Günün Yazısı - Ustalık - 22.03.2021

SuMBuL

Tam güldüğün yerde başlar şiirler... Yang❤️
Moderator
Katılım
4 Ara 2020
Mesajlar
2,331
Tepkime puanı
4,612
Puanları
113
Konum
...
Cinsiyet
Kadın
Değerli taşlara ilgi duyan genç bir adam, mücevher ustası olmaya karar vermiş… Önce iyi bir ustanın yanına çırak girmesi gerektiğini söylemişler. Aramış, taramış ve ülkenin en iyi ustasını bulup derdini anlatmış:

“Mücevher işlemeyi öğrenmek istiyorum.”


Yaşlı usta hiçbir şey söylemeden tezgâha uzanıp bir yeşim taşı almış ve genç adamın avucuna bırakmış: “Eğer usta olmak istiyorsan, bir yıl süreyle avucunu kapalı tutacaksın. Ne olursa olsun asla açmayacaksın. Bir yıl sonra tekrar gel.”

Delikanlı avucunu açmayacağına dair söz vermiş…

Yaşlı usta genç adamı bırakıp, tezgâhtaki işine dönmüş.

Genç adam bakmış ki kendisiyle ilgilenen yok, kalkmış, atölyeden dışarı çıkmış ve ustasının davranışını sorgulaya sorgulaya evine dönmüş…

Düşündükçe anlamsız buluyor, anlamsız buldukça yaşlı ustaya kızıyormuş. Evine o kızgınlıkla girmiş. Kendisini merakla bekleyen annesiyle babasına olup bitenleri bir bir anlatmış. Anlattıkça ustasına daha çok kızıyor, aptal yerine konduğunu düşünüp, git gide köpürüyormuş.


“Böyle usta mı olur, usta dediğin çırağı işlemeli, sanatın inceliklerini öğretmeli; bu ihtiyar ise avucuma bir yeşim taşı koyup…”

Günlerce düşünmüş, ama yaşlı ustanın mantığını bulamamış.

Sırf ona inat olsun diye de, yeşim taşını bir yıl avucunda taşımaya karar vermiş.

Aradan günler geçmiş. Genç adam sürekli söyleniyor, ama avucunu hiç açmıyormuş.



“Nasıl böyle budalaca bir şey yapmamı ister. Bir de ülkenin en iyi mücevher ustası olacak. Bu saçmalığa bir yıl boyunca nasıl katlanacağım, böyle bir eziyetle nasıl yaşanır. Bu ne biçim ustalık?.. Kapris yapacaksa, bari başından yapmasaydı…”

Ustasına kızıyor, ondan yakınıyor, yine de yeşim taşını bırakmıyormuş. Bir eli kapalı olduğundan bütün işlerini diğer eliyle yapıyormuş. Bu duruma giderek alışmaya, diğer elini çok rahat kullanmaya başlamış.

Avucu açılıp taş düşmesin diye, kuş uykusu uyuyormuş. Böylece bir yıl geçmiş, her günü zorluklarla dolu, her gecesi yarım yamalak uyku… Nihayet sayılı günler bitmiş, sene dolmuş.

Genç adam hazırlanıp atölyenin yolunu tutmuş. Ustasının karşısına dikilmiş: “Yılı tamamladım, işte yine karşınızdayım.”

Usta bir süre beklettikten sonra, çırağının yanına gitmiş. Genç adam ne kadar saçma bulursa bulsun, sınavı başarıyla tamamlamış olmanın verdiği gururla ustasının göz bebeklerine bakmış. “Aç elini” demiş usta.

Genç adam tam bir yıl sonra ilk kez elini açmış:


“İşte taşınız. Söylediğiniz gibi, bir yıl boyunca onu daima avucumda taşıdım. Peki, şimdi ne olacak?”

Yaşlı usta sakin bir sesle cevap vermiş: “Şimdi sana bir başka taş vereceğim, onu da aynı şekilde bir yıl boyunca avucunda taşıyacaksın.”

Bu söz üzerine genç adam kendini kaybetmiş, bağırıp çağırmaya, yaşlı ustayı bunaklıkla, delilikle, aptallıkla suçlamaya başlamış.

Ama yaşlı usta hiç oralı değilmiş. Genç adam bağırıp çağırırken, tezgâhtan aldığı kıymetli bir taşı avucuna sıkıştırıvermiş.

Genç adam, bağırıp dururken, bir anda avucundaki taşı hissetmiş. Susmuş. Taşı iyice hissetmek için avucunu biraz daha sıkmış. Sonra da heyecanla bağırmış: “Ama bu yeşim taşı değil usta!”
 
