aylarında ise don olaylarına daha seyrek rastlanır.
Iğdır Rasat İstasyonu'nun 23 yıllık verilerine göre, bölgede yıllık ortalama basınç, 916 minibardır. Bölgede en fazla batı kaynaklı rüzgarlar esmektedir. Bunları, kuzeyden esenler takip etmektedir. Nisan ayından itibaren bölgeyi etkisi altına alan ve yaz mevsimi boyunca sık esmeleri ile dikkat çeken kuzey, doğu, batı ve güney yönlü yağışsız sıcak hava dalgaları mutlak yaz kuraklığına neden olmaktadır.
Iğdır Rasat İstasyonu'nun 16 yıllık ölçüm sonuçlarına göre, bölgede havanın yıllık ortalama bağıl nem değeri %63'ü bulmaktadır. Bağıl nem oranı, yıl içinde en yüksek değerini Aralık ayında (%73), en düşük değerini de Temmuz ayında (%53) ulaşmaktadır. Yıllık toplam 98.8 açık güne sahip bulunan Iğdır'da, bu gibi günlerin yıl içinde en çok görüldüğü ay Ağustos (16.3 gün), en az görüldüğü ay ise Nisan'dır (4 gün). Bölgede açık günler en fazla Haziran ile Ekim arasındaki aylarda görülür. Buna karşılık yılda 65.8 günü bulan kapalı havalar, 10 günün üzerindeki ortalamasıyla en çok Aralık, Ocak ve Şubat aylarında görülmektedir.

Iğdır Ovası, tarih öncesi çağlardan bu yana önemli bir yerleşim merkezi olduğundan, kültürel faaliyetler doğal vejetasyonu önemli ölçüde değiştirmiş ve ovanın geniş bir bölümü tarım alanı haline getirmiştir. Ovanın sulanabilen kısımlarında, genellikle endüstri bitkileri yetiştiriciliği ile meyvecilik faaliyetleri ön plandadır.

Ekonomi & Tarım​

[KRSAG=https://www.topragizbiz.com/img/images/igdir-ilceler750a204b40e21542.jpg][/KRSAG]
Eskiden kervan yolları üzerinde önemli bir durak olan Iğdır ilinde, ekonomi büyük ölçüde tarıma dayalıdır. Aras Nehri'nin suladığı ova, Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki en önemli bitkisel üretim alanlarından biridir. Iğdır, bahçeden bahçeye geçiş yapan evleri ile ünlüdür. Bu bahçelerde kayısı ve elma ağaçları vardır.

Şeker pancarı, pamuk, karpuz, domates gibi çeşitli meyve ve sebzeler yetiştirilmektedir. İlin en büyük tarım işletmesi olan Kazım Karabekir Tarım İşletmesi Dil Ovası kısmındadır. Bölgede ilk kez Urartular döneminde tarım başlamıştır. Geçmişte ovada yetiştirilen dut ağacının sayısının giderek azalması ipek böceği yetiştiriciliğini zamanla ortadan kaldırmıştır. Ovada önemini kaybeden bir diğer ürün olan çeltik ise 1970'li yıllara kadar yetiştirilmiş ama sıtma olaylarının artmasından dolayı terk edilmiştir. Iğdır Ovası'nda çeşitli bitkilerin yetiştirilmesine yönelik denemelere işgal yılları sırasında Ruslar tarafından başlanmıştır. Ovada şeker pancarı üretimi, Erzurum Şeker Fabrikası'nın 1956'da kurulmasından sonra başlamıştır. Ancak ovada üretilen şeker pancarının şeker oranı düşüktür. Bunun nedenleri; toprakların yoğun olarak kullanılması sonucu potasyum eksikliğinin artması, pancar yapraklarının Ağustos ayında kuruyup yeniden yaprak vermesi, pancar ekiminin seyrek olarak yapılması, söküm dönemindeki olumsuz hava koşulları, pancar yapraklarının söküm öncesinde otlatılması ve söküme yakın bilinçsizce su verilmesidir. Ekonomik değeri yüksek olan bitkilerin ekilmesinin yanı sıra hayvancılığın geliştirilmesi çalışmaları da işgal yıllarına rastlar. Hayvan soylarının iyileştirilmesi ve mandıraların kuruluşu yine aynı dönemde gerçekleşmiştir. I. Dünya Savaşı'nın ardından Rus işgalinin kalkmasıyla pazarla bağlantısı kesilen yörenin ekonomik yaşamı 1950'lere dek süren durgunluğa girdi. 1950 yılından sonra Aras Nehri'nin sulamada kullanılmasıyla ürünlerde büyük çeşitlilik sağlandı.
Yıllık yağış tutarının azlığına, yağış rejiminin düzensizliği ve buharlaşma miktarının fazlalığı da eklenirse ovadaki tarımda sulamanın ne derece önemli bir paya sahip olduğunu görülür. Sulamanın daha kapsamlı yapılabilmesi için Iğdır Ovası, Batı Iğdır Ovası ve Doğu Iğdır Ovası olmak üzere iki bölüme ayrıldı ve böylece sulama projeleri başlatılmış oldu.

