Göktürk Türkçesi - Türkiye Türkçesi Sözlüğü
alk- | bitirmek, tamamlamak, bitmek, tükenmek, sona ermek |
altun | altın |
ança | öyle, öylece, şöyle, şöylece, böyle, böylece, o kadar, çok, bedava, karşılıksız |
ançula- | takdim etmek, arzetmek, sunmak |
apa | ecdat, büyük baba |
artuk | fazla, ziyade, artık |
aşsız | yemeksiz, aç |
balık | şehir, çamur, balçık, bataklık |
bark | ev, mezar, türbe, abide |
bay | zengin |
baz | yabancı, tâbi |
bediz | resim, heykel, nakış, şekil, süs |
bedizçi | ressam, nakkaş |
bengü | ebedî, daimî, sonsuz |
bilig | bilgi, fikir, düşünce, zekâ |
birle | ile |
biti- | yazmak |
bitig | yazı, yazma, kitabe, kitap |
bodun | budun, ulus, millet, kavim |
buluńg | taraf, yan |
bunça | bunca, bu kadar, böyle |
bung | keder, sıkıntı, dert, zahmet, eziyet, minnet |
çıġaŋy | yoksul, fakir |
eçi | amca, ağabey |
edgü | iyi |
erinç | olacak, olmalı, tabiî, elbette, -dır / -dir |
ertür- | erdirmek, yaptırmak |
ıduk | mukaddes, kutlu, mübarek |
ıgar | ağır, değerli, önemli, hürmetli |
ırak | uzak |
igit- | beslemek, bakmak, yetiştirmek, büyütmek, ilgilenmek |
illig | illi, vatanlı, ülkeli, devletli |
ire- | ilsizleşmek, devletsizleşmek, ilini kaybetmek, esaret altına girmek |
ini | küçük kardeş |
kagan | hakan, hükümdar, kağan |
kaganlıg | bağımsız, müstakil, kağanı olan |
kagansırat- | kağansızlaştırmak, esaret altına almak |
kang | baba, peder |
kapıġ | kapı |
kazgan- | kazanmak, toplamak, biriktirmek, zapdetmek, ele geçirmek, fethetmek |
kedimliġ | giyimli, giyim kuşamı olan, zırhlı |
kelür- | getirmek |
kergek bol- | yok olmak, ölmek, vefat etmek |
kılın- | yaratılmak, yapılmak, meydana gelmek |
Kırkız | Kırgız |
kisre | sonra, ondan sonra |
kony | koyun |
kop | çok, hep, pek, tamamen |
kögmen | Kögmen Dağı, ormanı, Sayan Dağı |
köngül | gönül, kalp, yürek, iç, fikir, düşünce, akıl, anlayış, arzu, ülkü |
kurıgaru | batı, batıya doğru |
kut | devlet, ikbal, saadet, baht, talih |
kutay | ipek, ipekli |
kü | ses, ün, şan, şöhret, san |
küntüz | gündüz |
men | ben |
neng | nesne, şey, mal, eşya; h,ç, asla |
olur- | oturmak, tahta oturmak, kağan olmak |
ot | ateş |
ög | anne, üvey anne |
ögüz | ırmak, nehir, deniz |
ökün- | pişman olmak, eseflenmek, hayıflanmak, kendine gelmek, üzülmek |
ötün- | arz etmek, rica etmek, dilek dilemek |
sakın- | düşünmek, düşünceye dalmak, endişelenmek, düşünüp taşınmak, yas tutmak |
sıgıt | ağlama, feryat figan etmek, sızlamak, matem |
sökür- | diz çöktürmek, dize getirmek |
sub | su, nehir |
süçig | tatlı, lezzetli |
süle- | ordu sevk etmek, akın düzenlemek, sefere çıkmak |
süngük | kemik |
süngüş- | süngüleşmek, mızraklaşmak, çarpışmak, savaşmak, harp etmek |
şad | Türk devletinin batı kısmının başkanı, yabgu |
Şantung | Şantung Ovası |
Tabgaç | Çin, Çinli |
teg | gibi |
Tengri | Gök, Tanrı, ilâh, Allah, Gök Tanrısı |
tigin | Kağan'ın oğullarına verilen unvan, prens |
tirgür- | yaşatmak, diriltmek, canlandırmak |
tiyin | diye, diyerek |
tiz | diz |
tokı- | vurmak, dövmek, çarpmak, dokumak, sokmak, batırmak, tokmaklamak, yontmak |
tonsuz | elbisesiz, çıplak |
toruġ | doru, doru rengi |
toruk | zayıf, bitkin, takatsiz, kuvvetsiz |
törü | töre, kanun, nizam, örf ve adet, görenek, düzen, devlet nizamı |
tün | gece |
uça bar- | vefat etmek, ölmek, kergek bolmak |
udı- | uyumak |
Umay | bir Tanrıça adı |
üçün | için, dolayı, yüzünden |
üküş | çok, fazla |
ülüg | kısmet, pay, nasip, şans |
yabız | yavuz, fena, kötü, perişan |
yablak | kötü, fena, perişan |
yadaġ | yaya |
yagı | düşman |
yarlıka- | buyurmak, lûtfetmek, bağışlamak, esirgemek, korumak |
yaşıl | yeşil |
yeltür- | koşturmak |
yış | orman, ormanlık dağ |
yig | iyi |
yoġ | natem, yas, ölü yemeği, cenaze töreni |
yügürt- | koşturmak, akıtmak |
-Alinti-