  • Beğen
Tepkiler: Han

Han

En Güzel Edep Güzel Ahlaktir...!
Kullanıcı
Katılım
20 Ocak 2021
Mesajlar
7,620
Tepkime puanı
6,990
Puanları
0
Konum
Huzur🧿
Cinsiyet
Erkek
Değerli taşlara ilgi duyan genç bir adam, mücevher ustası olmaya karar vermiş… Önce iyi bir ustanın yanına çırak girmesi gerektiğini söylemişler. Aramış, taramış ve ülkenin en iyi ustasını bulup derdini anlatmış:

“Mücevher işlemeyi öğrenmek istiyorum.”


Yaşlı usta hiçbir şey söylemeden tezgâha uzanıp bir yeşim taşı almış ve genç adamın avucuna bırakmış: “Eğer usta olmak istiyorsan, bir yıl süreyle avucunu kapalı tutacaksın. Ne olursa olsun asla açmayacaksın. Bir yıl sonra tekrar gel.”

Delikanlı avucunu açmayacağına dair söz vermiş…

Yaşlı usta genç adamı bırakıp, tezgâhtaki işine dönmüş.

Genç adam bakmış ki kendisiyle ilgilenen yok, kalkmış, atölyeden dışarı çıkmış ve ustasının davranışını sorgulaya sorgulaya evine dönmüş…

Düşündükçe anlamsız buluyor, anlamsız buldukça yaşlı ustaya kızıyormuş. Evine o kızgınlıkla girmiş. Kendisini merakla bekleyen annesiyle babasına olup bitenleri bir bir anlatmış. Anlattıkça ustasına daha çok kızıyor, aptal yerine konduğunu düşünüp, git gide köpürüyormuş.


“Böyle usta mı olur, usta dediğin çırağı işlemeli, sanatın inceliklerini öğretmeli; bu ihtiyar ise avucuma bir yeşim taşı koyup…”

Günlerce düşünmüş, ama yaşlı ustanın mantığını bulamamış.

Sırf ona inat olsun diye de, yeşim taşını bir yıl avucunda taşımaya karar vermiş.

Aradan günler geçmiş. Genç adam sürekli söyleniyor, ama avucunu hiç açmıyormuş.



“Nasıl böyle budalaca bir şey yapmamı ister. Bir de ülkenin en iyi mücevher ustası olacak. Bu saçmalığa bir yıl boyunca nasıl katlanacağım, böyle bir eziyetle nasıl yaşanır. Bu ne biçim ustalık?.. Kapris yapacaksa, bari başından yapmasaydı…”

Ustasına kızıyor, ondan yakınıyor, yine de yeşim taşını bırakmıyormuş. Bir eli kapalı olduğundan bütün işlerini diğer eliyle yapıyormuş. Bu duruma giderek alışmaya, diğer elini çok rahat kullanmaya başlamış.

Avucu açılıp taş düşmesin diye, kuş uykusu uyuyormuş. Böylece bir yıl geçmiş, her günü zorluklarla dolu, her gecesi yarım yamalak uyku… Nihayet sayılı günler bitmiş, sene dolmuş.

Genç adam hazırlanıp atölyenin yolunu tutmuş. Ustasının karşısına dikilmiş: “Yılı tamamladım, işte yine karşınızdayım.”

Usta bir süre beklettikten sonra, çırağının yanına gitmiş. Genç adam ne kadar saçma bulursa bulsun, sınavı başarıyla tamamlamış olmanın verdiği gururla ustasının göz bebeklerine bakmış. “Aç elini” demiş usta.

Genç adam tam bir yıl sonra ilk kez elini açmış:


“İşte taşınız. Söylediğiniz gibi, bir yıl boyunca onu daima avucumda taşıdım. Peki, şimdi ne olacak?”

Yaşlı usta sakin bir sesle cevap vermiş: “Şimdi sana bir başka taş vereceğim, onu da aynı şekilde bir yıl boyunca avucunda taşıyacaksın.”

Bu söz üzerine genç adam kendini kaybetmiş, bağırıp çağırmaya, yaşlı ustayı bunaklıkla, delilikle, aptallıkla suçlamaya başlamış.

Ama yaşlı usta hiç oralı değilmiş. Genç adam bağırıp çağırırken, tezgâhtan aldığı kıymetli bir taşı avucuna sıkıştırıvermiş.

Genç adam, bağırıp dururken, bir anda avucundaki taşı hissetmiş. Susmuş. Taşı iyice hissetmek için avucunu biraz daha sıkmış. Sonra da heyecanla bağırmış: “Ama bu yeşim taşı değil usta!”
Cok Güzelmis... Paylasim icin Tesekkür Ederim..
 
Üst
Alt