İlde tarihin eski devirlerinden beri pamuk tarımı yapılmaktadır. Bunu mümkün kılan temel faktör, bölge ikliminin çevresine göre bir mikroiklim bölgesi yaratmasıdır. Pamuk yetiştirilmesi için gereken sıcaklık 20 °C'dir. Ancak bu sıcaklık, Iğdır Ovası'nın yıllık sıcaklık ortalamasından biraz düşük de olsa yaz aylarındaki yüksek sıcaklık ortalamaları pamuk için elverişli bir ortam yaratmaktadır. Cumhuriyet döneminde ovada pamuk ekim alanları giderek genişleyerek; 1935'te 650 hektarı, 1940'ta 700 hektarı, 1950'de ise 4,500 hektarı bulduktan sonra inişli çıkışlı bir grafik izlemiştir. 1960'ta 1,800 hektar, 1970'te 6,800 hektar, 1980'de 3,410 hektar, 1992'de 3,438 hektar ve 1997'de 970 hektar olarak gerçekleşmiştir. Ancak özellikle 2000'li yıllardan sonra pamuk yetiştirilmesi neredeyse sona ermiştir. Çünkü; az olsa da değişen iklim koşulları ürünün kalitesini düşürmüş ve zaten az olan çiftçi gelirini iyice azaltmıştır. Bu nedenle çiftçiler pamuk yerine şeker pancarı, meyve ve sebze yetiştirmeye başlamıştır. Ayrıca son yıllarda şeker pancarında görülen rekolte kaybından dolayı devlet desteği ile Ziraat Bankası, çiftçilere şeker pancarı yerine ayçiçeği ekmesi için kredi vermeye başlamıştır.
Ovadaki toplam meyve bahçesi arazisinin 1,525 hektarı(%74) kayısı, 332 hektarı(%16.1) elma, 128 hektarı(%6.2) şeftali, 35 hektarı(%1.7) armut, 10 hektarı (%0.5) diğer meyveler ve 31 hektarı(%1.5) bağ tarımı arazilerinden oluşmaktadır. Yörede elma üretimi, sulamalı tarım yapma imkânlarının mevcut olduğu Batı Iğdır Ovasında yoğunluk kazanmıştır. Ovada şeftali yetiştirme faaliyetleri giderek artmaktadır. Nitekim, 1978'de 26,000 kadar olan şeftali ağacı sayısı, 1997'de 41,850'ye yükselmiştir. Ovada kayısı, şeftali ve elma dışındaki meyveler daha çok yöre halkının temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğundan bölge ekonomisinde pek önemli bir yer tutmaz. Ovada birçok sebzenin yetiştirilmesine karşılık dağlık yörede sadece patates tarımı yapılmaktadır. İlde mevcut olan 77,900 hektar dolayındaki tarım arazisinin yaklaşık 3,000 hektarı sebze üretimine ayrılmıştır.

Ovadaki toplam sebze bahçesi arazisinin 850 hektarı karpuz, 800 hektarı domates, 285 hektarı kavun ve 225 hektarı da salatalık arazilerinden oluşmaktadır. Ayrıca ovada üretilen domatesin ve karpuzun önemli bir kısmı Kars, Ardahan, Ağrı, Bitlis, Muş, Van ve Erzurum gibi illere pazarlanmaktadır. Ovada üretilen sebzelerden kavun, karpuz ve domates dışındaki sebzeler daha çok yöre halkının temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğundan bölge ekonomisinde pek önemli bir yer tutmaz. Bunun dışında, soğan, patlıcan, biber, lahana, turp ve fasulye gibi sebzelerin de üretimi yapılmaktadır.

İldeki tahıl tarımında yıllara göre büyük dalgalanmalar görülür. Bu durumda yağışların düzensiz olması etkilidir. Çünkü tarım arazisinin %28'sinde ancak kuru tarım yapılmaktadır. Tahıl tarımında 1. sırada yer tutan buğdayı; arpa, mısır ve çeltik izler. Tahıl arazilerinin yaklaşık %32'sini kaplayan arpa, verim bakımından buğdaydan biraz düşüktür. Ayrıca arpa, buğdayın yetişemediği yüksekliklerde de yetişebildiğinden bölgenin yüksek dağlık kesimlerinde buğdayın yerine arpa tercih edilmektedir. Bu tercihte dağlık kesimlerde hayvancılığın daha önemli bir yere sahip olması etkilidir. Arpanın dışında tahıl ürünleri olup ilin tahıl arazilerinin sadece %9'luk bir kısmında yetiştirilen mısır ve çeltik, daha çok yöre halkının temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğundan bölge ekonomisinde pek önemli bir yer tutmaz.
Bölgede 2000 yılı itibarıyla 16,500 dolayında çiftçi ailesi bulunmaktadır. Bölge çiftçilerinin ancak yarıya yakını toprak sahibidir. 2005 yılı verilerine göre il halkının %68'i tarım sektöründe, %26'sı hizmet sektöründe, %2'si sanayiide ve %4'ü de diğer sektörlerde istihdam edilmektedir.

