[FONT="]Diyarbakır[/FONT][FONT="]
[/FONT][FONT="]Adının Nereden Geldiği[/FONT][FONT="]Arabistan’dan gelip bu bölgeye yerleşen Bekr kabilesinden dolayı Bekrlerin diyarı anlamına gelen Diyar-ı Bekr adıyla adlandırılmış ve daha sonra bir süre Diyarıbekir nihayetinde de Diyarbakır olarak kayıtlara girmiştir. İslam hakimiyeti döneminde bölge Kara Amed olarak anılmaktaydı.[/FONT][FONT="]Hititler M.Ö. bu bölgeyi aldıklarında Diyarbakır Hurrilerin elinde bulunuyordu. Uzun süre Med’lerin elinde kalan kent sonra İskender’in eline geçmiştir. Bir süre Sasani ve Bizans arasında el değiştiren Amed, Hz.Ömer zamanında komutan İyaz ibn-i Ganem tarafından fethedilmiştir. Malazgirt savaşından sonra ise Alparslan bu bölgeyi İnanoğullarına vermiş ve 1519 yılında Bıyıklı Ahmet Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı zamanında devletin önemli sancaklarından bir olan Diyarbakır’ın tarihi M.Ö.3000 yıllarında başlamış ve 26 medeniyete beşiklik etmiştir. Şehir, bu medeniyetlere ait eserlerle adeta ölümsüzleşmiştir. Güneydoğunun incisi ilimiz Çin Seddi’nden sonra dünyanın en uzun ve en geniş surlarıyla çevrilmiştir. Çeşitli uygarlıklara ait pek çok eser Diyarbakır arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. ilimiz, yazın çekilen Dicle’nin yataklarında güvercin gübresi ile yetiştirilen 50-60 kg’lık karpuzlarıyla adını duyurmuştur. Dicle boyundaki köylerin çoğunda Boranhane adı verilen güvercinlikler olup yöre adeta kuş cenneti gibidir.[/FONT][FONT="]
[/FONT][FONT="]Önplana Çıkan Turizm Kaynakları[/FONT][FONT="]Diyarbakır Surları: Şehri kuşatan bu ünlü surların ilk yapım tarihi bilinmemekle birlikte M.Ö.349’da Roma İmp. Konstantin tarafından genişletilerek onarıldığı bilinmektir. Dünyada Çin Setti’nden sonra en uzun surları olarak çağımıza kadar sağlam gelebilmiştir. Surlarda 12 uygarlığın kitabesini okumak mümkündür. 5 km uzunluğunda 12 mt yüksekliğinde 3-5 mt arasında değişen genişliktedir. Bu surlar, 82 adet burcu ve 4 giriş kapısı olan bir şaheserdir. (Dağ (=Harput) Kapısı, Mardin (=Tell) Kapısı, Urfa (=Rum) Kapısı ve Yeni (=Diçle) Kapı[/FONT][FONT="]Ulu Camii: Anadolu’nun en eski camilerinden biri olan cami kesme siyah taştan yapılmıştır. M.5.639 da Diyarbakır İslam ordularınca ele geçirilince burada bulunan Mar-Toma kilisesini camiye çevirmişlerdir. Duvarlarında pek çok uygarlığın kitabesi bulunmaktadır.[/FONT][FONT="]Dakyanus Harabeleri: Ashab-ı Kehf’ olayında da adı geçen Dakyanus şehri Lice ilçesi yakınındadır. Olayda anlatıldığı gibi Dakyanus şehri mağaraya 4 saatlik yaya bir mesafededir. Fis Ovasındaki bu Dakyanus şehrinde yapılan kazılarda eski paralar, heykeller, işlenmiş taş ve sütunlar bulunmuştur.[/FONT][FONT="]Diğer Turizm Kaynakları[/FONT][FONT="]Tarihi Eserler[/FONT][FONT="]Hz. Süleyman Camii: Diğer adıyla Nasiriye cami 1155-2269 tarihleri arasında Nisanoğlu Ebul Kasım tarafından yapılmış Selçuklu tarzında bir Arap mimarisidir. Caminin bitişiğinde Halid Bin Velid’ in oğlu Süleyman ile Diyarbakır’ın fethi sırasında şehit düşen diğer sahabiler yatmaktadır.