Iğdır Kaysısı (Şalağı)​

[KRSAG=https://www.topragizbiz.com/img/images/igdir-kaysisia53db5d193f2732b.jpg][/KRSAG]
dünyaca ünlü olan ve sadece Iğdır yöresi ile Kağızman'da yetişen bu kayısı türünün şekli eliptik olup simetrik bir yapıya sahiptir. Çekirdekleri uzun şeritli ve tatlı olduğundan kuruyemiş olarak tüketilebilir. Erkenci bir çeşit olduğundan Haziran ayının son haftasında olgunlaşmaya başlar. Iğdır'ın en yaygın kayısı türü olan Şalak çeşidinin birçok faydası olduğu bilinmektedir.

Hayvancılık​

Canlı hayvan ticaretine yönelik olarak çok sayıda koyun yetiştirilir. Bu yüzden koyunculuk birinci, sığırcılık ikinci plandadır. Koyun sürüleri, yazın yaylalardaki sulak çayırlara çıkarılarak otlatılır. Şekerpancarı üretimi yaygınlaştıktan sonra sığır besiciliği gelişti. Hayvanlardan sağılan sütlerin değerlendirildiği mandıralarda tereyağı ve kaşar peyniri üretilir.
Hayvancılıkta birinci sırayı koyun alır. Onu sırasıyla keçi, sığır-manda ve kümes hayvanları izler. Bölgede bulunan çayırlar, küçükbaş ve büyükbaş hayvanlara yeterli gelmemektedir. Bu yüzden hayvan yemleri, hayvancılıkta önem teşkil eder. Yapılan bir araştırmada koyun ve sığır yetiştiriciliğinin Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu tespit edilmiştir.
Bölgede en çok yetiştirilen hayvan olan koyunun yetiştirilmesini güçleştiren en önemli sorun, yılın 4-6 aylık süresi boyunca arazinin karla örtülü kalması sonucu hayvanların ağıl veya komlarda beslenmesi zorunluluğudur. İl çevresinde özellikle "Mor Karaman" cinsi koyun yetiştirilmektedir. Bölgedeki koyun sayısı yıldan yıla değişiklik gösterse de son yıllarda azalma eğilimindedir. Bölgede keçi yetiştiriciliği koyunculukla bir arada yürütülmektedir. Genellikle ortalama bir koyun sürüsünde 5-10 tane keçi bulunur. Bölgenin toplam keçi varlığı 25,000-50,000 arasında sürekli değiştirmektedir. Yayla hayatında çadır yapımında kılından yararlanmak için yaylalarda önemli ölçüde kıl keçisi yetiştirilir. Kıl keçisi yetiştiriciliğini teşvik eden diğer bir faktör de, bu hayvanların süt verimlerinin koyunlara oranlara daha çok olmasıdır. Gerçekten bölgede; bir günde bir koyun ortalama 0.5–1 kg arası süt verirken ,bir keçiden yaklaşık 1.5 kg kadar süt çıkar. Ayrıca keçi, dağlık kesimlerde en ulaşılmaz otlara bile ulaşabilmektedir. Bu yüzden yayla halkında keçinin önemi, ova halkına göre daha fazladır. Manda yetiştiriciliği gitgide azalmaktadır.

Ovada büyükbaş hayvancılıkta küçükbaş hayvancılık kadar büyük bir öneme sahiptir. Bölgede büyük ölçüde mera hayvancılığı yapılmaktadır. Bunun yanında, besi hayvancılığı da giderek önem kazanmıştır. Ayrıca bölgede süt verimi yüksek olduğu için az da olsa manda beslenir. Çünkü manda ineğe göre daha uzun süre ve miktarda süt verir ve et verim ortalaması inekten daha fazladır. İlin toplam manda varlığı 2,000-7,000 arasında değişmektedir. Ayrıca bölgede yük çekmek için beslenmekte olan az sayıda at, eşek ve deve vardır. Ancak 1987'den sonra deve önemini kaybettiği için ilde deve nesli tükenmiştir.

Ovadaki kümes hayvancılığında baş sırayı tavuk alır. Onu hindi, ördek ve kaz gibi çeşitli kümes hayvanları takip eder. Çok eskiden beri sürdürülen bu faaliyet, ilkel metotlarla ve ilkel ırklarla daha çok aile tavukçuluğu şeklinde sürdürülmektedir. 2006 yılında bölgeyi etkisi altına alan kuş gribi salgınına kadar aile başına 5-10 adet tavuk düşüyordu. Kümes hayvanlarının %90'lık bir kısmı tavuklardan oluşuyordu. 2006 yılının başlarında ilde ele geçirilen kümes hayvanlarının %98'inden fazlası imha edilerek bölge halkına hayvanların değeri ödenmiştir.

Iğdır Ovası ve çevresi arıcılık bakımından son derece elverişli şartlara sahip olmasına rağmen arıcılık faaliyetleri yeterince gelişmemiştir. 2000 verilerine göre en çok kovan 7,249 ile Tuzluca ilçesinde bulunmaktadır. Onu 642 kovanla merkez ilçe, 193 kovanla Aralık ilçesi ve 154 kovanla Karakoyunlu izlemektedir. Bölgenin başlıca arı ırkı; "Kafkas Arı Irkı"dır. Kovan başına 20-25 kg bal üretimi düşmektedir.

Sanayi​

İlin bir tane Organize Sanayi Bölgesi vardır. Kentte TMO'ya ait silolar ve SEK'e bağlı Kars Sek Mama İşletmesi'nin bir süt toplama merkezi bulunmaktadır. Başlıca sanayi kuruluşları, dokuma sanayi kolunda çalışan küçük ölçekli işyerleridir.

İlde sanayi tesisleri, genel olarak tarımsal üretimden sağlanan hammadde kaynaklarına dayanılarak kurulmuştur. Un, bisküvi, çikolata, tuz ve yem fabrikası ile tuğla fabrikası bulunmaktadır. Genelde bu tesisler, küçük sanayi iş yerlerinden oluşan ve çalıştırdığı işgücü sayısı 5-10 civarında olan ve hammaddenin bol olduğu aylara göre faaliyetlerini devam ettiren tesislerdir. Üretim, çoğunlukla mevsimlik işçilerle sağlanır. İldeki Bisküvi ve Çikolata Fabrikaları'nda çalışan kişi sayısı 155'tir. İlde 150 kişiden daha az personel istihdam eden küçük ve orta ölçekli işletmelerin sektörlere göre dağılımı incelendiğinde; çalışan sayısı bakımından en yoğun sektörlerin inşaat malzemeleri ve gıda sanayi olduğu görülmektedir.

Iğdır Küçük Sanayi Sitesi'nde 317 adet iş yeri mevcut olup, faal olan bu iş yerlerinde halen 550 civarı kişi çalışmaktadır.

İlde anayasanın 1163 sayılı kanununa göre kurulmuş kooperatif sayısı 33 adet olup, bunun 3 adedi "Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi", 7'si yapı, 1'i tüketim ve 22 adedi de motorlu taşıtlar kooperatifleridir. İlde Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği'ne bağlı toplam 7 adet meslek odası bulunmaktadır.

Merkez ilçeye bağlı Çalpala Köyü yakınlarında Kiti Hidroelektrik Santrali bulunmaktadır. Bu santral, 1961 yılında kurulup 1966 yılında faaliyete geçmiştir. 2 tane tribünü bulunmaktadır. Yıllık ortalama enerji kapasitesi 6 GWh 'dır.

İlde 2009 yılında faaliyete geçen meyve püresi ve salça üretimi yapan bir fabrika mevcuttur. Kurulan ikinci faberika ise, 2010 yılında hizmete giren "Araslar Konsantre Meyve Suyu Fabrikası"dır. Bu fabrikada elma, kayısı, şeftali, vişne, kiraz ve havuç gibi ürünler işlenmektedir. Ayrıca, ilde ilk salça ve meyve konsantre fabrikası "UNIT Salça ve Meyve Konsantre Fabrikası" adı altında Eylül 2010'da açılmıştır.

Madencilik​

Iğdır ili yer altı kaynakları bakımından zengin değildir. Tuzluca ilçesinde bulunan kaya tuzu yanında Aralık ilçesi ile Suveren Köyü arasında Ponza Taşı (Suyun yüzeyinde durabilen ve hamamlarda sırt keselemek için kullanılan delikli ve süngerimsi taş) madenine rastlanır. Tuzluca ilçesinde bulunan tuz yataklarının rezervi yaklaşık 800 milyon ton olup, %98 oranında NaCl içermektedir. Tuzluca Tuz Fabrikası, aylık 100-120 ton arasında tuz üretim yapabilecek kapasitededir.

Ayrıca Nahçıvan'a olan sınır kapısının Iğdır ekonomisine olan katkısı büyüktür fakat buradaki sınır kapısında ticaret çeşitliliği, tam sınır kapısının şehrin gelişimini büyük oranda hızlandırdığı dönemlerde sınırlandırılmıştır. Bu sınırlamada yöre halkının Nahçivan'dan devamlı olarak kaçak mazot getirmesi etkilidir.

Ticaret​

Tarım ve hayvancılık, 1992 yılına kadar bölgenin en önemli iktisadî faaliyet kolları durumunda olmuştur. Ancak, bu tarihten sonra gerek PKK'nın eylemlerinin yoğunluk kazanması, gerekse Dilucu gümrük kapısının açılmasıyla birlikte tarım ve hayvancılık, hızla önemini kaybederken, ticaret, cazibesi artan bir sektör haline gelmiştir.

Bölgede, tarım ve hayvancılığı ikinci plana iten en önemli sebepler olarak; bölge hayvancılığında çok önemli bir yere sahip bulunan ve çayır-mera arazileri olarak kullanılan Büyük ve Küçük Ağrı Dağları ile diğer yüksek kesimlerin PKK'nın üssü kurmasından dolayı yasak bölge ilan edilerek yaylaya çıkışların durdurulması, silahlı çatışmalar nedeniyle köyden şehre büyük göç olaylarının yaşanması, et ithaline izin verilerek yerli üreticinin yeterince desteklenmemesi ve Dilucu gümrük kapısının açılmasıyla birlikte dış ticaretin ağırlık kazanması gibi nedenler gösterilebilir. Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile olan coğrafi ve siyasi konumu da dikkate alınarak 20.05.1992 tarih ve 92/3065 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla Dilucu Sınır Kapısı'ndan sınır ticaretine izin verilmiştir. 2008 yılında "Dilucu Sınır Kapısı"ndan gerçekleştirilen ihracat tutarı 52,436,442 Dolar, ithalat tutarı ise 4,209,171 Dolar olarak gerçekleşmiştir. Iğdır'ın Aralık ilçesi sınırları içerisinde bulunan Boralan Sınır Kapısı yeterince kullanılamamaktadır. Ermenistan'la olan ve Karakoyunlu ilçesinde bulunan "Alican Sınır Kapısı" ise 1993 yılındaki Karabağ Savaşı ve akabindeki Hocalı Katliamı'ndan ötürü süresiz olarak kapatılmıştır.