[/FONT][FONT="]Fatih Paşa (Kurşunlu) Camii: Osmanlı komutanı, şehrin Fatihi ve ilk Valisi olan Bıyıklı Mehmet Paşa tarafından (1516-1520) yaptırılmış ve ildeki ilk Osmanlı eseridir. Çini süslemeli cami Selçuklu tarzında yapılmıştır. Ayrıca ilde, bir Akkoyunlu eseri olan Neb-i Cami ve Dört Ayaklı Mirzare, ilin ikinci valisi Hüzrev Paşa tarafından kendi adıyla yaptırılan cami ve çift merdivenli minaresiyle bilinen Melek Ahmet Paşa camileri görülebilir.[/FONT][FONT="]Mesudiye Medresesi. Ulu caminin bitişiğinde motif ve kitabeleriyle çok değerli bir sanat eseri olan medrese 1198’de yapılmış bir Artukoğlu eseridir. İki katlı ve kesme taştan yapılan medrese içinde öğrenim yapılan Anadolu’nun ilk üniversiteleri arasındadır. Müze olarak kullanılmaktadır.[/FONT][FONT="]Meryemana Kilisesi: Üçüncü yüzyıldan kalma bu kilise pek çok kez onarım görmüştür. İçinde bazı azizlerin mezarı olan eserin mihrabı ve kapısı Roma dönemini yansıtmaktadır.[/FONT][FONT="]Saint George Kilisesi: Bizanslılardan kalan bu kilise Diyarbakır cezaevi olarak kullanılmaktadır.[/FONT][FONT="]Deliller Hanı Hüsrev Paşa Hani da denilen bu eser 1527 yılında Hüzrev Paşa tarafından yapılmış[/FONT][FONT="]olup bu gün otel olarak işletilmektedir.[/FONT][FONT="]Hasan Paşa Hanı Ulucaminin karşısında Diyar Deliller Ham bakır’ın 3. Valisi olan Vezirzade Hasan Paşa tarafından 1572-73 yılları arasında yaptırılmıştır.[/FONT][FONT="]Dicle Köprüsü Şehrin 3 km güneyinde Silvan yolu üzerinde Ongözlü Köprü adı da verilen eserin kitabesinde 1065 tarihinde Mervaniler tarafından yapıldığı yazılıdır.[/FONT][FONT="]Asur Kalesi Eğil ilçesi Dicle nehrinin sarp yamaçlarında kayalara oyularak yapılmış Asur Kalesi gizli yol ve geçitlerle doludur. Kale yakınlarında pek çok Asur Kralının mezarları vardır.[/FONT][FONT="]Silvan Ulucamii Silvan ilçesindeki bu cami 1185’de Selahaddin Eyyubi tarafından Silvan’nın fethinden sonra yaptırılmıştır. İnşaatında Bizans anıtının sütunları kullanılmıştır.[/FONT][FONT="]Silvan Kalesi Onarılan bu kale 50 burcu ile oldukça önemli kalelerden biri olmuştur.[/FONT][FONT="]Hilar Mağaraları Ergani ilçesi Hilar köyündeki mağaralarda antik çağdan kalma kabartmaların burasının Anadolu’ daki ilk yerleşim yerlerinden biri olduğunu göstermektedir.[/FONT][FONT="] Zülkif Dağı Ergani’deki bu dağda Zülkif Peygamber’in makamı ile bir kilise kalıntısı bulunmaktadır. Burası Hıristiyanlar ve Müslümanlarca kutsal bir mekan sayılmaktadır.[/FONT][FONT="]Kaplıca ve İçmeler[/FONT][FONT="]Çermik Termal Merkezi Çermik ilçesinin 3 km doğusunda bulunan kaplıca deri, adale ağrıları ve felç rahatsızlıklarına, kadın hastalıklarına ve üst solunum yollarına iyi gelmektedir. Çermik’te bulunan Belkıs Hamamı çocuk sahibi olmak isteyenlerce de tercih edilmektedir. 6 48 derecelik kaplıca çevresin yeterli tesislerle donatılarak termal merkezi haline getirilmiştir.[/FONT]