Ticaret hayatını olumsuz yönde etkileyen en önemli nedenler arasında, bölgenin sınırda yer alması, önemli tüketim merkezlerine uzak olması, işlek karayolları üzerinde bulunmaması, şehirleşme olgusunun zayıf olması ve sanayinin gelişmemiş olması yer almaktadır.

Kültür Ve Doğal Zenginlikler​

Meteor (Göktaşı) Çukuru
[KRSAG=https://www.topragizbiz.com/img/images/meteor-cukurufe3c348cab3040a7.jpg][/KRSAG]
İl merkezinden yaklaşık 42 km uzaklıkta Karakoyunlu'ya bağlı Korhan Yaylası sınırları içerisinde yer alan bu çukur 1892'de bir göktaşının düşmesiyle meydana gelmiş büyük bir çukurdur. Dünyada büyüklük ve derinlik açısından Arizona'da bulunan Barringer Krateri'nden sonra 2. sırada gelir. Genişliği 35 metre, derinliği ise yaklaşık 60 metredir. Çukurun etrafında birçok işlenmiş taşa da rastlamak mümkündür. Zengin doğa manzarasıyla ve dünyanın hiçbir yerinde rastlanılamayacak çiçek florasıyla bir renk cümbüşü olan bu yer aynı anda üç devleti görme imkânı sağlayan bir kavşakta bulunmaktadır.

Karakale Harabesi​

Iğdır Ovası'nın batısında, Ermenistan sınırında, savunmaya elverişli olarak Urartular zamanında inşa edilmiştir. Bölgenin en eski yerleşim kalesi olup Orta Çağ'a ait bir yerleşim özelliği taşımaktadır. Çalpala Köyü'nün 2 km. batısındadır.

Selçuklu (HarmanDöven) Kervansarayı​

Iğdır İl Merkezi'ni Asma Köyü'ne bağlayan yolun 25. kilometresinde bulunan kervansaray 12. yüzyıl Selçuklu taş işlemeciliğinin en güzel eserlerinden biridir. 1986 yılında koruma altına alınmıştır. Ancak hala harabe halindedir.

Kültepe Mezarlığı​

Melekli Beldesi yakınlarındadır. 1913 yılında yapılan kazılarda Urartular'a ait bir mezarlık keşfedilmiştir. Ayrıca süs eşyaları, silahlar ve mühürler de bulunmuştur.

Köroğlu Kalesi​

Tuzluca ilçesinin Gaziler köyünün 10 km güneyinde sert kayalık üzerine kurulmuş olan bir kaledir. Köroğlu, bu kaleyi gözetleme kulesi olarak kullanırdı. Aras Nehri'nin geçtiği boğazı korumak amacıyla yapılmıştır

Ahura Harabeleri​

Aralık ilçe merkezine 18 km uzaklıktaki Ahura, Büyük Ağrı Dağı'nın kuzey yamaçları üzerindeki Yakup Vadisi'nde bulunmaktadır. 1,750 metrede bulunan harabe, MÖ 2. yüzyılda Artaksiyalı Krallığı zamanında kurulmuş bir yerleşim yeridir. Yerleşme 1930 yılındaki Ağrı Dağı Ayaklanması'na kadar bu adla anılmış, 1965 yılında Yenidoğan olarak ismi değiştirilmiştir.

Kumbet​

Iğdır'ın Çakırtaş köyünde bulunmakta olan bu eser Selçuklular tarafından yapılmıştır. Ancak anılan kümbetin bakımsızlıktan bazı yerleri önemli ölçüde tahrip olmuştur.

Tuzluca Tuz Mağraları​

Tuz mağaraları Tuzluca ilçesinde bulunmaktadır. 55 dönümlük bir araziyi kaplamaktadır. Türkiye'nin 100 yıllık tuz ihtiyacını karşılayacak kapasitededir. Tünellerde bulunan havanın birçok solunum yolu hastalığına iyi geldiği bilinmektedir. Günlük 60 ton tuz üretilmektedir. Ancak tam kapasite çalışırsa 200 ton tuzu da üretebilir.

Iğdır Korgani (Kalesi)​

Kale Ağrı Dağı'nın savunmaya elverişli sarp kayalarında kervan ticaretini kontrol altında tutmak için Oğuz Türkleri tarafından 11. yüzyılda Iğdır il merkezine 36 km uzaklıkta kurulmuştur. Yapılan restorasyona rağmen yer yer bir kale harabesini anımsatmaktadır.

Koç Başlı Mezarlar​

Hemen hemen Iğdır Ovası'ndaki bütün eski mezarlıklarda bulunan koç başlı mezarlar, Iğdır'da kalıcı bir medeniyet izi bırakan Karakoyunlular döneminden kalmadır. Bu mezar taşları Karakoyunlulara göre yiğit ve kahraman olan kişiler ile genç yaşta ölen gençlerin mezarlarına dikilirdi. Bu gelenek Karakoyunlular'a Orta Asya Türk Kültürü'nden gelmiştir. Çünkü Karakoyunlular konar-göçer bir topluluktu ve Karakoyunluların iktisadi yapısı sadece hayvancılığa dayanıyordu.
Ayrıca Iğdır'da Karakoyunlular ile ilgili 2 isim yerleşim birimlerine verilmiştir. Bunlardan biri Karakoyunlu ilçesi, diğeri ise merkez ilçeye bağlı Kuzugüden Köyü'dür. Koç başlı mezar taşları, Iğdır şehir merkezinin 15 km. kuzeydoğusundaki Karakoyunlu İlçesinde bulunan "Karakoyunlu Açık Hava Müzesi"nde sergilenmektedir. Iğdır'da bulunan Koç başlı mezar taşları Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nca 1991 senesinde koruma altına alınmıştır.
En çok başlı mezar heykeli bulunduran köyler; Aşağıerhacı, Bayraktutan, Çakırtaş, Küllük, Yaycı köyleridir

Ermeniler Tarafından Katledilen Şehit Türklerin Anıtı Ve Müzesi​

[KRSAG=https://www.topragizbiz.com/img/images/anitb0241e7b0c543db7.jpg][/KRSAG]
Bu anıt 1915-1920 tarihleri arasında bölgede yaşayan Ermeni saldırıları sembolize etmektedir ve ilgili belgeler bulundurulmaktadır. Her ay 4.000 civarında ziyaretçi müzeyi gezmektedir. 350 m2 kapalı Müze 2 havuz ve 36 m yüksekliğinde 5 adet kılıçtan oluşmaktadır. Etrafı yeşil alan ve park olarak inşa edilmektedir. Toplam 14.000 m2 alanı kapsamaktadır. Yerden yüksekliği 43,5 metredir. Dolayısıyla Türkiye'nin en yüksek anıtıdır. Yapımına 1 Ağustos 1997 tarihinde başlanmış ve 5 Ekim 1999 tarihinde hizmete girmiştir. Anıt inşaatında Türkiye'nin farklı illerinden getirilen mermerler kullanılmıştır. Ancak taşların eskimesi üzerine restorasyona tabi tutularak 2005 yılında yeniden ziyaretçilere ücretsiz olarak açılmıştır. Müzede Ermenilerin toplu öldürmesini ispatlayan ve Ermeni Soykırımı'nı reddeden belgeler ve eşyalar vardır. Müze girişinin sağ tarafındaki odada katliamlara ait fotoğraflar, sol tarafındaki odada ise soykırım araştırmaları için bir kütüphane bulunmaktadır. Müzede 570 adet kitap, 260 adet resim (cinayet resimleri), 1973-1985 yılları arasında Ermeni örgütü ASALA tarafından öldürülen diplomatların fotoğrafları korunmaktadır. Müzenin giriş kapısı Selçuklu geleneklerine göre yapılmıştır. Anıt, üçgen arazinin odak noktasında yükselmektedir. Suni bir tepenin ortasında konuşlandırılan 5 kılıcın da eğri uçları yukarıda birleşerek kubbe şeklini almaktadır. Bu haliyle Selçuklu türbelerini andırmaktadır.

Leylek Heykeli​

Iğdır şehir merkezinin girişinde bulunan devasa iki leyleğin bulunduğu heykel; leyleklerin Iğdır'ın sembollerinden biri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Turizm​

Bölgede kendine has özellikleri olan Iğdır, Doğu Anadolu Bölgesi'nin Çukurova´sı olarak anılmaktadır. Tarihi, kültürü, folkloru, doğa güzellikleri ve özel iklim özelliği ile dört mevsimi bir günde yaşatan ve üç ülke ile sınır olan yakın zamanda bölgenin turizm merkezi olan ilin ayrı bir güzelliği de, ovasındaki meyve bahçeleri, pamuk tarlaları yamaçlarındaki kır çiçekleri, yaylalar, doğal su kaynakları ve ile hayat veren Aras Nehri ile Ağrı Dağı kentin turizm potansiyelini ortaya koyar. Ayrıca Ağrı Dağı, Iğdır'ın her noktasından görülebilmektedir.

Kentte dini günler olan Nevruz Bayramı ve Muharrem ayı ile 14 Kasım´da ilin düşman işgalinden kurtuluşunda çeşitli etkinlikler düzenlenir. Ayrıca Iğdır´da başta Kayısı Festivali, Korhan Yaylası Festivali ve Geleneksel Ağrı Dağı Festivali olmak üzere birçok festival düzenlenmektedir.

Gelenek Ve Görenekler​

  • Evlenme: Evlenmede bazı devreler vardır. Bu devreler; kız beğenme, elçi gitme, söz kesme ve belge takma, nişan ve düğündür.
  • Kız Beğenme: Evlenme çağına gelen gençler ailenin iznini aldıktan sonra düğün gibi yerlerde kız beğenirler.
  • Elçi Gitme: Erkek tarafı kız ailesince de beğenilirse kız tarafına hatırı sayılır kişilerle elçi gönderilir. Kız evine giden elçiler Allah'ın emrini alarak kızın rızası alınıp kız babasından istenir.
  • Söz Kesme ve Belge Takma: Kız tarafından söz alınınca erkek tarafı birkaç gün sonra söz kesmek için kız evine gider. Erkek tarafı bu gidişinde şeker, kolonya götürerek oradakilere ikram eder. Kız tarafına verilecek başlık ve altın gibi diğer şeyler kesin karara bağlanır. Daha sonra hayır dualarla kızın parmağına belge yüzüğü takılır.
  • Nişan: Kararlaştırılan günde nişan töreni yapılır. Nişan törenini bazı aileler çalgısız yemekli yaparlar. Bazı aileler ise çalgılı yaparlar. Düğünün bir safhasında kıza yüzük takılır. Erkek ailesi tarafından altın ve bilezikleri takılırken kız ve oğlanın yakın akrabaları ve komşuları da hediyelerini verirler.
  • Düğün: Nişandan sonra düğün günü her iki aile tarafından kararlaştırılır. Düğünden bir-iki gün önce düğün hazırlıklarına başlanır. Her iki aile alışveriş için pazara çıkar ve alınan eşyalar genellikle gelin ve gelin akrabalarına alınır. Bunun yanında söz kesme esnasında taahhüt edilen eşyalar alınır. Düğün töreninin yapıldığı günün ertesi gelinin duvağına gidilir. Burada da kızın ve erkeğin akrabaları çeşitli hediyeler verirler.
  • Koç Katımı: Bu yörenin en eski geleneklerinden biridir. Bu adet koyun sürüleri olanlar arasında yapılır. Ekim ayının son haftasında yapılan bu törende koçlar renk renk boyanır, çeşitli meyve (elma vs.) ve şekerlemelerle süslenir. Koç katımı günü bayram havasında yaşanır. Koçlar sürünün içerisine bırakılır.
  • Kirvelik: Kirvelik, Oğuz Türkleri'nden kalmış bir gelenektir. Ayrıca, Müslümanlar için de çocukları sünnet ettirmek İslam dininin gereklerindendir. Kirveleri çocuk sahipleri seçerler. Eskiden olduğu gibi bugün de kirveliğe çok büyük önem verilir. Şöyle ki kirve, kirve kızını alamaz. Bazı aileler sünnet yaparken aynen düğünde olduğu gibi çalgılı ve eğlenceli yaparlar. Bazı aileler ise yemekli yaparlar. Çocuklara sünnet olduktan sonra davetliler ve yakınları tarafından para ve çeşitli hediyeler verilir. Ayrıca, iki gün sonra da külden çıkarma yapılır.
  • Bayram Görmeleri: Bayram günleri akrabalar dostlar birbirlerini ziyaret ederler. Yörede Nevruz Bayramı'na da ayrıca büyük önem verilir. Bu bayramda da dost, akraba ve hasta ziyaretine gidilir, hal ve hatır sorulur.
Muharrem ayı etkinlikleri
İl halkının Azeri kökenli olanları Azerbaycan nüfusunun büyük kısmı gibi Şiiliğin Caferi koluna mensuptur. Bu yüzden Kerbela Olayı özellikle Şiilerde büyük yasa yol açmıştır. Iğdır ve çevresinde Muharrem ayının ilk gününden başlayan 60 günlük yas tutma döneminde; Azeri kökenli vatandaşlarda eğlenmek, kız alıp vermek, düğün yapmak ve buna benzer hayır işlerinin yapılmamasına özen gösterilir. Muharrem ayının 10. gününe aşura, 9. gününe de tasua denir. Yas, ilk 10 günde belirgin bir biçimde tutulur. Muharrem'in birinci günü, Kerbela Yası'nın birinci günüdür. Camilerde ve evlerde mersiyeler okunur. Mersiyeye gelmek sevap sayılır.

9. gün olarak adlandırılan Tasua 'da; yemek ve ihsan verilir, tıraş olunmaz, banyo yapılmaz, kana kana su içilmez, çamaşır yıkanmaz. Her caminin bir destesi oluşturulur. Bu desteler, köy köy dolaşarak zinciri vücuduna vurarak Şahseyh tepinir. 10. gün olan Aşura'da şii imamlarından biri olan Ali oğlu Hüseyin'in öldürülmesi dolayısıyla en büyük yas tutulur. Bu günde genellikle herkes siyah giyinir. Desteler, oldukça coşkulu bir şekilde zincir vurur. 10. günün öğle vaktine kadar bu törenler yapılır. Aşura gününde Iğdır'da her yer kapalıdır. Hatta Caferi Mezhebi´ne bağlı olmayanlar bile bu geleneğe uyup iş yerlerini açmazlar, törenlere katılırlar. Muharrem ayı boyunca camiler dolup taşar. Camilerde Kur'an'dan ayetler okunur ve hocalar halka Kerbela Olayı'nı anlatır.

Nevruz kutlamaları
Nevruz, Iğdır halkında tabiatın uyanış duygusunu canlandırır ve büyük coşku yaratır. Iğdır'da 21 Mart'ta kutlanan Nevruz Bayramı'nda yapılan etkinlikler:
  • Evler ve bahçeler yeniden temizlenir, boya-badana yapılır. Halı ve kilimler yıkanır.
  • Aile fertleri imkânlar ölçüsünde bayramlıklar alır ve giyinir.
  • 21 Mart'tan 3 hafta önce buğday ekilir ve Nevruz günü yeşil halde toplanarak aşurede kullanılır.
  • Yeddi-Levin denilen ve en az 7 çeşitten oluşan çerez ve meyve hazırlanır.
  • Fakir ve yoksullara yardım edilir.
  • Küs olanlar barıştırılır.
  • Hasta ziyaretlerine gidilir.
  • Baca baca yapılır (Ateş yakılıp üstünden atlanır).
  • Kapılara gizlice kulak asılır.
  • Yumurtalar kırmızıya boyanır ve tokuşturulur.
  • Kapılara şal asılır.
  • Çeşitli eğlenceler düzenlenir.
  • Kabir ziyaretleri yapılır.
  • Nişanlı kıza Nevruz hediyesi götürülür.
  • Küfür edilmez, dedikodu yapılmaz ve kavga edilmez.
  • Tatlı yapılıp, dağıtılır.
  • Korkak olarak bilinen insanların üzerine su dökülür.

Halk Oyunları​

Kafkas Oyunları'ndan özellikle Azeri Oyunları, bütün canlılığı ile Iğdır, Kars ve Ardahan başta olmak üzere Türkiye'nin birçok ilinde oynanmaktadır. Iğdır halkı ile Azeri halk kültürünün yüksek derecede benzer olması bu iki halkın halk oyunlarının da yüksek derecede benzer olmasını sağlamıştır. Bu oyunlarda; kahramanlık, asalet, yardım severlik, vatan sevgisi, aşk, tabiat sevgisi gibi konular işlenmiştir. Bu oyunların tamamı veya en az biri ikisi her Iğdır'lı tarafından oynanabilinmektedir. Bu sayede kuşaktan kuşağa aktarılabilmektedir. Bu oyunlar genellikle; düğünlerde, sünnetlerde veya sevinçli günlerde oynanır.

Iğdır Yöresi Halk Oyunları'nda Çalınan Müzik Aletleri:
  • Garmon, Davul, Goşa Nağara, Tar, Kemençe,
  • Balaban, Tulum, Tütek, Klarnet, Zurna

El Sanatları​

Iğdır ve yöresinde el sanatlarında büyük bir canlılık göze çarpmaktadır. Köylerde özel kök boyanın kullanıldığı yün veya pamuktan birbirinden güzel halı, kilim, halça (bir tür kilim) örülmektedir. Bunların üzerinde genellikle Karabağ ve Kafkas motifleri görülmektedir. Bölgede bilhassa kış aylarının vazgeçilmez giyeceklerinden olan yün çoraplar da önemli bir yere sahiptir. Bunların üzerinde birbirinden farklı hayvan ve bitki motifleri görülmektedir.
Yöreye ait pek çok lezzetli yemekler bulunur. Bunlardan bazıları şunlardır:

Yöresel Yemekler​

  • Taş köfte, Yoğurt Çorbası (Şorbası), Bozbaş, Tavuk Çorbası, Kavurma, Gaygana
  • Ayranaşı, Sabahaşı, Helise, Tandır şiş, Ekşili, Yağ Çorbası (Şorbası), Cılvır
  • Omacaşı, Sütlü Pilav, Tapan, Fetir, Omaç helvası, Kaysafa, Lepeli etli pilav, Erişte
  • Kuymak, Hasıda, Kete, Kelecoş, Patlıcan Reçeli, Nabat ve Kavut.

Ulaşım​

Iğdır'da çevre il, ilçe ve komşu ülkeler ile bağlantısı sadece karayoluyla sağlanmaktadır. Bölge karayolu bağlantısı şehirlerarası ve şehiriçi olmak üzere ikiye ayrılır. Şehirlerarası yollar Erzurum, Kars ve Doğubayazıt'tan gelerek Iğdır'ın şehir merkezinde tek bir istikâmette birleşir ve Dil Ovası'nı takip ederek Dilucu Sınır Kapısı'ndan Nahçıvan'a doğru uzanır. Şehiriçi yollar ise Dilucu Sınır Kapısı'ndan Tuzluca ilçesinin Kars ve Erzurum'la olan sınırına kadar uzanır. Şehirde karayolu haricinde Kars Tren İstasyonu veya Kars Havaalanı aracılığı ile Kars'a oradan da karayolu ile Iğdır'a ulaşılır.

Iğdır'ın, Iğdırlı Turizm ve Bizim Iğdır Turizm gibi seyahat acenteleri bulunmaktadır. Küllük Köyü yakınlarında bulunan Iğdır Havalimanı'nın inşaatı 1996 yılında başlamış ancak, 2001 yılında tamamen durdurulmuştu. 12 Haziran 2010 tarihinde yeniden temeli atılarak yapımına devam edilen havalimanı, 13 Temmuz 2012'de açıldı. Şu an iç hat uçuşlarına hizmet etmektedir.
 
Üst
Alt